Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Bir Mâniniz Yoksa Evinize Bayram Gelecek

Her gün olmasa da bayramlarda mânisiz olsak. Modern esaretimizin, modern yalnızlığımızın çaresini; paylaşınca kazanılan mutlulukta, verdikçe duyulan huzurda arasak. Sevdiklerimize kıymet versek…

EKLENDİ

:

Telefonların çok yaygınlaşmadığı yıllarda yegâne haberleşme ve ulaştırma aracı evin küçükleriydi. Misafirliğe mi gidilecek, bir kap yemek mi götürülecek, eve mi buyur edilecek hemen sokakta oyunun en tatlı rekabetine kendini kaptırmış çocuğa seslenirdi anneler:

  • Eve gel!
  • Oyun bitince gelirim anne.
  • Olmaz hemen gelmelisin!
  • Of ya anne!
  • Of deme çabuk gel!

 

Bu seslenme birkaç defa tekrar edip seslerin şiddeti yükselmeye başlayınca nihayet çocuk annesinin etki-yetki ve çekim gücüne daha fazla mukavemet gösteremeyerek tıpış tıpış emre itaat ederdi. Eve gelip kana kana bir bardak testi suyu içtikten sonra annesinden gelecek buyruğa ekşi suratla boyun eğerdi:

  • Ne var anne?
  • Komşumuza git, de ki annemin selamı var. Bir mâniniz yoksa bugün size akşam oturmasına geleceğiz.

 

Ulak gönülsüz olunca kimi zaman bu gidiş gelişlerde iletişim kazaları da olurdu; biz mi onlara gideceğiz, onlar mı bize gelecekti? Dolayısıyla ailecek tam evden çıkarken misafir akınına gark olunurdu.

 

İşte o yıllarda akşam oturmaları, çarşı pazar gezmeleri, ziyaretler hep eş dostla yapılırdı. Her an misafir gelecekmiş gibi ev derlenip toparlanır, temiz tutulmaya çalışılırdı. Çay bardakları, kahve fincanları tepside hazır, beklenirdi. Komşu çocuğunun akrabadan farkı kalmaz birlikte yaş alınır, beraber yürünürdü hayat yolunda; gün gün, yıl yıl hatıralar birikirdi.

 

Bayram günleri küçük ulakların izin günleriydi. Nitekim “Bir mâniniz yoksa…” ön yoklamasına lüzum olmazdı. Zira bayram namazından itibaren her ev, ahalisiyle birlikte bayramlıklarını giyer, bayram müddetince ziyaretlere kapısını ardına kadar açardı. Her ev her an müsaitti, her an mânisizdi. “Bir mâniniz yoksa evinize bayramlaşmaya geleceğiz.” denmezdi. Çat kapı gelinirdi; gelen de gelinen de memnundu. Yalnızlık yoktu bayramlarda, herkesten evvel karınca kararınca bir hediyeyle kimsesizlerin kapısı çalınır, herkesten daha uzun oturulurdu orada. Evlerde, sokaklarda süslü coşkulu kalabalıkların sesi yankılanırdı.

 

Oysa şimdi kişisel konfor alanımız olan evlerimize müsait olup olmadığımızı sormadan kimse giremez bayramlarda bile. Nerede o eski ramazanlar nostaljisi benzeri nerede o eski bayramlar çaresizliğine düşmeden çağın havasının gereğine uygun olarak yeniden ve en baştan bayram coşkusunu canlandırmanın bir yolu olmalı.

 

Her gün olmasa da bayramlarda mânisiz olsak. Modern esaretimizin, modern yalnızlığımızın çaresini; paylaşınca kazanılan mutlulukta, verdikçe duyulan huzurda arasak. Sevdiklerimize kıymet versek. Onların zamanından çalarak kişisel hırslarımızla diktiğimiz başarı anıtlarının teselli sesinin ve tadının olmadığının bilincinde olsak.

Akıbetimiz Orhan Veli’nin şiirindeki

 

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,

Nasıl korku verir sessizlik insana;

İnsan nasıl konuşur kendisiyle;

Nasıl koşar aynalara,

Bir cana hasret,

Bilmezler.”

hazin sona benzemeden ya da çağlar öncesinden yalnızlığın muhteşem tablosuyla sesini bize duyuran Fuzuli gibi

 

“Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı” dertlenmeden evvel İlhan Geçer’i dinlesek ne güzel olur.

 

“Her şey insanla güzel,

Doğan güneşe karşı gerinen evler,

Mavi rüzgârların koştuğu sokak.

İnsansız olursa sevimsiz resim gibi

Dal uçlarında göveren bahar,

Tarlada boy veren o altın başak.

Sıcak dostluklar, sevgiler varken,

Savaşlar, kinler, öfkeler neden?

Bırakıp gideceğiz bir gün,

Dünya bu kadar güzelken”

 

Hayatın yükü tek başımıza taşıyamayacağımız kadar ağır. Müsaade ediniz el verenlere, yürek verenlere; mânisiz olunuz kapınızı gönlünüzü çalmak isteyenlere. Bayramlaşma alanınızı biraz daha geniş tutarsanız evinize bayram gelecek, bayramınız bayram olacak.  Vesselam.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar