İstiklâl Marşı’nın Kabul Yıldönümü Vesilesiyle
“İstiklâl Marşımızın Bülbülü Mehmet Âkif”[1] İsimli eserim yeniden basıldı.
Gece rüyada Mehmet Âkif’i gördüm. Ömrünün kemâl döneminde. Nûrânî bir çehre. Son kurulan hükümette bakan olmuş. Çok sevindik. Toplumda “bu işi en iyi o yapabilir” kanaati var. Herkes memnun. O ise çok sevinmiş gibi değildi. Belli ki çok yalvarmışlar ona, ikna etmek için. O da onları kıramamış, kabul etmiş.
Yeni kurulan Kabinede, Millî Eğitim bakanı . Başbakan da Eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik veya Binali Yıldırım… Bakanlar Kurulu ilk toplantısını yaptı. Ertesi gün özellikle gazete aldım. Toplu fotoğrafa bakmak ve gazetenin o nüshasını saklamak için. Âkif, başbakanın sağında ve yanında oturuyor. Eski hüznüyle ve ciddiyeti ile.O güzelim kıyafetiyle.
Benim derdim fotoğraf.
Âkif’in çok yakınında olan tanıdık bir Bursa milletvekilini aradım buldum ve şunu teklif ettim: Bugüne kadar Âkif ve İstiklâl Marşı hakkında kitap yazmış olanları Ankara’ya davet edin, hem Âkif ile cemal cemale görüşelim, sesini duyalım, hem de toplu bir fotoğraf çektirelim, tarihî bir fotoğraf olur” Uygun buldu. “ Ayarlamaya çalışayım, şu tebrik hay u huyu bir bitsin” dedi ve ilave etti: Sen de tarih düşürürsün..
Eyvellah dedim.
Zuhûrata tabiyiz..
Kalktım, seher vakti tarihi düşürdüm:
Ünvanı: İslâm şâiri Mehmed Âkif
Sonra İstiklâl şâiri Mehmed Âkif
Altı cihetten bir sadâ yükseliyor:
“VE O SAFAHÂT ŞÂİRİ MEHMED ÂKİF” 1442
*
Sonra Safahat’tan tefe’ül ettim.
Açtım, son beytinde rüya ve hülya olan şu manzume çıktı:
Âlemde edâniye müdârâdan usandım
Nâ-hak yere takdir ile gavgadan usandım
İkbâl , etek öpmekle müyesser olacakmış
Ben öyle rezilâne temennâdan usandım
Beyhûde imiş ettiğim ümmid-i terakkî
Bir şey diyemem zaten o sevdadan usandım
Allah bilir devlet-i dünyada gözüm yok
Devlet değil a şimdi bu dünyadan usandım
Nâ-merde değil, merde değil, ferde inanma
Ben herkesi hayretle temaşâdan usandım
Şeh-râh-ı sadâkatde devam etmeli derdim
Heyhât bugün işte o da’vâdan usandım
Dergâh-ı tehammülde sebât etmeyi kurdum
Allah’a bile derdimi şekvâdan usandım
Geçtim feleğin bâğ u bahar u çemeninden
Hem-râzım iken bülbül-i şeydâdan usandım
İster isen ey fecr-i emel hiç görünme
Rüya gibi her dem seni hülyadan usandım.
Nasıl?
Yorum size ait.
İsterseniz rüya yorumlamada mâhir olan dostlarınıza danışınız. Yorum konusunda bendenizden bir şey beklemeyiniz.
Diyebilirsiniz ki Âkif’in yayınladığı yedi kitapta bu şiiri aradım, bulamadım. Haklısınız. Safahat’ın şairi tarafından Safahat’a alınmayan şiirlerdendir.
Peki, bu şiiri bize kim ulaştırmış?
Onu da unutmayalım.
Rize’li Süleyman Taşçıoğlu. Bu zat, Âkif Edirne’de Baytar Müfettiş Muavini iken (1893-1894) orada kitapçı imiş. Oğlu Ali Taşçıoğlu’ndan Kaya Bilgegil Hocamız almış ve 1972 yılında yayınlamış. Yani Akif’in doğumunun 100. Yılında. Terkib-i bend yeni basılan Safahat’larda var.
*
Şimdi, Ankara’dan dört gözle davet haberi bekliyorum.
Akif’i göreceğim.
Âkif ile fotoğraf çektireceğim.
Fotoğraf…
*
[1] Bendenizin bazı eserleri Bursa’da basılır ve dağıtılır.