Düşünce
Dijital Vatandaşlık
Bir basit oyunun bile küresel çapta oyuncuları, fanları, takipçileri gibi etki alanı var. Konu dijital vatandaşlık olunca “el açma” da büyük çapta olacaktır. Nasıl doğunun ve batının kültürel farkları, fiziksel nüansları ve “alameti farikası” olan ayırt edici özellikleri varsa dijital vatandaşlığın da ayırt edici özellikleri “ayırt etmeme” üzerine kurgulanmıştır.
EKLENDİ
-:
Yazar:
Aslan Gülcü, Prof. Dr.Yeryüzünün küresel efendileri dün olduğu gibi bugün de dünyayı emelleri doğrultunda yönetmeye devam ediyorlar. İnsanlar tarafından zor sanılan olgulardan “savaşlar, sınırlar, ordular, bilim, teknoloji, uzay araştırmaları” gibi parametreler küresel efendilerin vaz geçemediği fantastik oyuncaklardır. Tarih içerisinde bu olgularla sistematik biçimde oynadıkları için tüm bu olup bitenleri “oyun” olarak görüp bilimsel literatürdeki adını da “oyun/game” başlığı altında kategorize edilmiştir.
Bilginin iktidarını tersine çeviren kapitalizm, para sahibini “bilgili, itibarlı ve iktidar sahibi” yaptı. Para ile her şeye sahip olan newage (yenidünya) efendiler, dünyadaki yaklaşık 200 ülkede yaşayan elverişli toplulukları kendi iktidarlarına katmak amacıyla bir söylem geliştirdi: “Sınırları kaldırıyoruz, farklılıkları siliyoruz, renk-cinsiyet ayrımı yapmıyoruz, dil-din farklılığını ayırt edici görmüyoruz, okumuş-cahil, zengin-fakir, yaşlı-genç vd. gibi farklılaştırıcı hiçbir faktörü değerli ve insani bulmuyoruz” diyerek insanı insan, toplumu toplum, halkı millet yapan temel özellikler başta olmak üzere değer yüklü hiçbir toplumsal öğenin etki etmediği yeni bir dünya devleti kurmuşlardır. Devleti kuranlar sınıra dahi sınır çizmemiş, her adî (sıradan) katılımı fantastik bir ifade ediş biçimi olan “dijital vatandaşlık” etiketiyle isimlendirerek bireylerle bağ kurmayı kendi açısından kolaylaştırmıştır. Zira günümüzün ilk onundaki ülkelere bırakın normal vatandaş olmayı, vize almanın bile en zorlu bir iş hâline geldiği günümüzde “dijital vatandaş” olarak herhangi bir yere kabul edilmenin sıradanlığı günümüz insanı üzerinde etkileyici olmuş ve olmaya devam etmektedir. Küreselcilerin bir ütopya ile başlatıp, film-senaryosu ile geliştirip teknoloji ile vurup-düşürme/yutma “oyun”u “dijital vatandaşlık (DV)” konusunda da işte böyle oynanmaktadır.
Basit bir söylemle hayatımıza giren DV, başlangıçta “dijital aygıtları kullanan bireylerin topluluğu” biçiminde ifade edilen masum bir tanıma sahipti. İçinde dijital olan her şeyin yeni versiyonun olacağı gerçeğinden hareketle DV da kendi tanımını ve etki alanını dijital evrimde yenilemeye devam etti. Aynı markayı kullananları, aynı oyunu oynayanları hatta aynı yazılımı mecburiyetten kullananları bile bir “aile” sayarak başlatılan bu gizli oyun daha sonra küresel pazarlamacıların elinde “biz büyük bir aileyiz” e dönüştü. Bir zaman sonra “sınırları zorluyoruz” gibi ilginç ve fantastik olguları toplumun dimağına boca edenler nihayetinde “sınırları kaldırdık” sürümüne ulaştı. Aslında söylemler hep masum makamında ifade edilmiş fakat muhatap kitle/insanlık ifade edileni başkalaştırmak konusunda mahir olduğu için beklenen etki kısa zamanda elde edilmiştir. Olgu ve olay yaratıcıları aslında bu “masum söylem” ve “beklenmedik yenilikler” gibi insani durumları yaratmada mahir “gizli eller”den başkası değildir. Topu dikme ve golü kalede görme artık sıradanlaşmış bir eylemdir. Çünkü dijital isimli anahtar her kilitli kapıyı açmaktadır.
Bir basit oyunun bile küresel çapta oyuncuları, fanları, takipçileri gibi etki alanı var. Konu dijital vatandaşlık olunca “el açma” da büyük çapta olacaktır. Nasıl doğunun ve batının kültürel farkları, fiziksel nüansları ve “alameti farikası” olan ayırt edici özellikleri varsa dijital vatandaşlığın da ayırt edici özellikleri “ayırt etmeme” üzerine kurgulanmıştır. DV’ler en başta kendilerini dünya vatandaşı gördükleri için doğup büyüdüğü ülkesine/devletine üstten bakarlar. Aslında “üstten bakma” içi boş, kof, efendiliğe öykünme ritüelinden başka bir şey değildir.
Bir başka farklılıkları, “farklılıkları farketmemeleridir”. Aslında farklılıkları farketmeme adına yapılan her eylem farklılıkları bireysel ve toplumsal zihne derinlerde kazmaktan başka bir şey değildir. Öğretilen farklılıklar olası bir dağılış/kopuşta insanların ve toplumların önüne birer duvar olarak gelecektir.
Ülke, devlet, millet bilincinin silinip atılmaya çalışılması bu başlıktaki en kritik konuyu oluşturmaktadır. Sınır kabul etmemek, bir başka milletin toprağını kendi toprağı olarak görmenin yanında kendi toprağını da başkasına terk etmek duygusunu aşılamaktadır. Günümüzde ekonomik ve askeri işgallerin kolaylaşmasına zemin hazırlanmış hatta uygulanmaya başlanmıştır. Yarının toplumu için artık her senaryo yazılabilir.
Dijital vatandaşlar yaşadıkları ülkenin değerlerini, içinden çıktıkları toplumun ahlak, inanç ve geleneğini değerli görmezler. Çünkü bunlara “değer” bir dayatma unsuru olarak öğretilmiştir. Dijital vatandaşa vaat edilen şey dünya ve hatta şimdilerde “uzayda koloniler, Mars’ta yaşam”olduğu için küresel olanın dışındaki her şey banal gelir.
Dijital vatandaşların olası dünya hâkimiyeti “mutlak menfaat” merkezlidir. Bu yüzden mevcut kaynakların çok kötü idare edildiği yönünde küresel söylemleri vardır. Örneğin en büyük ekonomiye sahip ABD’nin borçları söylenerek, Çin’in dolar rezervini eritmesi gerekti korku senaryoları ile verilirken adı duyulmamış parası dolaşıma girmemiş bir ülkenin para birimi ile gelişmekte olan ülkemizin para birimi kıyaslanarak yapılan çabaların boşa gittiği algısı oluşturulmaktadır.
Sonuç olarak küresel örgüt üyesi olmak ile dijital vatandaş olma birbiri içine girmiştir. Kim bilir belki de yapılmak istenen budur!
Beğenebileceğiniz Gönderiler
Çok Okunanlar
- Kavram-
Bize “Baby Boomer/Bebek Patlaması” Kuşağı Diyorlar
- Kültür Sanat-
“Hatiboğlu Ailesi” Ulusal Sempozyumu Burdur’da Düzenlenecek
- Kavram-
Bedevilikten Kurtuluş
- Gezi Yazısı-
Şehriyar, Ah…
- Edebiyat-
Sıla Ölür Gurbet Kalır
- Kavram-
Millî Tarih Bilinci Üzerine
- Düşünce-
Dünya: Yerel ve Küresel Oyun Sahası
- Edebiyat-
Susmak İnce İşçilik İster