1. Anasayfa
  2. Tarih

Çırpınan Gençliğimiz

Çırpınan Gençliğimiz
0

 

Bütün ümitlerimizi kendilerine hasrettiğimiz, “istikbalimizin teminatı” olarak gördüğümüz gençliğimizin bugünkü hâli neyi sergilemektedir? 12-22 yaş dönemini içine alan gençlerin beyinlerini dolduran fikirler ve gönüllerini işgal eden duygular, nasıl bir istikbâl vaat etmektedir?

İlim, irfan, sanat, siyaset, savaş, ahlâk ve edep sahasında azimli, çalışkan, sabırlı, cesur, ihlâslı, merhametli, vefalı, adaletli, dirayetli, şecaatli, zarafetli nice “genç kahramanlar” yetiştiren bu milletin bugünkü gençlerine baktığımız zaman, manzara çok korkunç ve üzücüdür.

Gençlerimiz meselesiz, idealsiz ve aşksız yetişiyor. Gençlerimiz, hayatlarına anlam verecek “mukaddes bir davâ”dan yoksun. Ülke ve dünya meseleleri, onları ilgilendirmiyor. Orhan Veli’nin şiirinde bahsettiği “vurdumduymaz” ve “hazcı” bir gençlikle karşı karşıyayız. “Ne atom bombası/ Ne Londra konferansı/ Bir elinde cımbız/ Bir elinde ayna/ Umurunda mı dünya?”

Gençlerimizin pek çoğunun en büyük emeli, en kısa yoldan para ve şöhret kazanmak. Okuyanların bir kısmı da kariyer yapmak peşindedir. Gençlerimizin çoğu kendileri için yaşıyor. İnsan ilişkileri ve dünya algıları çok yüzeysel. Şiddet, eğlence, oyun ve şehvetten beslenen bir gençlik var karşımızda.

İçki, sigara, uyuşturucu müptelası olan gençlerimizin sayısı hiç de azımsanmayacak oranda. Okul çağındaki gençlerimiz zihinlerini test ve sınav kaygısıyla, midelerini de hamburger, tost ve kola ile dolduruyor. Gençlerimizin mantık dünyası ile birlikte fizik ve kimyaları da bozuk. Dilsiz, tarihsiz, kültürsüz, kimliksiz ve sağlıksız bir gençlik…

Yazar-Şair İhsan Deniz’in şahit olduğu şu ürkütücü görüntülerden sizler de endişe etmiyor musunuz? “Çıkış zili çalıyor ve sokak ile caddelere kadar yayılan âdeta bir kıyamet yaşanıyor. Liseli öğrencilerin kızlı erkekli gruplar hâlinde birbirlerine karşı laubali hareketleri, içinde argo kelimeleri bile aratan tuhaf konuşma tarzları, hiçbir toplumsal kural ve kaide tanımayan tutum ve davranışları, itiş-kakış, son derece terbiyesizce yapılan acayip şakalaşmaları vs. gençliğin ne hâle geldiğini göstermesi bakımından ibret verici sahneleri oluşturuyor… Ellerinde cep telefonu, ağızlarında kocaman birer sakız. Ha ha hi, ha ha hi. Yaşasın Türk gençliği!..”

 

Üstad Necip Fazıl, “Muhasebe” isimli şiirinde şöyle haykırıyordu:

 

“İşte bütün meselem, her meselenin başı,

Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!

Tırnağı, en yırtıcı hayvanın pençesinden,

Daha keskin eliyle, başını ensesinden

Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına,

Soruverse: Ben neyim ve bu hâl neyin nesi?

Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!”

 

Millîlikten uzak, test sınavlarındaki başarıya endeksli eğitim sistemi, uzun yıllar millî kimliği yok sayan bir kültür anlayışı, manevi eğitim kurumlarına yapılan darbeler, çocuklara ve gençlere “din-dil-tarih şuuru”yla birlikte bir manevi şahsiyet ve kimlik kazandırılamaması, küçük yaşta aile sevgisi ve terbiyesinden mahrum bırakılan çocukların yalnızlığa ve manevi boşluğa itilmeleri, ahlaki kokuşmuşluğu sergileyen sorumsuz, ruhsuz medya anlayışı, doğru dürüst denetlenmeyen “internet kafe”ler, saf ruh ve zihinleri kirleten, filtresiz internet yayınları; “gençliğim eyvah!” dedirtecek seviyede manevi ve kültürel tahribatlara neden olmaktadır.

Gençliğimiz; ideallerden, sanattan, kitaptan, maneviyattan uzak bir ortamda, bir kısım medyanın bir virüs gibi şırınga ettiği “popüler kültür” ile yetişiyor. Bu popüler kültür, gençlerimizi kendi millî ve manevî değerlerinden uzaklaştırıyor. Onları bencil, ruhsuz ve kimliksiz bırakıyor. Modirniz ve kapitalizme hizmet eden popüler kültür; gençlerimiz için tüketimi, modayı, eğlenceyi, şiddeti, şehveti, şöhreti, parayı ve ahlâksızlığı bir amaç hâline getiriyor. Bu yabancı ve yoz kültür, geleneksel aile yapımızı felç ediyor. Bazı diziler, çarpık ilişkileri ve şiddeti normal bir şeymiş gibi sunuyor. Top, pop ve eğlence peşinde enerjisini tüketen gençliğimizin ruhunun posası çıkmış durumda.

Şiddet, eğlence, zevk ve şehvetten beslenen bir gençlik var karşımızda. Okul ve ailenin bıraktığı eğitim, sevgi, ilgi ve bilgi boşluğunu çarpık medya, sanal ilişkiler ve bozuk çevre dolduruyor.

 

“Kalpten kazıdılar iman sırrını;

Her günün bugünden beter yarını.

Acı rüzgârlara vermiş bağrını

Türk Bayrağı yana yana çırpınır.”

(Necip Fazıl, Çile)

1966 yılında Samsun/ Terme’de doğdu. İlk ve ortaokulla liseyi Terme’de okudu. 1988’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’nden “Peyami Safa’nın Yalnızız Romanı Üzerine Bir İnceleme” adlı lisans teziyle mezun oldu. 1989 yılında İstanbul/ Kartal Anadolu Lisesi’nde Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak öğretmenlik mesleğine başlayan Ahmet Sezgin, çeşitli liselerde görev yaptı. Askerlik hizmetine Ankara/ Polatlı Topçu ve Füze Okulunda asteğmen öğrenci olarak başlayan Ahmet Sezgin, bu görevini Millî Eğitim’de asteğmen öğretmen unvanıyla tamamladı. Birçok dershanede öğretmenlik ve yöneticilik yapan Şair-Yazar Ahmet Sezgin, hâlen Terme’de Temel Kır Kız Anadolu İmam-Hatip Lisesinde görev yapmakta; çeşitli okul ve kurumlarda eğitim ve kültür alanında seminerler verip imza günü ve söyleşilerde bulunmaktadır. Ahmet Sezgin, 1987-1988 yılları arasında bir grup üniversiteli arkadaşıyla “Mesaj” isimli bir kültür-edebiyat dergisi çıkardı. Deneme, inceleme, biyografi, anı, hikâye ve şiirleri Güneysu, Mavera, Türk Edebiyatı, İslamî Edebiyat, Kırağı, Kültür Dünyası, Çınar, Ay Vakti, Yedi İklim, Yolcu, Berceste, Bir Nokta, Arkesanat, Samsun Kültür Sanat, Tüm Şehir, Dört Mevsim Edebiyat, Bilgi Pınarı gibi dergilerle birçok ulusal gazetede yayımlandı. Eğitimci-Şair-Yazar Ahmet Sezgin’in yayımlanmış eserleri şunlardır: “Türk Edebiyatında Ölüm Şiirleri Antolojisi” (Cengiz Yalçın ile, Ünlem Yay, İstanbul, 1993), “Güllerimi Ver Anne” (Şiir, Etüt Yay, Samsun, 1999, 2007), “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi” (Biyografi, Samsun, 2012), “Aşk Medeniyetine Yolculuk” (Deneme, Etüt Yay., Samsun, 2014, 2017, 2019), “Kırk Yazardan Kırk Hikâye” (Etüt Yay., Samsun, 2020), “Ortaokullar İçin Hikâye Seçkisi” (Etüt Yay., Samsun, 2020), “Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” (Derleme, Etüt Yay., Samsun 2020), “Hüzün Yağmurları” (Şiir, Klaros Yayınları, Ankara, 2020) Türkiye Yazarlar Birliği üyesi Ahmet Sezgin, evli olup iki çocuk babasıdır.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir