Bizimle İletişime Geçin

Dünya

Büyük Aile

EKLENDİ

:

 

Küçük aileyi biliyorsunuz; o, anne-baba ve (kız ve erkek) çocuklardan oluşur; biraz daha büyük aileye, büyük-anne, büyük-baba da (= ebe ve dede de) katılır ama benim burada büyük aileden kastım, millettir (devlettir) ve bütün insanlık ailesidir.

Küçük ailenin yaşadığı mekân, evdir; büyük ailenin yaşadığı mekân da dünyadır.

Ailede mutlaka bir aile reisi olur; diğer üyeler de (= eş ve çocuklar da) ona tâbi olurlar. Aynen bunun gibi ulusal ailede de bir reis (= yönetici) olur ve o ailenin diğer üyeleri (= millet de tebea) ona tâbi olurlar.

Her ailede yönetim anlayışı değişiktir (= farklıdır); kimi ailede demokratik, kimi ailede otokratik bir yönetim görülür.

Devletlerdeki (dünyadaki) durum da bundan farklı değildir.

Bir ailede, aile reisi (= yönetici), aile üyeleri (eş ve özellikle çocuklar) arasında nasıl ayrım gözetmez ise; bu, devletler de b/öyle olmalıdır; yani, aile reisi (hadi baba diyelim), bir çocuğunu kayırır-korurken, öbür çocuğunu gözden çıkarmaz, yok saymazsa; (özellikle demokrasilerde!) devlet reisi de, milletin bir kesimini kayırıp-korurken öbür kesimini gözden çıkar(a)maz, yok say(a)maz; veya, “aile reisliğini = yöneticiliği” garantiye almak için, “aile bütçesini = hazineyi” (küçük) bir kesimin lehine, öbür (büyük) kesimin aleyhinde kullanamaz; âdil olmalı, âdil davranmalıdır.

Elbette her ailede Hâbiller ve Kâbiller olduğu gibi büyük ailede de benzer eğilimler olur; büyük ailenin bir kısmı Müslüman, bir kısmı Hristiyan, Yahudi, ateist vb. olur ama aile reisi (= devlet başkanı), kimse şiddete ve zulme başvurmadığı sürece her kesime âdil davranmak zorundadır. = Devlette tarafsızlık esastır. Şiddet ve zulüm, yaşam hakkına müdahaledir. Yaşam hakkına müdahale edilenin, yaşam hakkına müdahale edilir. Devletler (= yöneticiler), bunun için vardırlar. Devletlerin (= yöneticilerin) kendisi, insanların yaşam hakkına (= din, mal, can, nesil ve akıl güvenliğine) müdahale ediyorlarsa, azledilirler.

İnsanların din, mal, can, nesil ve akıl güvenliğini garanti altına alan yegâne din (= düzen), sadece İslâm’dır; Müslüman yöneticilerin bunu bilme ve buna göre davranma zarureti vardır.

İslâm, insanlara herhangi bir “yönetim biçimi” önermez; ama yönetimin ahlâkî ilkelerini belirler: Adâlet, ehliyet ve liyâkat… Bunların korunması için de yönetici(ler)de taqvâyı; yönetilenlerde de denetimi ön şart olarak koyar. Çoğu zaman da affedici olmayı ve ıslahı tavsiye eder = önerir; çünkü, asıl cezayı öteye (= âhirete) erteler.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Pin It on Pinterest