1. Anasayfa
  2. Dünya

Benzer İsimli Bilginler -Nesefîler-

Benzer İsimli Bilginler -Nesefîler-
0

 

İnsan için kullanılan isimlere bakıldığında bunun kimi zaman kişinin doğduğu yere kimi zaman da yaşadığı şehre veya mensup olduğu kabileye göre kullanıldığı görülmektedir. Diğer taraftan isimlendirme, bazen kişinin babasının veya dedesinin ismine nispetle yapıldığı gibi bazen de bunların dışında nispetlerle yapılabilmektedir. Kronolojik sıralamayı gözeterek isimlerine yer vereceğimiz Ebü’l-Muîn Nesefî (ö. 508/1115), Necmeddin Nesefî (ö. 537/1142), Burhâneddin Nesefî (ö. 687/1289) ve Ebü’l-Berekât Nesefî (ö. 710/1310), doğdukları yere nispetle anılan isimler olup, “Nesefî”ler olarak anılan pek çok âlimden sadece dört tanesidir.

 

Daha çok Hanefi-Mâtürîdî sistematiğine göre fıkıh, tefsir, akaid, kelam, hadis gibi farklı ilim dallarında önemli eserlere imza atan bilginlerin nispet edildikleri yer olan “Nesef”, günümüzde Özbekistan sınırları içerisinde yer alan aynı zamanda Kaşkaderya ilinin yönetim merkezi olan Karşî şehridir ki tarihte kullanılan diğer bir adı ise Nahşeb’dir. Başkent Taşkent’e 520 km mesafededir.  Kuteybe b. Müslim (ö. 96/715) tarafından İslam topraklarına katılan (89/708) Nesef/Nahşeb, Buhara, Semerkant, Şâş/Taşkent, Fergana, Tirmiz, Ahsîkes, Hârizm, Fârâb, İsbîcâb gibi Ceyhun/Amuderya ve Seyhun/Siriderya nehirleri arasında kalan Maveraünnehir topraklarının bir parçasıdır.

 

Ebü’l-Muîn Meymûn b. Muhammed Nesefî

 

“Nesefiler” olarak ismine yer vereceğimiz ilk bilge, kelamcı yönüyle öne çıkmasının yanı sıra tefsir ve fıkıh gibi disiplinlerde eserler kaleme almış olan Ebü’l-Muîn Meymûn b. Muhammed b. Muhammed b. Mu’temid en-Nesefî’dir. 438/1047 yılında Nesef’te doğan Ebü’l-Muîn Nesefî, 508/1115 yılında Buhara’da vefat etmiştir. Adını biraz sonra zikredeceğimiz Necmeddin Nesefî (ö. 537/1142) ve Alâeddin Semerkandî (ö. 539/1144) onun öğrencileri arasındadır.

 

Ebü’l-Muîn Nesefî’nin en önemli eseri kelam konusunda yazdığı Tebsıratü’l-edille fî usûli’d-dîn (Nşr. Hüseyin Atay-Şaban Ali Düzgün, Ankara: 1993-2003) adlı kitabıdır. Onun, et-Temhîd ve Bahrü’l-kelâm fi akâidi ehli’l-İslâm adlı çalışmaları da kelam ve akaid konusuyla ilgili olup her iki kitabın farklı baskıları bulunmaktadır. Bahrü’l-kelam Türkçe’ye tercüme edilmiştir.

 

Mâtürîdîliğin önemli kaynaklarından olan Şerhu Tevîlâti’l-Kur’ân adlı eser, Ebü’l-Muîn Nesefî’nin öğrencisi Alâeddin Semerkandî’ye nispet edilmekle birlikte içeriği Nesefî’ye ait Te’vîlât derslerinin takrirlerinden oluşmaktadır. Eserin tertibi ve ifadesi Semerkandî’ye aittir. Ebü’l-Muîn Nesefî’nin Îzâhu’l-mahacce fî kevni’l-akli hucce, Şerhu’l-Câmi’i’l-kebîr, el-İfsâd li-hudei ehli’l-ilhâd ve fıkıh usulüne dair Menâhicü’l eimme adlı çalışmaları bulunmaktadır. (Bkz. “Nesefî, Ebü’l-Muîn”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 32, s. 570.)

 

Ebû Hafs Necmüddin Ömer Nesefî

 

“Nesefîler” olarak adına yer vereceğimiz ikinci isim, biraz önce adını zikrettiğimiz Ebü’l-Muîn Nesefî’nin öğrencilerinden olan fakih, muhaddis, müfessir ve kelâmcı Ebû Hafs Necmüddîn Ömer b. Muhammed b. Ahmed en-Nesefî’dir.  461/1068 yılında Nesef’te diğer adıyla Nahşeb şehrinde doğmuştur. 537/1142 yılında Semerkant’ta vefat etmiştir. Fıkhı Ebü’l-Yüsr Muhammed el-Pezdevî’den (ö. 493/1100) alan Ebû Hafs Necmüddin Ömer Nesefî’nin en meşhur öğrencisi ise Hanefi fıkhı hakkında kaleme alınan ve son derece meşhur ve muteber metinlerden olan el-Hidâye adlı eserin sahibi Burhâneddin Mergînânî’dir. (ö. 593/1197)

 

Bir Nükte

 

Necmüddin Ömer Nesefî, büyük müfessir Cârullah ez-Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) çağdaşı olup kaynaklarda aralarında geçen şu latifeye yer verilmektedir. Necmeddin Nesefî, Mekke’de bulunduğu sırada Zemahşerî’yi ziyaret etmek ister. Zemahşerî’nin kaldığı eve gelince kapıyı çalar. İçeride bulunan Zemahşerî: Kim o? diye seslenir.

Nesefî de: Ömer, diye karşılık verir.

Zemahşerî: Munsarıf ol, yani çekil git, der.

Nesefî ise Arapça’da “Ömer” kelimesi gibi “tenvin” ve “esre” kabul etmeyen bazı kelimelerle ilgili olan “gayr-ı munsarıf” kaidesini işleterek: Efendim! Ömer munsarıf olmaz/çekip gitmez, diye nükteli bir cevap verir. Bunun üzerine Zemahşerî de aynı gramer ilkesine göre: Nekre/bilinmeyen olunca munsarıf olur/çeker gider, diye karşılık verir. (Bkz. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, c. 2, s. 463)

 

Yüze yakın eser te’lif eden Necmeddin Nesefî’nin önemli eserlerinden birisi küçük hacimli olmasına rağmen büyük etkiye sahip El-Akaidü’n-Nesefî/Nesefi Akaidi adlı risâledir. Bazı kaynaklarda Burhâneddin Nesefî’ye ait olduğu ileri sürülürse de Sa’deddin Teftâzânî (ö. 792/1390), Kâtib Çelebi (ö. 1067/1657) ve Bağdatlı İsmâil Paşa’ya (ö.1920) göre, Necmeddin Nesefî’ye aittir. (“Nesefî, Necmeddin”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 32, s. 570.)

 

Necmeddin Nesefî, et-Teysîr fî’t-tefsîr adlı hacimli bir tefsir kaleme almıştır. et-Teysîr fî’t-tefsîr on beş cilt halinde tahkik edilerek neşredilmiştir. (İstanbul-Beyrut: 1440/2019) Onun tefsirle ilgili diğer bir çalışması ise el-Ekmelü’l-atvel fî tefsîri’l-Kur’ân adlı çalışmasıdır.

 

Fıkıh konusundaki çalışmalarına gelince, fıkıh mezhepleri arasındaki farklı görüşleri konu edinen “hilâf” ilmi hakkında manzum olarak kaleme alınan ve üzerine pek çok şerh ve ihtisar türünden çalışmalar yapılan el-Manzûmetü’n-Nesefiyye fî’l-hilâf adlı eser onun önemli çalışmalarından birisidir. Son derece yaygın olan eserlerinden birisi de fıkıh terimleri sözlüğü mahiyetindeki Tılbetü’t-talebe fi’l-ıstılâhâti’l-fıkhiyye adlı eseridir. Necmeddin Nesefi’nin Ebü’l-Hasan Necmeddin Atâ b. Hamza es-Suğdî’nin fetvalarını derlediği Fetâvâ Necmiddîn, Hanefî fıkhına göre yazılmış muhtasar bir ilmihal kitabı olan Tuhfetü’l-mülûk, Nazmü’l-Câmi’i’s-sağîr ve Minhâcü’d-dirâye fi’l-fürû adlı eserleri bulunmaktadır. el-Manzûmetü’n-Nesefiyye ve Tılbetü’t-talebe büyük bir alaka ve ilgi görmüştür.

 

Buhârî ve Müslim’in el-Câmi’u’s-sahîh’lerini şerh ettiği en-Necâh fî şerhi ahbâri Kitâbi’s-Sıhâh ve Şerhu Sahîhi’l-Buhârî adlı çalışmaları da bulunan Nesefî,  tasavvuf konusunda Risâle fî beyâni mezâhibi’t-tasavvuf  (Süleyman Uludağ Türkçe’ye tercüme etmiştir) adlı bir çalışma yapmıştır. Necmüddin Nesefî, Semerkant ulemasını anlattığı el Kand fî zikri ulemâi Semerkand adlı biyografik eseri yanında Tarîhu Buhârâ adlı bir çalışma yapmıştır.

 

Nesefî’nin diğer bazı eserleri ise şöyledir. Bir ilimler ansiklopedisi niteliğinde olan Matlau’n-nücûm ve mecma’u’l-ulûm, Zelletü’l-kârî, Şerhu Medâri’l-usûl, birkaç varak tutan Tatvîlü’l-esfâr li-tahsîli’l-ahbâr, belli gün ve ayların faziletleriyle bu günlerde yapılacak ibadet ve dualar hakkında olan el-Yevâkît fi’l-mevâkît fi fezaili’ş-şuhur ve’l-eyyâm, Kalâidü’l-ferâid fî şerhi Kaydi’l-evâbid, El-İş’ar bi’l-muhtari mine’l-eş’âr (20 cilt), Hasrü’l-mesâil ve kasrü’d-delâil, el-İcâzâtü’l-müterceme bi’l-hurûfi’l-mu’ceme, Ba’ssü’r-reğaib li-bahssi’l-ġarâib ve el-Cümelü’l-me’s̱ûre adlı eserleri bulunmaktadır.

 

Ebü’l-Fazl Burhâneddin Nesefî

 

“Nesefîler” olarak adına yer vereceğimiz üçüncü isim ise Ebü’l-Fazl Burhânüddîn Muhammed b. Muhammed b. Muhammed en-Nesefî’dir. 600/1204 yılında Nesef’te doğmuştur. 675/1277 yılında hac dönüşü Bağdat’a yerleşen Nesefî, orada pek çok öğrenci yetiştirmiştir. İslam dünyası için sıkıntılı olan ve Moğol saldırılarının gerçekleştiği bir dönemde yaşayan Nesefî, büyük müfessir Kâdî Beyzâvî’nin (ö. 685/1286) çağdaşı olup Beyzâvî’nin ölümünden iki yıl sonra 687/1289 yılında vefat etmiştir. Bağdat Hayzürâniye Mezarlığı’nda Ebû Hanîfe’nin türbesinin yanına defnedilmiştir.

 

Burhâneddin Nesefî’nin el-Fusûl fî ilmi’l-cedel, Berlin Staatsbibliothek’te/Devlet Kütüphanesi yazma nüshaları bulunan Menşeü’n-nazar, Defu’n-nusûs ve’n-nukûz ve et-Terâcîh adlı üç çalışması yanında en-Nikâtü’z-zarûriyyetü’l-erbaîniyye, en hacimli çalışması olan ve Fahreddin Râzî’nin Nihâyetü’l-ukûl adlı eserinin özeti olan Muhtasaru Nihâyeti’l-ukûl, Risâle fi’l-ışk, Mekârimü’l-ahlâk, İbn Sînâ’nın mantık ve felsefeye dair eserinin şerhi olan Şerhu’l-İşârât ve’t-tenbîhât , Risâle fi’d-devr ve’t-teselsül, Gazzâlî’ye ait eserin şerhi olan Şerhu’r-Risâleti’l-kudsiyye bi-edilletihi’l-burhâniyye, Fevâidü Burhâni’d-dîn, Matlau’s-saâde adlı eserleri bulunmaktadır.

 

Burhâneddin Nesefî, el-Vâzıh adlı bir tefsir çalışması yapmıştır ki söz konusu çalışma Fahreddin Râzî tefsirinin özeti mahiyetindedir. Nesefî’ye Keşfü’l-hakaik adlı bir tefsir izâfe edilmektedir ki Köprülü Kütüphanesi’nde Burhâneddin en-Nesefî’ye nisbet edilen Keşfü’l-hakâik ve Şerhu’d-dekâik fî tefsîri kelâmi Rabbi’l-âlemîn Muhtasaru Mefâtîhi’l-ğayb isimli bir tefsir bulunmaktadır. Eserde müellifin yer yer kendi görüşlerini de eklemekle beraber Fahreddin er-Râzî’nin kitabını özetlediği ifade edilmektedir. (TDV İslâm Ansiklopedisi, “Nesefî, Burhâneddin”, c.  32, s. 566.) Tefsirin bazı kısımları neşredilmiştir.

 

Burhâneddin Nesefî “esma-i hüsnâ” konusunda iki kitap te’lif etmiştir. Bunlardan birisi Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Gazzâlî’nin (ö. 505/1111) el-Maksadü’l-esnâ ve Fahreddin Râzî’nin (ö. 606/1210) Levâmi’u’l-beyyinât adlı eserleri esas alınarak yazılan Meşâriku’l-envâr fî şerhi’l-esmâi’l-hüsnâ adlı çalışmasıdır ki Âtıf Efendi Ktp., nr. 1529; Diyarbakır İl Halk Ktp., nr. A 1168/1; Berlin Staatsbibliothek, nr. 2233/ Sprenger 856. kütüphanelerinde yazma nüshaları bulunmaktadır. Burhâneddin Nesefî’nin “esmâ-i hüsnâ” hakkında yazdığı diğer bir eseri ise New Jersey/Princeton Üniversitesi Kütüphanesi nr. 4235’de bir nüshası bulunan (https://catalog.princeton.edu) el-Müntehab mine’l-Maksadi’l-aksâ fî esmâillâhi’l-hüsnâ adlı çalışmadır. (Bkz. TDV İslâm Ansiklopedisi, “Nesefî, Burhâneddin”, c.  32, s. 566.)

 

Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Nesefî

 

“Nesefîler” olarak ismine yer vereceğimiz dördüncü âlim, Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Abdullâh b. Ahmed b. Mahmûd en-Nesefî’dir. 620/1223 yılında dünyaya gelmiştir. Önemli ilim merkezlerinden birisi olan Buhara’da yetişen Ebü’l-Berekât Nesefî, Kirman’a gitmiş ve uzun süre orada dersler vermiştir.  Kaynaklar, 710/1310 yılında Bağdat’a gelen Nesefî’nin aynı yıl Bağdat’tan memleketine dönerken Hûzistan eyaletinin Îzec (bugünkü Mâlülemîr) şehrinde doksan yaşında vefat ettiğini ve oraya defnedildiğini kaydetmektedir. Hanefi fakihlerinden Hüsâmüddin es-Siğnâkî (ö. 714/1314) ve Hanefi fıkıh literatüründe dört temel kitaptan biri kabul edilen Mecma’u’l-bahreyn ve mülteka’n-neyyireyn’in yazarı Muzafferüddin İbnü’s-Sââtî (ö. 694/1295) onun öğrencileri arasındadır. (Bkz. “Nesefî, Ebü’l-Berekât”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 32, s. 567. )

 

Ebü’l-Berekât Nesefî, fıkıh dalında Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Yûsuf es-Semerkandî’nin (ö. 556/1161) el-Fıkhü’n-nâfi’ adlı kitabının şerhi olan el-Müstasfâ, Ebû Hafs Necmeddin Ömer Nesefî’nin el-Manzûmetü’n-Nesefiyye adıyla meşhur olan fıkhî ihtilâflara dair eserinin şerhi olan el-Musaffâ, el-Vâfî fi’l-fürû’, Hanefî fıkıh doktrininin başarılı bir özeti olup otorite kabul edilen ve üzerine pek çok hâşiye ve şerh yazılan Kenzü’d-dekaik ve el-Kâfî fî Şerhi’l-Vâfî adlı çalışmaları yapmıştır.

 

Ebü’l-Berekât Nesefî’nin usûlle ilgili çalışmalarına gelince, başta Hanefî usûl edebiyatının tartışmasız en etkili eseri Menârü’l-envâr adlı eseri başta olmak üzere el-Münevvir fî Şerhi’l-Menâr, Şerhu’l-Müntehab fî usûli’l-mezheb adlı çalışmaları saymak mümkündür. Menârü’l-envâr üzerine pek çok hâşiye, şerh, ihtisar, nazım haline getirilmesi ve tercüme olarak çalışmalar yapılmıştır.

 

Akaid konusunda çalışmalar yapan Ebü’l-Berekât Nesefi, el-Umde ve onun şerhi olan el-İ’timâd fi’l-i’tikâd adlı eserleri kaleme almıştır. Ebü’l-Berekât Nesefî, tefsir olarak Medârikü’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl adlı dirâyet yöntemi ağır basan bir tefsir çalışması yapmıştır. Son derece yaygın olan tefsirin Delhi, Bombay, Mısır, Beyrut ve İstanbul’da farklı baskıları yapılmıştır. Ayrıca tefsir üzerine haşiye, ihtisâr/özet türünde çalışmalar yapılmıştır.

 

İsim Benzerliğinin Doğurduğu Sonuç

 

Son olarak, isim benzerliğinin doğurduğu bir sonuç olmasının yanında aynı konuda eser yazmanın da beraberinde getirdiği bir sonuç olarak kitapların asıl sahipleri yerine başkasına nispet edilmesi konusunda bazı yanlışlıkların olduğu bir vakıadır. Nesefîler gibi aynı ismi taşıyan, fıkıh, akaid ve tefsir gibi benzer disiplinlerde kitap yazan, aynı coğrafyada yaşamalarının yanı sıra aynı ekole mensup olan bu değerli zevat için de aynı durumun söz konusu olduğunu söylemek mümkündür.

 

Burada kitapların yazma halinden baskı hallerine geçiş sürecinde de bazı sorunların yaşandığına işaret etmek gerekmektedir. Örneğin farklı baskıları bulunan Nesefî’nin Medârikü’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl adlı tefsirinin Beyrut’ta gerçekleştirilen bir baskısında sayfalar farklı yerlerde basıldığı gibi bazı ayetlerin de yerlerinin değiştirildiği özensiz bir baskısının yapıldığı görülmektedir.

 

Ebü’l-Fazl Burhâneddin Nesefî’nin “esmâ-i hüsnâ” hakkında yazdığı Meşâriku’l-envâr fî şerhi’l-esmâi’l-hüsnâ adlı çalışmasına gelince, Berlin Staatsbibliothek, nr. 2233/ Sprenger 856 nr. da bulunan nüshada sadece Şerhü’l-esmâi’l-hüsnâ başlığı yer almaktadır. New Jersey’deki Princeton Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki Müntehab mine’l-Maksadi’l-aksâ fî esmâillâhi’l-hüsnâ hakkında ise sadece katalog bilgilerine ulaşabildiğimizden karşılaştırma imkânı maalesef bulamadık.

 

Diğer taraftan Burhâneddin Nesefî’nin “esmâ-i hüsnâ” hakkında kaleme aldığı kitabının Mısır’da bulunan iki yazma nüshasından istifade edilerek günümüzde farklı iki baskısı gerçekleştirilmiştir. Ancak kitap, asıl sahibi Burhâneddin Nesefî yerine çağdaşı olan müfessir Kâdî Beyzâvî’ye nispet edilerek ve Beyzâvî’nin “esmâ-i hüsnâ” hakkında yazdığı Müntehe’l-münâ fî şerhi esmaillahi’l-hüsna adlı kitabının başlığı kullanılarak neşredilmiştir. Bu da demektir ki kitabın kapağında yer alan yazar ve kitap ismi müfessir Kâdî Beyzâvî’ye, kitabın içindekiler daha doğrusu kitap ise Burhâneddin Nesefî’ye aittir.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir