Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Doğu ve Batı Ekseninde Müslüman Bir Bilim İnsanı Fuad Sezgin (1924-2018)

Müslümanların bilime katkıları bağlamında özellikle de Batı ile komşuluğundan Endülüs’ün apayrı bir yeri olduğunu belirtmek gerekir. Endülüs’e eğitim için giden komşu ülkelerin öğrencileri kendi ülkelerinde üniversitelerde kürsüler kurarak Doğu’nun, Arapların hâsılı söylemek istemedikleri ama vazgeçemedikleri İslâm’ın hazinelerini incelemeye, neşr ve tercüme yoluyla nakletmeye başlamışlardır. Bunu yaparken de İbn Sina’nın adını Avicenna, İbn Rüşd’ün adını Avareos ve diğer İslâm bilginlerinin adlarını tanınmayacak hâle getirerek ve büyük tarihçi Hammer’in de ifadesiyle kuşa çevirerek aktarmışlardır. Bu arada şunu da unutmamak gerekir ki Osmanlı Devleti bugün var olan pek çok Avrupa devletiyle komşu olmuş ve bu vesile ile komşuları üzerinde bırakmış olduğu kültürel etki büyük olmuştur.

EKLENDİ

:

Avusturyalı ünlü şarkiyatçı Yusuf Hammer Purgstall Literatur Geschichte der Araber/Arap Edebiyatı Tarihi (Viyana 1850-1856) adlı eserinin hemen girişinde Şehâbeddin Sühreverdî’den  (ö. 632/1234) (Avârifu’l-Maârif, 43. Bölümün sonu) âlimlere verilen üstün değeri gösteren şu kısa hikâyeyi aktarmaktadır:

“Rivâyet edilir ki Harun Reşid, Ebû Muaviye ed-Darîr’i (kendisi büyük bir kırâat bilginidir) davet eder ve ona ikramda bulunulmasını emreder. Yemeği bitirince, Harun Reşid, bir tasta Ebû Muâviye’nin eline su döktükten sonra:

“Ebû Muaviye! Eline suyu kim döktü biliyor musun?” diye sorar.

Ebû Muaviye:

“Bilmiyorum.” der. Harun Reşid,

“Halife” cevabını verir.

Ebû Muaviye:

“Sen bunu yapmakla ilme saygı gösterdin, onu yücelttin; Allah da seni yüceltsin, ilme ikramda bulunduğun gibi O da sana ikramda bulunsun” der.

Kültürümüzde vefat eden birisinin ardından bazen nesir türünden vefayât yazıları kaleme alınır. Almanca’da bunun için “nachruf” veya “nekrolog” ifadesi kullanılmaktadır, bazen de manzum olarak mersiyeler yazılmaktadır. Âlimler için her ikisi de yazılmış ve söylenmiştir.

Bilimler tarihçisi Fuad Sezgin 24 Ekim 1924 yılında Bitlis’te dünyaya gelmiş ilim adına pek şey sığdırmış olduğu 94 yıllık ömrünü 30 Haziran 2018 yılında İstanbul’da tamamlamıştır. Çağımızın değerli bilginlerinden özellikle de Almanya’da Almanca olarak yaptığı çalışmalarla tanınan Sezgin, Doğu ile Batı arasında İslâm ilim tarihi alanında önemli simalardan birisidir. Üstadın kaleme aldığı külliyatının yanında almış olduğu ödüller, bağlı olduğu ilim akademileri onun bitmez tükenmez çaba ve gayretini göstermesi bakımından kayda değerdir.

İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi

Bundan tam on iki yıl önce 2008 yılının Mayıs ayı idi. Bursa’da yurtdışı görevi için Almanca kursu sona ermek üzereydi. Hafta sonu İstanbul’a gelmiş, Fuad Sezgin hocanın gayretleri sonucu İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin açılışını duyunca da Gülhane Parkı’na gitmiştim. Mayıs ayının yirmi dördünde bir cumartesi günü İstanbul’da Gülhane Parkı’nın içindeki bir bölümde İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin açılışı devlet erkânının da teşrifiyle açılmıştı. Müzenin açılışı gerçekleştirilmiş ve bizler de müzeyi gezme imkânı bulmuştuk. Hocanın gayret ve çabalarıyla bu güzel müze oluşturulmuştu. Müzede dokuzuncu yüzyılda Halife Me’mun’un çizdirdiği dünya haritası, pek çok alet ve cihazın kopya ve modellerinin yanında pek çok eseri görmek mümkündür ki günümüzde kütüphanesi daha da zenginleştirilmiştir.

Kitapların Sayımı, İlimlerin Dökümü

Bugün elimize ulaşan en eski kaynaklardan birisi olarak İbnü’n-Nedîm’in el-Fihrist adlı eseri, kitapların sayımı (isimleri) ve ilimlerin dökümü hakkında bizlere çok önemli bilgiler sunduğu gibi bu geleneğin de başlamasına öncülük eden önemli kaynaklardan birisidir. İbnü’n-Nedîm’den sonra farklı ilim ve fenlere ait kitaplarla ilgili bibliyografik eserler kaleme alındığı gibi yazarların hayatlarını konu edinen sayamayacağımız kadar pek çok biyografik eser. Müslümanlara ait bu yöntemin Batı’ya aktarılmasında öncülük edenlerden birisi olarak Hammer Purgstall ve onun dışında pek çok şarkiyatçı Doğu’nun hazinelerini Batı’ya aktarmışlardır. Bu bağlamda Hammer, Katip Çelebî’nin büyük çalışması Keşfü’z-Zünûn olmak üzere Arapça, Farsça ve Türkçe yedi kitaptan bazı bölümleri tercüme ederek iki cilt halinde Encyklopedische Ueber-sicht der Wissenschaften des Orients/Doğunun Bilimlerine Ansiklopedik Bakış (Leipzig: 1804) adıyla yayınlamıştır. Şunu da hemen ifade edelim ki Kâtib Çelebî’nin Keşfü’z-zunûn adlı eseri ilk olarak Alman şarkiyatçı Gustav Flügel tarafından (1835-1858) yayınlanmıştır.

Hammer Purgstall, bu çalışmasından sonra her cildi yaklaşık olarak bin sayfadan oluşan ve tamamlayamadığı Literatur Geschichte der Araber (1850-1856) adlı bir çalışma daha yapmıştır. Hammer’den sonra ise Carl Brockelmann bugün de ilim dünyasında önemli bir yer tutan Geschichte der Arabischen Litteratur/Arap Edebiyatı Tarihi (Weimar: 1898) adlı çalışmasını yapmıştır.

Brockelmann, adı geçen çalışmasını biraz daha genişleterek zeyli ile birlikte yeniden neşretmiştir. Brockelmann’ın bu kitabına zeyl yazmayı düşünen Fuad Sezgin hoca daha sonra bunu Geschichte des Arabischen Schrifttums/Arapça Yazmalar Tarihi adıyla kendisine ait müstakil bir çalışması olarak yapmıştır. Hocanın bu konuda bir diğer önemli çalışması ise Alman dilinde yapılan İslâm araştırmaları hakkındaki Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde (I-XXI, Frankfurt 1990-1995) adlı bibliyografik eseridir.

Hocanın iki ayrı çalışmada ele aldığı yani dünyanın farklı kütüphanelerindeki farklı yazmalar ve şarkiyatçıların İslam ilimlerinin farklı dallarında ele aldıkları çalışmaları Brockelmann bir kitapta ele almıştır. Yani Sezgin hoca, yazmaları, farklı bir kitapta matbu çalışmaları farklı bir kitapta ele almıştır.

Müslüman Bilginlerin Mirası Yazma Eserler

Geschichte des Arabischen Schrifttums

Hocanın geride bıraktığı önemli eserlerden birisi olan Geschichte des Arabischen Schrifttums/Arapça Yazmalar Tarihi, birinci cildi Kur’ân İlimleri, hadis, fıkıh, kelam başta olmak üzere daha çok matematik, kimya, astronomi, tıp, eczacılık, botanik, coğrafya gibi konularda kaleme alınmış eserlere yer vermekte ve 17 ciltten oluşmaktadır.

İslâm İlimleri Hakkında Alman Dilinde Yapılan Araştırmalar

Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde

Hocanın bir ekip çalışması olan ikinci önemli çalışması da hiç şüphesiz yirmi bir cildi (Frankfurt 1990-1995) yayınlanan “Almanca Dilinde Arabistik ve İslâm Araştırmaları Bibliyografyası” diye tercüme edebileceğimiz Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde adlı eseridir. Bu eserin bir bölümünde konularına göre yapılan çalışmalar diğer bölümünde ise yazar adına göre yapılan çalışmalar sıralanmaktadır. Yaklaşık olarak Martin Luther’den başlatacak olursak kitabın son yayınlandığı tarihe kadar yapılan çalışmalara yer verilmektedir.

Müslüman Bilginlerin Bilime Katkıları ve Almanca’da Bilgeliğin İslâmî Kodları

Öncelikle şunu ifade etmek gerekirse Fuad Sezgin, İslam bilim tarihinde eşsiz bir hocadır. Hiç şüphesiz hocanın geride bıraktıkları Müslüman bilginlerin bilim dünyasına kazandırdıklarından sadece bir nebzedir. Müslümanlar, Kur’ân’ın “oku” emri doğrultusunda ilk günden itibaren harekete geçmişlerdir. Kaleme, hokkaya, kâğıda, satıra, yazan kâtiplere özetle bütün unsurlarına ve kendisine yemin edilen kitabın değerini ve kıymetini çok güzel bir şekilde takdir ederek kitaplar kaleme almışlardır.

Kalem ve kelam aynı zamanda kitap ve kitabe medeniyeti olan İslâm, bilim dünyasına sunduklarıyla hiçbir asrı boş bırakmamıştır. Belki son üç asırdır istenilen düzeyde bir çalışmanın olmadığı dile getirilse bile bunun şarkiyatçılar tarafından yapılan çalışmalarla bir nebze olsun doldurulduğunu söylemek mümkündür. Bu konuda Sezgin hocanın kaleme aldığı Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde adlı esere bakmak yeterli olacaktır. Ayrıca Necip el-Akîkî’nin el-Müsteşrikûn/Şarkiyatçılar adlı eseri de Batı’da yapılan çalışmaları derleyen son derece önemli bir çalışmadır.

Müslümanların bilime katkıları bağlamında özellikle de Batı ile komşuluğundan Endülüs’ün apayrı bir yeri olduğunu belirtmek gerekir. Endülüs’e eğitim için giden komşu ülkelerin öğrencileri kendi ülkelerinde üniversitelerde kürsüler kurarak Doğu’nun, Arapların hâsılı söylemek istemedikleri ama vazgeçemedikleri İslâm’ın hazinelerini incelemeye, neşr ve tercüme yoluyla nakletmeye başlamışlardır.

Bunu yaparken de İbn Sina’nın adını Avicenna, İbn Rüşd’ün adını Avareos ve diğer İslâm bilginlerinin adlarını tanınmayacak hâle getirerek ve büyük tarihçi Hammer’in de ifadesiyle kuşa çevirerek aktarmışlardır. Bu arada şunu da unutmamak gerekir ki Osmanlı Devleti bugün var olan pek çok Avrupa devletiyle komşu olmuş ve bu vesile ile komşuları üzerinde bırakmış olduğu kültürel etki büyük olmuştur.

 

Die Zeit dergisi 2012 yılında 2. Sayısında Geschichte Der Islam in Europa/İslâm’ın Avrupa’daki Tarihi başlığı ile okuyucularının karşısına çıkmıştır. Dergi, hemen giriş sayfasında daha önce yayınlanmış olan Kur’ân’ın bir Almanca çevirisinin resmini, daha sonraki sayfalarının birinde de Kurtuba Camisinin fotoğrafını vermektedir.

İslâm’ın Avrupa’daki serüvenini özetleyen dergi, diğer sayfalarında ise İslam kültürüne ait resimlerle konuyu zenginleştirmeye çalışmaktadır. Burada esas belirtmek istediğimiz ise derginin İslâm kültürüne ait bazı değerlere yer vermesidir. Bu çerçevede “kahve” (Der Kaffee), “sayılar” (Die Ziffern), “optik” (Die Brille), müzik aleti “gitar” (Die Gitarre) ve “su musluğu”na (Der Wasserhahn) yer vermektedir. Elbette İslam kültürünün insanlığa sunduğu değerler sadece bunlarla sınırlı değildir.

Derginin bu anlattıkları yanında Batı üzerine Doğan Allah’ın Güneşi İslâm (Arapça) Mirasımız adlı eserinde Sigrid Hunke, Almanca’da sayıların okunuş biçiminin Arapçadan alındığını söylerken bunun dışında Müslüman bilginlerin bilim dünyasına hizmetleri hakkında da önemli bilgiler vermektedir ki kitabın başında Almanca’ya geçen bazı Arapça kelimeler işaret etmektedir. İlginçtir, Hunke, Avrupalıların kadınların ellerini öpme geleneğini de kadına son derece değer veren Müslümanlardan aldığını söylemektedir.

Doğu-Batı Denkleminde: ex oriente lux (Işık Doğudan Yükselir)

Sonuç olarak, Müslüman bilginler bilime burada sayamayacağımız kadar eserler te’lif ederek dünyadaki bilimsel düşüncenin şekillenmesine katkıda bulunmuşlardır. Bunu öğrenmek için de oryantalistlerin Avrupa ve diğer ülkelerde Müslüman bilginlere ait neşretmiş oldukları eserler veya Viyana, Leiden, Berlin, Londra, Paris ve diğer Avrupa şehirlerindeki kütüphanelere bakmak kanaatimizce yeterli olacaktır.

Burada şunu da hemen ifade edelim ki Müslüman bilginler, Fuad Sezgin Hoca gibi farklı dillerde eserler vererek İslam’ı anlatmaları ve İslâm’ı öğrenmek isteyen insanların da Müslümanlar tarafından sahih bilgilerle kaleme alınmış eserlerden okuma imkânı bulmaları gerekmektedir. Bugün İslâm, sadece Müslümanların üzerinde konuşup eserler yazdıkları bir din olmaktan öte bütün dünyanın konuştuğu bir dindir.

Bu vesileyle yapmış olduğu çalışmalarla bilim dünyasına önemli katkılarda bulunan hocaya yüce Allah’tan rahmet diliyorum.

Mekânı cennet olsun.

Çok Okunanlar