Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Çok Rahat Çok Profesyonel: Ebu Ubeyde

Görünürde; giydiği kamuflajı kefiye ile süslemiş bir çift göz ve omuz hizasına kadar yükselen şehadet parmağı vardı, gerisi meçhul. Gerisinde herkes kendi yakıştırdığını, özlediğini gördü. Kimi Şeyh Şamil’in derviş sakallarını getirdi göz önüne, kimi Ömer Muhtar’ın ciddiyetini, kimi Dudayev’in tebessümünü…

EKLENDİ

:

Herkese açık salonlarda yapılan programlarda sessiz sinema oynar gibi adını anmadan anlatmaya çalıştılar onu. “Bir maskeli bütün maskeleri düşürdü.” dediler. Gündemi takip eden erler boşluğu doldurmakta zorlanmadı tabi.

Yollara, üst geçitlere, laik protokol güzergâhlarına, kız kulesine, İstanbul ve Diyarbakır gibi kadim şehirlerin surlarına posterlerini astılar.

Mitinglerde gençler onun gibi giyinip sahneye çıktı. Futbol maçlarında koreografisini elden ele dolaştırıp tribünlerde sesler kısılana kadar tezahüratlarını yaptılar. Dergiler onu kapaklarına taşıdı, manşete koydu, dik duruşundan afişler tasarlandı. Çizgi romanı yayınlandı hemen.

Görünürde; giydiği kamuflajı kefiye ile süslemiş bir çift göz ve omuz hizasına kadar yükselen şehadet parmağı vardı, gerisi meçhul. Gerisinde herkes kendi yakıştırdığını, özlediğini gördü. Kimi Şeyh Şamil’in derviş sakallarını getirdi göz önüne, kimi Ömer Muhtar’ın ciddiyetini, kimi Dudayev’in tebessümünü, kimi İmam Harun’un dik duruşunu, kimi Osman Batur’un kararlılığını, kimi de Malcolm X’in son bakışını…

Üniformasında silah gibi duran bir bayrak taşıyordu. Dünyanın bütün başkentlerinde her yaştan insanın elinde gördüğümüz o bayrak göğsünde veya pazusundaydı mutlaka.

İlahiyat okumuştu, yüksek lisans yapmıştı. Tezinin adı “Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’daki Kutsal Topraklar” başlığını taşıyordu. Kesinlikle daha fazlasıydı ama kıyafetlerine bakılırsa askerdi.

Üniformasında silah gibi duran bir bayrak taşıyordu. Dünyanın bütün başkentlerinde her yaştan insanın elinde gördüğümüz o bayrak göğsünde veya pazusundaydı mutlaka.

Kuru bir cihangirlik davasının değil, cihat ve ribat topraklarının soluğuydu sesi. Babalar ve erkekler burada ağlamaz, kızlar ve anneler dövünmezdi. Herkes Allah’tan geldiğinin ve yine Allah’a döneceğinin bilincindeydi.

Hafız onlar, dediler. Kaza namazları yok, dediler. %85’i yetim çocuklardan oluşuyor, dediler. Yaşları genç, hafızaları ise diri ve tazeydi.

Hanzala Büyüdü

Kuru bir cihangirlik davasının değil, cihat ve ribat topraklarının soluğuydu sesi. Babalar ve erkekler burada ağlamaz, kızlar ve anneler dövünmezdi. Herkes Allah’tan geldiğinin ve yine Allah’a döneceğinin bilincindeydi.

Siyonistlerin tonlarca bomba yolladığı Gazzeli ve izzetli kulların üzerine Allah sabır yağdırıyordu.

Şehadete eren çocuklarının ardından aileler elhamdülillah derdi. Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, derdi. Bu tevekkül ve teslimiyetin asrısaadette kalmadığı onlar vesilesiyle tekrar anlaşıldı.

Siyonistlerin tonlarca bomba yolladığı Gazzeli ve izzetli kulların üzerine Allah sabır yağdırıyordu.

Onlar omuz omuza verdiler ve dağlarda görmeye alışık olduğumuz cihadı yere indirdiler. Sokaklara, mahallelere, şehirlere, tünellere cihad ettirdiler. Toprağa birer tohum gibi ektikleri şehid büyükleriyle aynı hizadaki yerin altında eğitimlerini sürdürdüler, misafirlerini ağırladılar.

Kendinden emin bir tavırla arkasına yaslanarak verdiği meşhur pozda izzet vardı. Başka? Cesaret, azim, inanç, güven, zafer ve tevhid elbette.

Şehadete erdiklerinde gömülecekleri yerdeki yaşam şartlarına daha hayattayken alıştırdılar kendilerini. Rivayete göre günlük yiyecekleri hurma ve suydu. Yorulana kadar tünel kazıyorlar, yorulunca da Kur’an okuyarak dinleniyorlardı.

Biraz kısık olan sol gözü, ödenen bedelleri ve şehadete açılmak için dünyaya kapanmaya her an hazır olan bir bilinci temsil ediyor gibiydi. Sağ gözü de hayatta kaldığı sürece cihad edebilecek kadar açık bir kararlılığa sahipti. Hanzala büyüdü, Ebu Ubeyde oldu.

Tevhid Mücadelesi

Kendinden emin bir tavırla arkasına yaslanarak verdiği meşhur pozda izzet vardı. Başka? Cesaret, azim, inanç, güven, zafer ve tevhid elbette. Bütün peygamberlerin uğruna mücadele ettiği, can verdiği, kula kulluktan Allah’a kulluğa giden, götüren o tevhid.

Peygamberlerini katleden, kendi peygamberlerinin diliyle lanetlenen bir kavme karşı, nebevi duruştan aldıkları ilhamla savaşıyorlardı. “Düşmanlarımızın hesabını biz soracağız. Zulme sessiz kalanların hesabını ise Allah.” diyordu.

Ebu Ubeyde, kondisyonu yüksek bir bayrak koşucusu. İzzeddin el-Kassam’dan, Hasan el-Benna’dan, Şeyh Ahmed Yasin’den, Abdulaziz Rantisi’den devraldığı iman temelli mücadele bayrağıyla koşmaya devam ediyor.

Milyonlarca Filistinli onda kendini, evini, ailesini görüyor. Onun ses kayıtları, Filistin’in çeşitli şehirlerinde araç hoparlörlerinden duyurulurken konuşmasını işitenler, arabaların etrafında kümelenerek destek sloganları atıyor.

Mescid-i Aksa’da tansiyon yükseldiğinde, Filistinli çocuklar, Siyonist askerlere onun adıyla ve İbranice “Ebu Ubeyde yolda!” diye coşku ve heyecanla bağırarak direnişin tadını çıkarıyor.

Üniformasının göğsündeki etikette “en-nâtıkun askerî” yazıyor. Yani “Askeri sözcü”. Orijinal adıyla Ketâibi’l-Kassâm…

Ebu Ubeyde, kondisyonu yüksek bir bayrak koşucusu. İzzeddin el-Kassam’dan, Hasan el-Benna’dan, Şeyh Ahmed Yasin’den, Abdulaziz Rantisi’den devraldığı iman temelli mücadele bayrağıyla koşmaya devam ediyor.

Üniformasının göğsündeki etikette “en-nâtıkun askerî” yazıyor. Yani “Askeri sözcü”. Orijinal adıyla Ketâibi’l-Kassâm, Türkçesiyle Kassam Askerleri adına bu görevi profesyonelce sürdürüyor.

Yetimlerin Sözcüsü

Kassâm; mirası varisler arasında bölen, yetimin malını muhafaza ve idare eden şer’î memurlara verilen bir unvan. Kavramı açıklarken kullanılan ifadeler, Filistin söz konusu olduğunda hala duyduğumuz kelimeler: “Bölen, miras, varis, yetim…” Filistin, emanettir yani mirastır. Varisleri Müslümanlardır.

Ebu Ubeyde, “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter.” şeklindeki enfes cümlenin günümüzdeki temsilcilerinden biri…

Filistin toprakları; İsrail ve Filistin şeklinde; şehirleri de Gazze ve diğerleri şeklinde bölünmüş vaziyette. Müslümanlar bugün başsız yani yetim kaldığı için Filistin’deki masumların hakkını savunmak işbirlikçilere değil, Kassam mensuplarına düşüyor.

Sınırları Filistin’i çoktan aşan Ebu Ubeyde ismi belki bir künye belki de kod adı. Bugün yeni doğan bebeklere ve kitaplara verilen, her gün sosyal medyada karşımıza çıkan isminin yarın bir parka, sokağa, mahalleye, camiye hatta okula verilebileceği ihtimali bizleri sevindirirken siyonazileri kahrediyor.

Ebu Ubeyde, “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter.” şeklindeki enfes cümlenin günümüzdeki temsilcilerinden biri olarak seçilip adanmış gibi duruyor. Bu manzara karşısında bize de; kendisine ve mesai arkadaşlarına izzetli çalışmalarında başarılar; niyet, karar ve atışlarında cesaret ve isabetler dilemek düşüyor.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Pin It on Pinterest