Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Akademi-1

İnsanlar bilgiyi neden elde ederler? Temel anlamda hayatlarını güvene almak ve güzel bir hayat yaşamak için.Özel anlamda bilgi sahibi olmanın çok nedenleri var: Hakikatleri öğrenmek, faydalı olmak, bir alanda ihtisas yapmak, şöhret kazanmak, birilerine yaranmak, kibirlenmek…

EKLENDİ

:

Bilginin konuşulduğu, öğretildiği yere akademi; bilgiyle uğraşan, bilgiyi öğreten kişilere akademisyen denmiş. Yunancadan İtalyancaya oradan da Fransızcaya geçmiş. Yüksekokul anlamında çevrilmiş dilimize. Yani şimdiki üniversitelerimiz (Yüksekokullar, Fakülteler) bir nevi akademi…

Bilgi, evrende en güçlü varlığın yani aklın neticesi. Düşünmek, hafızada tutmak, karar vermek aklın nitelikleri.İnsanı üstün ya da düşük (alt) yapan da akıldır. Ve akıl sadece insanlara verilmiş. Bu nedenle hem halife olmuş hem imtihana tabi tutulmuş.

Akıl her insana eşit dağıtılmamış tıpkı diğer nimetlerin taksimi gibi. Bu da imtihanın bir gereği… Her insan sahip olduklarıyla sorguya çekilecek ve her insanın sorgusu farklı olacak. Akabinde buna göre karşılık(ceza) alacak; mükâfat ya da azap. Cennet ve cehennemin tabakalardan oluşması bu sebeple…

İnsanlar bilgiyi neden elde ederler? Temel anlamda hayatlarını güvene almak ve güzel bir hayat yaşamak için.Özel anlamda bilgi sahibi olmanın çok nedenleri var: Hakikatleri öğrenmek, faydalı olmak, bir alanda ihtisas yapmak, şöhret kazanmak, birilerine yaranmak, kibirlenmek…

Aklın yolu birken akıllı diyebileceğimiz insanlar neden bin bir yola saparlar? Yukarıda özel anlamda bilgi sahibi olmanın nedenlerini sayarken bu nedenler insanların farklı düşünmelerine yol açmıştır. Aydınlanma çağının Avrupa filozofları aklı yüceltirken neden hakikatlere sırt çevirmişlerdir acaba? Bunun iki basit sebebi var: Önyargılar ve yeterli bilgiye sahip olamamak.

Bilgi sahipleri çoğu zaman övülmüşken çoğu zaman da yerilmişlerdir. Bilgi kavramını incelerken; kanun, tez, antitez, doğru, gerçeklik kavramlarını da bilmek lazım. Ayrıca faydalı ve faydasız bilgiyi de zikretmek gerekir. Bilgi bıçak gibidir. Onunla insan da doğranabilir domates de.

Bilgiyle uğraşırken duyu organlarımız, aklımız ve kalbimiz devreye girer. Duyu organlarımızla edindiğimiz bilgi yürüyerek, akılla edindiğimiz bilgi arabayla, kalbimizle edindiğimiz bilgi uçakla hedefe ulaşmaya benzer. Yani kalbin menzili daha öteleredir.

Hayatta hiçbir şey ve her şey hiçbir anda aynı değildir. İnsanlık tarihinde müzik bestelerine bakarsanız bunu fark edersiniz. Hatta aynı besteyi bir sanatçı iki defa icra etse farklı seslendirecektir.

Çok büyük ve çok farklılık arz eden bir evrende yaşıyoruz. Bu nedenle insanların aynı düşünmesini bekleyemeyiz. Aynı din, mezhep, ekol, grup, partiye dahil insanlar bile farklı düşünürler. Sadece ortak müşterekleri diğerlerine göre daha fazladır.

Ne zaman ki akla prangalar vuruldu ve düşüncenin önü kesildi o zaman kokuşma başladı. Nedense insanlar hazıra konmayı severler. Kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştirirler ve dışlarlar. Kur’an’da ilk emir “oku” ve Kur’an yüzden fazla yerde “düşünmez misiniz, akletmez misiniz” diye uyarır! Ama bizlere en zor gelen şey düşünmektir ve birilerinin ceplerine aklımızı koymayı severiz.

Neden geri kaldığımızı uzaklarda aramayalım; okumuyoruz ve akletmiyoruz. Akledenleri de pek sevmeyiz. Düşünürken ön yargılardan, menfaatlerden uzak; samimi bir dimağ ile düşünelim. O zaman göreceğiz ki hayat ne güzel ve hayat monoton değil…

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar