Edebiyat
Âşık Veysel’in “Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana” Adlı Şiirine Bir Yaklaşım Denemesi
EKLENDİ
-:
Yazar:
Erdoğan MuratoğluAnlatamam Derdimi Dertsiz İnsana [1]
Âşık Veysel Şatıroğlu
Anlatamam derdim dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Ah çeker âşıklar ağlar zârınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez
Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mâni olamaz
AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU
21 Mart 1973’te Hakk’ın rahmetine kavuşan Âşık Veysel’in bu yıl, vefatının 50. Yılı. 1894’te dünyaya gelen şairimize Allah’tan gani gani rahmet ve mağfiret dileriz. Şiirleriyle insanın iç dünyasına yoğun bir şekilde değinmeye çalışan âşığımız, Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana adlı şiirinde insanın dünyadaki varoluşunu anlatıyor. Şiirin kapısını aralamaya çalışacağız imkânlar ölçüsünde.
11’li hece ölçüsüyle ve dörtlük nazım birimiyle kaleme aldığı bu şiirinde Âşık Veysel Âşık Edebiyatının temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Şair, “abcb / dddb / eeeb / fffb” uyak düzenine sahip şiirde yarım, zengin ve tam uyaklar ile ek hâlindeki redifleri kullanarak ses yönüyle ahengi yakalamıştır.
Şiir dert kelimesi etrafında anlam yoğunluğu kazanıyor. Şair insanları dertli ve dertsiz insanlar olmak üzere ikiye ayırır. Bu ayrımı yaparken sebebini şöyle açıklıyor: “Anlatamam derdimi dertsiz insana / Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez” Dertli biri, bir başkasının derdini anlamaya en yakın konumdadır. Dert kelimesi insana ızdırap veren her türlü hâl, sıkıntı, zorluk ve üzüntü anlamına gelmektedir. İnsanoğlu dünyaya zaten büyük bir dert sancısıyla gelmiştir. Bu dert Yaratıcısından ayrı düşme derdidir. İnsan ancak Allah’a kavuşunca dertlerinden kurtulur. O da bu dünyada olacak bir şey değildir. Ancak bu dünyada insanın yapıp etmeleri, yaşantısı, sözleri, hâlleri İlahî Aşk derdiyle yanıp tutuştuğunun veya böyle bir derdinin olmadığının göstergesidir. Bu derde sahip olmayanın, bu dertle dertlenmeyenin varlığı da bir anlam taşımaz. İnsanı insan kılan onun ilahî aşk derdiyle dertlenmesi, Yaratıcısına kavuşması için çırpınıp durmasıdır. O, derdinden ayrılmak istemez. Çünkü onun varlık sebebi bu dertle dertlenmesidir.
Erzurumlu Emrah bu derdini gidermek isteyen tabibe şöyle hitap eder: “El çek tabib el çek yaram üstünden / Sen benim derdime deva bilmezsin” Şairlerimiz, (Klasik Türk Şiiri ile Türk Halk Şiiri temsilcileri) dertlerinden yakınmadıkları gibi, dertlerini tedavi etmek isteyenlerin de kendilerinden uzak durmalarını ister Âşık Veysel gibi şiirin devamında: “Derdim bana derman imiş bilmedim / Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz” Aşk derdiyle hemhâl olan şairler dertlerinin kendilerine derman, yani ilaç olduğuna inanır. Onların derdi ilahî aşktan mahrum kalmaktır. Bu inançla yaşar biteviye. Nasıl ki gül, dikenli bir bitkide yetişiyorsa insan da dikenli bir dünyada hayatını sürdürmelidir ki aşk acısını yüreğinde canlı tutabilsin.
Sabır ile insan maşukuna kavuşur. Zorluklarla sınanmadan Sevgili’ye kavuşmak pek de söz konusu değildir. Dünya hayatı insanın bu zorluklarla sınanması, rakiplerle (onun Sevgili’ye ulaşmasını engelleyenlerle) mücadele hayatıdır bir yerde. Bu mücadeleler âşığı kemâle eriştirir, olgunlaştırır. “Gülü yetiştirir dikenli çalı / Arı her çiçekten yapıyor balı / Kişi sabır ile bulur kemali / Sabretmeyen maksudunu bulamaz” Sabır, âşığın olgunlaşma vesilesidir. Sevgili, onu ne derece ağır şeylerle imtihan ederse etsin; o, bu imtihandan asla korkmaz. Bilir ki imtihanın ağırlığı Sevgili’nin rağbetinin işaretidir. Sabretmeyen, asla Sevgili’ye ulaşamaz.
Âşık Sevgili’den ayrı düşmesi dolayısıyla öyle dertlidir ki, devamlı ağlayıp durmaktadır. Çok ağladığı için de gözleri kan çanağına dönmüş, nerdeyse görme yetisini yitirecektir. Âşık, kendi ağlamasını kışın dağlara çokça kar yağmasına ve bahar mevsiminde eriyen karlar dolayısıyla derelerin çağlamasına bağlayarak güzel bir sebeple ilişkilendirerek durumu açıklar. O denli ağlar ki ağlamaktan göz yaşlarını bile silemez: “Ah çeker aşıklar ağlar zarınan / Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan / Çağlar deli gönül ırmaklarınan / Ağlar ağlar göz yaşların silemez” Âşıkların kaderi ağlamaktır yâre ulaşmak için. Âşık ağlayarak derdini ortaya koyar ve böylece yârine, sevgilisine ulaşır. Bununla o, mutlu olarak huzura erer.
Şiirin son dörtlüğünde bu şiiri altmış yaşında yazdığını söylüyor Âşık Veysel. Altmış yaş, aynı zamanda olgunluk çağıdır da. Yavaş yavaş dünya hayatının sonuna yaklaştığını işaret eder. Saçlarının döküldüğünü, yüzünün solduğunu, ömrünün sona yaklaştığını ve artık geminin yükünü aldığını belirten âşık, hiç kimsenin bu geminin limanda ayrılmasını engelleyemeyeceğini şöyle ifade etmektedir: “Veysel günler geçti yaş altmış oldu / Döküldü yaprağım güllerim soldu / Gemi yükün aldı gam ilen doldu / Harekete kimse mâni olamaz” Şairin doğum tarihinden hareket edersek şiirin 1954 yılında veya buna yakın tarihlerde söylendiği belirtilebilir. Yahya Kemal’in Sessiz Gemi şiirindeki şu beytiyle örtüşmesi, ne tevafuktur: “Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”
Dert sahibinin derdi, Yaratıcısından ayrı düşmesinden kaynaklanır. Dünya sürgününe gönderilen insan, İlahî Sevgili’ye, Allah’a kavuşmadıkça sükûna eremez. Allah’a kavuşma arzusuyla yanıp tutuşan kişi, dertlere duçar olur. Onun dertlerini giderecek olan, hekimler ve ilaçlar değil İlahî Sevgili’dir. O’na kavuşmaksa hayatın zorluklarına, dikenlerine katlanıp Sevgili’ye kulluktan geçer. Diğerleri laf ü güzaftır.
—————————–
[1] Âşık Veysel, Sadık Yalsızuçanlar, Edebiyat Ortamı Yayınları, Ankara 2022, s. 78.
Beğenebileceğiniz Gönderiler
Çok Okunanlar
- Genel-
Öğretmenliğimin Üşüdüğü Günler
- Şahsiyet-
Vefatının 40 Yılında N.F. Kısakürek ve Son Mısraları
- Edebiyat-
Sürgün Çekirdek
- Düşünce-
Tuzu Eksik Aforizmalar
- Düşünce-
Procrustes’in Hayaleti: Anlamak mı Yargılamak mı?
- Tarih-
Feth-i Mübîn ve Fetih Rûhu
- Din ve Hayat-
Hz. Lût’un Fıtrat Çağrısı ve Kavminin Helak Sebebi
- Düşünce-
Bana Yüreğimi Tarif Et