NESNE SIRALAMASI
Adam bakanlıktan gelen çağrı üzerine birliğine katıldı. Önünde sayısız silah, teçhizat… Miğferini başına geçirip kayışını sıkıca bağladı. Balistik, çelik, kamuflaj desenli miğfer…
Savaş başladı. Kent bombalandı. Siperlere gece gündüz yağmur gibi mermi…
Kadın şemsiyesiyle sokağa çıktı. Otomatik, kırılmaz, su geçirmez, siyah şemsiye… Düğmesine basıp kubbeyi açtı.
LUNAPARK MORİAH DAĞI GİBİDİR
“Çocuğu olan, dağa çıkar” dedi lunapark görevlisi, yanınızda çocuğunuz yoksa çıkamazsınız. Dağ, oğlanla çıkıldıktan sonra oğlan ve armağan bir hayvanla geri dönmek içindir. Lunaparktan ayrılırken babanın bir elinde oğlan, bir elinde pelüş bir hayvan vardır…
Adam acı içerisinde lunapark kapısından geri döndü.
KANAT OLASILIKLARI
Dışarıda bir kelebek… İnce uzun gövdesi… Açık ve büyük kanatları… Çiçekler gibi renk renk ve parlak…
Eve girince kalın, kısa bir güvedir. Rengi solmuştur ve pastel tonlarıdır. Kanatlar küçük… Kapalı… Kitaplara tutunur. Kumaşlara, örtülere sarınır.
BEKLEME GELGİTLERİ
Bekledikleri olmamasına karşın yıllarca bulunduğu yerden ayrılamamakta. Adada günlük işlerini bitirdikten sonra kıyıda bir deniz feneri gibi dikilmekte.
Hem bekledikler yoktur hem de bekledikleri yanına gelecekler.
Bulunduğu yerden ayrılırsa beklemediği beklediklerini tamamen kaybedecek. Onları kaybetmemek için hep kıyıda.
Beklemediği bekledikleri için yıllarca nasıl yorgun…