1. Anasayfa
  2. Genel

Ay Vakti

Ay Vakti
0

Ay Vakti’nin 203. sayısı 6 Şubat 2023 depremlerinde büyük yıkıma uğrayan “Kahramanmaraş-Kilis-Elazığ-Hatay-Şanlıurfa-Gaziantep-Adıyaman-Osmaniye-Malatya-Diyarbakır-Adana” illerinin özgün bir kaligrafinin yer aldığı kapağıyla çıktı.

Giriş yazısı “Büyük Acılar Dilsizdir ve Sessizdir” başlığıyla dikkatleri çekiyor. Yazıdaki şu paragrafı dikkatlerinize sunuyorum Sevgili Okur: “Şu saat 04.17’de durmasaydı.Çok mu eskirdik biz? Toprakla kucaklaşacak kadar mı eskirdik? Tarih olacak kadar mı eskirdik? Belki de tarihe geçtik bu saatle. Ama belki de yeniyizdir, bir tohum gibi topraktan bahara uzanacağız. İşte, durmuş saatin takvimi de gösteriyor, 6 Şubat 2023.”

Ay Vakti Deprem 203. Sayısında yer alan şairler ve şiirleri şunlar: Adem Turan “Toprağın Dili”, Nurettin Durman “Bütün Her Şeyin üstlerine Dökülen Çocuklar”, Şakir Kurtulmuş “Yüzler”, Muhsin İlyas Subaşı “Yer Kürenin Ölüm Rüyası”, Selami Şimşek “Bütün harflerim, Kelimelerim ve Ellerim”, Mehmet Baş “Sanki Bir Kıyamet Dağlanmış Ellerinde”, Ali Yaşar Bolat “Kahramanmaraş”, Güven Fatsa “Eve Dönmek İstiyırum”, Oğuzhan Asım Güneş “Yar Dolu Kursak Dolu” ve Mehmet Sertpolat “Naz Makamı”. Selami Şimşek “Bütün harflerim, Kelimelerim ve Ellerim” şiiriyle okura sesleniyor:

“BÜTÜN HARFLERİM, KELİMELERİM VE ELLERİM

karanlığın ayak basmadığı yerde üşümüş yüzünü                                                                          kaçırdım aynalardan kuşlar ile akşam eve dönerken                                                                                          dur karlar yağsın biraz da dağlar uyusun

ölümle yatar ölümle kalkar insan bilmez bunu                                                                              bilmez saçındaki aklar ölümün akan çiçekleri                                                                         bilmez gözlerden kalplere ıslak yollar vardır

(…)”   

Salih Uçak “Ahlâki Fay Hatlarımız” Semra Saraç “Deprem 2023”, Necmettin Evci “Asrın Felaketini Asrın Dayanışmasıyla Aşacağız”, Naz “Hatay Yeniden Doğabilcek (Mi?), Sadettin Açıcı “Adıyamanda Depremin İlk Günleri” ve Şeref Akbaba “Muavenet” başlıklı denemeleriyle Ay Vakti okurunu selamlıyor. Sadettin Açıcı “Adıyaman’da Depremin İlk Günleri” adlı denemesiyle okura şöyle sesleniyor:

“ADIYAMAN’DA DEPREMİN İLK GÜNLERİ

Arabamızdaki malzemeleri indirmek için bir kamp alanı aramaya koyulduk. İstanbul ve çevre illerden gelecek tanıdık gönüllülerle irtibat halinde onlara derhal ulaşması gereken malzeme listeleri oluşturduk. Tüm kurumlar, gönüllüler, asker, polis ve tüm eli iş tutacak kişiler bir yerlere yetişme gayretindeydiler.

Malzemelerimizi indirdikten sonra yanımıza kırk yaşlarında bir abla geldi, kıyafetimden dolayı beni uzman bir personel sanarak sekiz yaşındaki oğlunun göçük altında olduğunu ve sesini duyduklarını söyledi. Kendilerini teskin ederek gönüllü olduğumuzu, ama yıkılan binayı görmek istediğimizi, elimizden bir şey gelecekse var gücümüzle yapacağımızı söyledim. On beş sene evvel yapılmış ve beş bloktan oluşan bir siteye götürdüler bizi. Sitenin dört bloğu tamamen yıkılmış, bazı binalar yana devrilerek, bazıları orta noktadan çökerek yıkılmışlardı. Küçük kardeşimizin olduğu tarafa annesi bizi heyecanla götürdü ve muhtemel bulunacağı yeri bize anlattı. Babası ve annesi can havliyle çocuk odasına girmeye çalışırken bina yıkılmaya başlamış, Allah’ın lütfu olarak bir şekilde o tamamen çökmüş binadan çıkmaya bir geçit kalmış, üzerlerindeki taş ve demir yığınlarından komşularının desteğiyle kurtulduktan sonra çocukları için çabalamışlar ama ulaşamamışlar.

Küçük kardeşimizin adı Asaf. Daha ilkokul talebesi… Sabah uyandığında annesi kahvaltısını yaptıracak, beslenme çantasını hazırlayacak, annesiyle ve babasıyla kucaklaştıktan sonra okula gidecekti muhtemelen. İnşaat ve yapı statiğinden anlayan birkaç kişi Asaf’a nasıl ulaşacağımızla alakalı binayı hızlıca etüd ettiler. Hep bir ağızdan seslendik Asaf’ın sesini duyabilmek için. Ufak tefek kıpırtılar gelir gibi, sanki bir şey var ama tam kestiremiyor, öteye gidemiyorduk.

Çocuk odasının balkonundan ilk müdahaleye başladık. Molozlan kovalarla dışarıya attık, bir jeneratör bulup hiltiyle önümüzdeki beton tabakayı kırdık, demir makaslarıyla demirleri kestik. Biz enkazda çalışırken artçı depremler oluyor, aniden kendimizi dışarı atıyor, tedbir alıyor ve biraz durum yatıştıktan sonra kurtarma faaliyetlerine devam ediyorduk.

On saatlik zorlu bir mücadeleden sonra bir beton duvara denk geldik. Onu da kırdıktan sonra maalesef Asaf’ın cansız bedenine ulaştık. Battaniyesine sarılıp çaresizce kalakalmış… Yüreğim yerinden söküldü, elim ayağım tutuldu. Annesi umut dolu bakışlarla bizden haber bekliyordu.

Ekipten bir doktor kardeşimiz nabzını dinledi, gerekli tetkikleri yaptı. Asaf’ın dünyasını değiştiği haberini ailesine haber vermek üzere yanlarına gitti. Son hatırladığım şey ise hep beraber ağladığımız…

Sonrasında uğradığımız her enkaz çalışmasında bir başka trajediyle karşılaştık.

Anadolu insanı; mütevekkil, tertemiz din anlayışıyla yine hamd ediyor, Allah’a yakarıyordu.

Her ağızda bir dua, her simada bu teslimiyet vardı.”   

Recep Garip “Sarsılarak Uyanmak”, Suat Tekin “5 Şubat 2023 Saat 4:17”, Eyyüp Azlal “Depremde Ölmedim Dedim Ya Sana”, Mehmet Sertpolat “Şiirin Başkentinden Depremin Başkentine” ve Muhammed Korkmaz “Deprem Günlüğü” başlıklı günlükleriyle duygu ve düşüncelerimize tercüman oluyor. Recep Garip’in Sarsılarak Uyanmak adlı günlüğünden kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:

“KENDIME AİT İKİ GÜNCEYLE BİTİRİYORUM:

10 Şubat 2023 Adana– Düziçi’nde saat 10.30’da Yeğenim Zeynep’in beyi Hafiz Sami Demir’in cenaze namazını kıldık. Şehidimizin defin işlemlerini yapıp Adana’da Cuma namazını eda ettik. Çarşamba ve perşembe günü Osmaniye’de Halime, Zeynep ve Kübra’yı görebildik şükürler olsun. Ahmet Ekiz kardeşim sağ olsun birlikte gidip döndük. Bölgede nice canlar şehadete yürürken binlercesi yaralı olarak kurtarıldı. Tedavileri bulundukları şehirden başlamak üzere civar şehirler ve İstanbul’a kadar uzandı. Binlerce can birkaç saniyede-dakikada içinde on katlı, yirmi katlı, çok katlı binaların yıkılmasıyla yığınların arasında kalıp gittiler gitmeleri gereken diyarlara.

Soğuk hava daha da soğudu / Üşüdü şehirlerimiz / On beş günlük bebekler kurtulurken

Delikanlılar yağız atlara binip şehadete yürüdüler / Dolup taştı hastaneler

Sessiz ağıtlar nehirleşerek akmayı sürdürdü / Canlar geçti cananından

Kurtulan her can sevince ve Tekbir’e dönüştü / Her can için sessizce ağlandı / Hıçkırıklar düğümlendi boğazımızda / Her kurtuluş dönüşüverdi dualara, sevinçlere

11 Subat 2023 Adana-

Bir yanda acı / Bir yanda buruk sevinç / Sesimizi duyuver Allah’ım / Yarımız gitti, yarımız gitti yarımız / Cana can olan evladı iyalimiz gitti / Sen bizi bırakma Allah’ım

Kıymetli dostlarım Saim Oral, Mahmut Yıldırım, Ferman Karaçam ve Mehmet Sandıkçı İstanbul’dan aradılar konuşamadık. Kelimeler düğümlendi ve ağlaştık. Yüreklerimizi yakan bu büyük felaketin ardından halkımız deprem bölgesini yalnız bırakmadı. İnsanlarımız bütün imkânları ile viran olmuş şehirlerimize koştu. Devletimiz ve sivil toplum örgütlerimiz hızla yaraları sarmaya, ne gerekiyorsa onu yapmaya başladılar.

Diyanet Vakfı görevlilerinden bir Hoca Efendi Hatay’da tanık olduğu bir babadan şöyle bahsediyor: “Depremde 6 yaşındaki evladını kaybeden babanın yazısıdır. Allah rahmet eylesin Ahmet’imizi Allah yarattı, bize satmadı, hediye de etmedi, bir süreliğine emanet etti. Biz süreyi bilmeyince hep elimizde kalacak vehmettik ama süre bu kadar imiş. Elhasıl bugün sahibi emanetini almayı irade etmiş. Başkası alacak olsa itiraz ederdim ama sahibi isteyince ne diyeyim? Kendime ait bir mülkü yabancı birisi almaya çalışsa direnirdim ama el değil, sahibi isteyince ne denir? Rabbim bize bir gül emanet edip 6 sene koklattı. 6 senenin her anı için binlerce şükür borçluyum…”

Teslimiyet içinde birbirinin eli, gözü, kulağı olmaya yöneldi 85 milyon Türkiye. Devlet, millet el ele, gönül gönüle kilitlendi. “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” sözü hayata geçti. 4-5 yaşlarında kurtarılan evladımız “Zilzal” süresinde zikredilen “ne oldu bize ne oluyor bize” ayetini hatırlattı. Felaketler, yardım duygusuna yöneltti insanımızı. Devletlerin düşmanlığı yardım için sefere dönüştü.

Rabbimiz sensin, bizi affeyle. Bizlere feraset, basiret lütfeyle. İdrak edebilmeyi, sırat üzere yürüyebilmeyi nasip eyle. Ansızın çıkıp gelen felaketlerden, ölümlerden bizleri emin eyle. Amin velhamdulillahi rabbil älemin.

3 Nisan 2023-Istanbul”

Ay Vakti 203. sayısı deprem temalı şiir-günlük ve deneme örnekleriyle bizleri selamladı. Rabbim bir daha böylesi felaketler yaşatmasın. Her daim Rabbim bizleri ibret alanlardan eylesin. Her şey gönlünüzce olsun. İyi okumalar.

Allah’a emanet olunuz.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir