Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Bursa Hastanesinde Bir Güzel Adam: Alaaddin Özdenören

Özdenören’in şiirine yalnızlık, ayrılık ve ölüm temaları hâkimdir. Şair, çeşitli röportajlarında şiirinin İkinci Yeni ile başladığını ifade eder. 1996 yılında çıkardığı “Yalnızlık Gide Gide” adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü kazanan Özdenören, şiir kitaplarının yanı sıra “Unutulmuşluklar” ve “Açılı/yorum” gibi farklı türlerden eserlerle de okurlarına ulaşmıştır.

EKLENDİ

:

Bazı insanlar vardır yetkileri, makamları hiç olmamıştır.

Rahmetli Mehmet Ragıp Karcı Abimiz Bursa’yı teşrif ettiğinde bizim Mustafa Baki Efe “Türbeleri gezelim. Bugün Emirsultan’dan başlayalım istersen Râgıp abi.” deyince, Ragıp Abi “Önce yaşayan türbelerden başlayalım.” der ve Cahit Çollak Abiye giderler.

Hakikaten rütbesizdi. Yazarlar Birliği Bursa Şube Başkanlığı yapmıştı ama üzerinde Cahit Çollak isimliği olan bir masası, makamı yoktu, hiç olmamıştı.

Ama şehre, insana, eşyaya eliyle beraber yüreği de dokunurdu.

Hâl adamı gönül adamıydı, fedakârdı, diğerkâmdı.

Yaşayan dostları bilir Bursa’nın “Merkez Efendisi” idi.

Gençleri ve yoksulları gözetirdi. Vakıf adamdı.

 

Günlerden Cumartesi idi, daha önce de duymuştum: Rasim Özdenören üstadın ikizi, Şair/Yazar Alaeddin Özdenören, hastalığı nedeniyle Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Onkoloji Bölümü’nde tedavi görüyordu.

Evlendiği yeni eşi, Balıkesir’deki evlerine gidip birkaç gün kalıp ihtiyaçları ikmal edip dönecekmiş. Cahit Abi, “Gidip refakatçi olur musun dedi?”

Ben de “Abi zaten ziyaret etmeyi planlıyordum aliyyülâlâ olur.” dedim. Ve gittik rahmetlinin yanına.

Genellikle oturuyordu, maalesef sigaraya devam ediyordu.

Boğazındaki illet sebebiyle sesi çok hırıltılı çıkıyordu ve onu yoruyordu bu durum.

Bana şiirlerinden okudu.

Beni hiç sınava tâbi tutmadı.

Yalnızlık hâli vardı üzerinde…

İnsanı yalnız bırakmayan hâlini gördüm gün ve gece boyunca aşağıdan kantinden aldığım çayların eşliğinde…

Geç saat olmadan Alaeddin Abi odasına yatağına çıkmıştı.

Ben de Güneş Donanması adlı şiir kitabını hatim etmiştim o gece…

Güneş Donanması - Alaeddin Özdenören | Nadir Kitap

“I

Melon şapkalı birtakım adamlar

Gördüler görülecek yerlerini kentin

Selâmladılar halkı saygıyla

Kavisler çizerek şapkalarıyla.

İşte o ilk sırada gördüm seni

Camlarına sinekler üşüşmüş bir kahveden

Oldukça uzun bir ekmek kuyruğunda

Sırtında yorgun bir yağmurluk

Ve bomboş gözlerle.

Geçerek aralarından

Üç aşağı beş yukarı dolaşan

Havai bahriyelilerin

Sana geldim.

Ekmekle makyaj arasındaki farkı düşündük seninle

Ve çok eskiyi.

Birlikte çiçek falına baktık

Çitlenbik kokulu yatakta

Kente giren ilk muhacir

Altın ışıklarıyla donanmış güneşin

Göğsünde iri bir gül

Bilinmez serüvenlere işaret.

Garson bir çay acele olsun

Cevap bekleyen biri var çünkü

Hangi sur taşının altında kim bilir

Emniyete alınmış yalnızlığıyla.

Bu kente bir tek kapıdan girilir

Sürünerek otlar boyu

Ölüm sularından içilir.

 

II

Haydi muhacir kalk

Önce gider susuzluğunu

Sonra sevgiyle uyandır çocukları

Yüzlerinde yeni haberler uçuşan.

Ve öğret onlara

Kelimelerin nasıl dizildiğini

Usta askerler gibi…”

 

Alaeddin abi ile Cahit abinin birçok ortak yanını müşahede ettim bu kısa zamanda…

Kimmiş Alaeddin Özdenören bakalım.

Alaeddin Özdenören (20 Mayıs 1940) doğumlu şair ve deneme yazarı.

Rasim Özdenören’in ikiz kardeşi olarak 1940 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuştur. Öğrenimine Kahramanmaraş’ta başlayan Özdenören, babasının memuriyeti nedeniyle öğrenimini Malatya, Tunceli ve İstanbul gibi ayrı şehirlerde tamamlamıştır. 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra çeşitli şehirlerde öğretmen olarak görev yapmış ve Kültür Bakanlığı Müşavirliğinden 1991 yılında emekli olmuş ve 1997 yılında Balıkesir’e yerleşmiştir.

Lise yıllarında ikiz kardeşi Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt ile Maraş’ta çıkardıkları Hamle dergisi ile mahalli gazeteler için hazırladıkları sayfalarda görünen Alaeddin Özdenören’in edebiyat hayatı, Necip Fazıl’la Büyük Doğu’da, Sezai Karakoç’la Diriliş’te, Nuri Pakdil’le Edebiyat’ta, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Mehmet Akif İnan’la, kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı Mavera’da devam etmiştir. Son yazılarını ise Yedi İklim, Hece ve Ay Vakti dergileri için yazmıştır. Şair, kimi zaman kendi adıyla, kimi zaman da Bilal Davut müstearıyla Yeni Devir, Milli Gazete, Zaman, Tutanak ve Sağduyu gazetelerinde de fikrî ve kültürel yazılar kaleme almıştır.

Yedi Güzel Adam'a Dair - Söylenti Dergi

Özdenören’in şiirine yalnızlık, ayrılık ve ölüm temaları hâkimdir. Şair, çeşitli röportajlarında şiirinin İkinci Yeni ile başladığını ifade eder. 1996 yılında çıkardığı “Yalnızlık Gide Gide” adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü kazanan Özdenören, şiir kitaplarının yanı sıra “Unutulmuşluklar” ve “Açılı/yorum” gibi farklı türlerden eserlerle de okurlarına ulaşmıştır.

2003 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümünde tedavi gördükten sonra Balıkesir’e dönen şair, 26 Haziran 2003’te hayata gözlerini kapamıştır. Şairin cenazesi Balıkesir Başçeşme Mezarlığı’na defnedilmiştir.

 

Alaeddin Özdenören’in hayatından kesitler Yedi Güzel Adam dizisinde oyuncu Orhan Kanalp tarafından sahneye aktarılmıştır. TRT 1’de yayınlanan dizide gençlik döneminden alıntılar yer almaktadır. Kahramanmaraş Lisesi’nden arkadaşlarıyla edebi çalışmalara ilk başladıkları dönem yer almıştır.

Dönemindeki gür çeşmelerden ağzını dayayıp kana kana içmeyi bilmiştir.

Gözlerinden yüreğine akanlar onun güçlü radarına takılanlar, kalemine bereketlice akmıştır.

Batının yakasını toplayarak hesap soran adamlardandır.

Denemelerinde bu konuyu sıklıkla ele almış Batıyı inkârı önemsemiş, çoğu zaman isyan etmiştir.

İslam’a gereken değeri vermiş, o yüce hakikati insanlığın kurtuluşu makamında tutmuştur. Yalnızlık mahşerini hâli ve kalemiyle yaşamış bir adamdır. Hüznün ve ölümün şiirini gürül gürül yazmıştır.

 

“Cebimde Ölümüm

Gülüm gülüm

Bu kentin koynuna girdiğim günden beri

Cebimde ölümüm

Avuç avuç dağıtırım insanlara

Bir türlü tükenmez ölümüm.

Üzümleri aydınlatırım

Masal çarşılarını

Yatağına sığmayan ırmakları

Mağara içlerine gizlenmiş aşkları

Yerler mühürlenince akşamları

Kanlı sulara gömülürüm.

Gülüm gülüm

Benim ölümüm

Çocukların kulaklarına küpedir

Vitrin denizlerine zincirlenmiş çocukların.

 

Sabah olurken biraz odaya çıkıp hastamızı kontrol ettim ayakucundaki sandalyede uyuyakalmışım.

Kahvaltı geldi, birlikte yedik.

Aşağıya Acil Kapısının önündeki bahçede kantinden aldığım çay ve o zamanlar tüttürdüğüm cigarayla büyük ahşap masalardan birine oturdum.

Haberim vardı ikizi Rasim Özdenören abi Ankara’dan kardeşini ziyarete gelecekti; heyecanlıydım.

O güne kadar yayınlanmış tüm eserlerini çay içer gibi zevkle, iştahla okumuştum Rasim Bey’in.

Hemen önümüzdeki otoparka “06” plakalı otomobil giriş yapmıştı. Uzaktan direksiyondaki Rasim Abiyi hemen tanıdım.

Elimi kaldırdım kalabalık artmıştı. Günlerden pazardı, yerimi kaybederim diye terk edemedim.

Yanındaki uzun boylu irice olan adamı da tanıdım başında kasketi vardı ama bembeyaz favorileri şakaklarından aşağı yanaklarına kadar uzanıyordu.

Havaya kaldırdığım elimi gördüler masama buyur ettim hoş safa geldiniz dedim ve çay almaya koştum kantine…

Onlar oturdular döndüğümde sigaralarının arkadaşı getirdiğim çaylara sarıldılar.

Alaeddin Özdenören abiyi sordular, “iyi” dedim, kahvaltı yaptık odasında istirahatte dedim.

Şair Adil Erdem Bayezit abi konuşurken uğuldayan ses tonuyla sürekli şiir okuyor gibiydi.

Gerçekten taşmekteplerde okumuş, ağa çocuğu azâmeti vardı üstünde ama çok nazikti, kelamı kibardı, kelimeleri seçkindi, vurguluydu.

 

“İsyan şiirleri bilirim sonra

Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden

Harfler harp düzeni almıştır mısralarında

Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır

Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda

Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.”

Onlara büyük bir cesaretle Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, Nuri Pakdil, Necip Fazıl üstatları sordum. Rasim Abi anlattı, anlatırken, yorgunluğum, uykusuzluğum uçup gitmişti.

Daha ne olsun Yedi Güzel Adam’dan üçü yanımdaydı, diğerlerini ise arkadaşlarından dinledim.

Cahit abi emeğin var Bursa’da üzerimizde nasıl öderiz bilmiyorum. Kendini tanıtırken basın emekçisiyim derdin hep.

Ben gördüm ve yaşadım Bursa’dan “Bir Güzel Adam” da sendin.

Alaeddin Abinin hastaneden taburcu olduğunu duymuş, sevinmiştik ama çok geçmedi vefat haberi geldi. Ruhları şad, makamları cennet olsun.

Şuarâyı Kirâmın Ruhaniyetlerine Selâm Olsun…

Eserleri

Güneş Donanması (1974), Şiir

İnsan ve İslâm (1982), Deneme

Batılılaşma Üzerine (1983), Deneme

Devlet ve İnsan (1986), Deneme

Yakın Çağ Batı Dünyası ve Türkiye’ye Yansımaları (1986), Deneme

Yalnızlık Gide Gide (1996), Şiir

Şiirin Geçitleri (1996), İnceleme

Şiirler, 1975-1999 (1999), Şiir

Unutulmuşluklar (1999), Hatıra

Bütün Şiirler (2002), Şiir

Açılı/yorum (2004), Deneme

Çok Okunanlar