Yazımızın başlığını oluşturan kelimler Halil Cibran’ın aşağıda dörtlüğünü verdiğimiz şiirinden alınmıştır:
“Dünya durur değişim olmazsa
Değişim kör olur bilgiyle aydınlanmazsa
Bilgi boşunadır eyleme dönüşmezse
Eylem bereketsizdir sevgiyle yoğrulmazsa.”
Değişim ilkesi referansını Kur’an-ı Kerim’den alır.
“Göklerde ve yerde olan ne varsa O’ndan ister. O, her gün bir iştedir.” Rahman, 55/29.
Allah’ın ahlakı ile ahlaklanması istenen ve bu konuda rehberi Kur’an olan müminin en temel ilkesi son nefese kadar “olumlu” çizgide değişim çizgisini takip etmesidir.
Kömür ile elmasın temeli karbon olduğu hâlde elması en değerli kılan şey; en çok değişime uğrayan maden oluşudur.
Peygamberimiz (s.a.v.) de “Allah muhterif (inovasyon yapan) kulunu sever. /İnne’l-Allah’e yuhibbu’l-muhterif” sözü ile değişimi önermiştir.
Bu kutlu değişim yolunun İslam’daki övülen ismi de hicrettir.
Hicretin en güzeli kişinin her daim iyi hâlinden daha iyi bir hâle doğru değişim için ortaya koyduğu çabadır.
İslam mümin için sürecin hakkını vermeyi emretmiştir.
Dolayısıyla mümin değişim sürecinde bilgi eylem ve sevgiyle yol alırken sürecin hakkını vermeye odaklanmalı; sonucu mütevekkil bir duruşla Allah’a bırakmalıdır.
Bu anlamda sürecin hakkını veren sonuçtan bağımsız olarak her hâlükârda kazanmıştır.
İnsanda yüklenmiş fücur ve takva programları çerçevesinde sürekli olarak fücurdan uzak durup takva programının derinlerine yolculuk kişiyi makam-ı mahmuda kadar götürür.
Değişimin taze ve güncel bilgi ile desteklenmesi, mutlaka eyleme dönüşmesi ve içine gönül konulması gereklidir.
İşini aşk ile yapan yorulmaz.
Sevdiği işi yapan asla çalışmış olmaz.
