Eğitim
Eğitim Ailede Başlar
Eğitim, herkesin hayatında önemli bir yer tutar ve genellikle herkesin gündeminde yer alır.
EKLENDİ
-:
Yazar:
Abdulbaki MuratEğitim mevzu bahis olduğunda ortalama her vatandaşın mutlaka söyleyeceği bir sözü vardır. Anasınıfından tutun da, üniversiteye kadar kimin bir çocuğu okul çağındaysa netice itibariyle eğitimle etkileşim halindedir. Bu durum eğitimi neredeyse herkesin gündemine taşımaktadır.
Kuşkusuz her birey çocuğunun daha iyi şartlarda eğitim almasını istemektedir. Bu sebeple çeşitli arayışlar içerisine girilmekte bu da eğitim ortamlarını ve süreçlerini aktif, değişen, yenilenen bir hale getirmektedir. Değişim ve yeniliğin olduğu her dönem eğitim adına da yeni şeyleri mecbur kılmakta bu da eleştirileri beraberinde getirmektedir.
Yaşadığımız dijital çağ bu hareketli süreçlerin neredeyse hepsine bedel değişimlerin hızla yaşandığı ve biraz sonrasının hesaplanmasının bile zor olduğu bir zaman dilimidir. Dolayısıyla eğitimin reel gerçeklere adaptasyonu bu hızlı değişim/gelişim sebebiyle fevkalade zorlaşmaktadır. Bir öğretmenin yetişmesinin yıllar aldığı düşünüldüğünde kısa vadeli değişimlere intibakın zorluğu da ortaya çıkacaktır.
Bu hız ve iletişim çağıyla beraber artık herkes neredeyse her alanda söz sahibi olabilmektedir. Çocuğunu herhangi bir okula yazdıran ebeveyn gördüğü herhangi bir aksaklıktan yola çıkarak sistem eleştirileri yapabilmektedir. Akademi çevrelerinde ise kimi zaman gerçeklerle pek de ilgisi olmayan (zorlama) anketlerin sonuçlarına göre bazen de lokal hadiselerden yola çıkarak gerçeklere uymayan öneriler serdedilebilmektedir.
Biz bu yazımızda daha çok hayatın içinde olan ve gerçekçi olabilecek görüşlerimizi ifade ederek ebeveynlere bazı önerilerde bulunmak istiyoruz. Böylece sistem vs. tartışmalarına girmeden özümüzle/kendimizle ilgili olan hususlarda görüş beyan ederek çocuklarımızın gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçlamaktayız.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, “Ey iman edenler, kendinizi ve ehlinizi (ailenizi) ateşten koruyun!” derken Peygamber Efendimiz de devlet reisine, kadına, erkeğe ve neredeyse toplumun tüm katmanlarına seslenerek “hepiniz çobansınız, sorumlu olduğunuz kişilere karşı görevlerinizi tam manasıyla yerine getiriniz” buyurmaktadır. Ayet ve hadislerden de anlaşılacağı üzere bir Müslüman olarak hem bireysel hem de toplumsal görevlerimiz bulunmaktadır.
Ebeveynler olarak evvela kendimizden işe başlamalıyız. Bir çocuğun yetişmesinde başat rol ailededir. Ahlaklı, dürüst, erdemli ve adil olmak gibi meziyetlerde anne baba hassasiyeti çocuğa da aynen geçecektir. Şaka da olsa yalan söylememeyi şiar edinen bir ailede çocuklar da bu hal üzere olurlar. Gerek ailevi ve gerekse ictimai hayatımızda erdemli olduğumuzda bunun yansımalarını çocuğumuzda görmek normal olacaktır.
Aile hayatımız başta olmak üzere özel günlerimiz, özel cemiyetlerimiz de dahil İslami hassasiyetlere dikkat etmemiz gerekir. Müslümanca yaşamayı kendisine şiar edinen bir insanın, düğünü-derneği Müslümanca olmalıdır. Mahrem ve namahrem çizgileri net olmalıdır ve bu çizgiler aşılmamalıdır. Unutmayalım ki “Allah’ın şeâirine saygı göstermek kalbin takvasının bir gereğidir.”
Bu meyanda bir Müslümanın camiyle de arası iyi olmalıdır. Cami dendiğinde sadece selatin camilere ara ara gitmek anlaşılmamalıdır. En doğrusu her vakti camide kılmaktır fakat bir takım iş-aş vb. mazeretler ileri sürülüyorsa o halde günde en az bir vakit camiye gidilmelidir. Mümkünse çocuklarımızı da götürmeliyiz. Camiye gelenlerle bağlarımızı güçlendirmeli; ikram etmeli, edilen ikramı reddetmemeliyiz. Camiye giden çocukları ufak hediyelerle, harçlıklarla sevindirmek ince ve önemli bir davranıştır.
Günümüzde tesettür çok önem kazanmıştır. Hususiyetle birileri, gençleri çıplaklıkla vurmaya çalışmakta bu şekilde onların yaratılışlarını/kişiliklerini/gençliklerini heba etmeye çalışmaktadır. Tesettüre özgürlük penceresinden bakmak bir mantık hatasıdır. Müslüman erkek ya da kadın fark etmez tesettüre riayet etmelidir. Unutulmamalı ki, tesettür sadece kadınlara has bir vecibe değildir. Hatta ayet sırasına bakıldığında Rabbimiz öncelikle erkeklere bu hususta uyarı yapmaktadır. Aile içerisinde evvela ebeveynler bu konuya dikkat etmelidirler.
Eğitim bireylerin aynı zamanda içerisinde aktif bir şekilde yer almaları gereken bir zemindir. Eğitime katkıda bulunmak, ya öğrenen, ya öğreten ya da bunlara destek veren olmak çok değerlidir. Bunun bir yolu da bir ebeveyn olarak çocuklarımızın okullarını sık sık ziyaret etmektir. Okulun idarecileri ve öğretmenleriyle düzeyli bir ilişki geliştirmelidir. Hatta okul-aile birliklerinde görev almak bu şekilde eğitime katkıda bulunmaya çalışmak, hayırlı işlerde teşvik edici olmak da fevkalade olumlu bir çabadır.
Bu çabayla paralel olarak herhangi özel bir yeteneğimiz, yetkinliğimiz var ise güzel sanatlar, kitap okuma, yazarlık, kısa film, el işlemeleri vs. olabilir okullarda ya da halk eğitim merkezlerinde kurs açabilmeliyiz. Mevzuat buna fırsat vermektedir, eğitime katkıda bulunmak, başkalarına faydalı olabilmek, öğrencilerin ruhlarına dokunmak adına denenesi bir yöntemdir.
Son dönemde sosyal medya önemli oranda ön plana çıkmakla beraber TV evlerde hala başköşede yer almaktadır. Özellikle sosyal medya ile ilgili söylenmesi gereken çok şey vardır ve bu ne yazık ki gençleri esir alan bir kangren haline gelmiştir. Sanal ekran gençlerin en verimli zamanlarını bir değirmen gibi öğütüp heba etmektedir. Bundan kendisini kurtarabilenleri tebrik etmek lazım. Fakat TV olarak bir ailede Diyanet TV yayınlarının ara sıra da olsa izlenmesi gereklidir. Diyanet televizyonu sadece dini yayınlar yapmıyor, kültür sanattan çocuk programlarına kadar uzanan bir çizgide geniş yelpazeye sahiptir. Ama hepsinden değerlisi yapılan dini yayınlar kaynağından, güvenilir ve fevkalade eğiticidir. Bu sebeple evlerde Diyanet TV’yi izlemek ailelere çok şey katacaktır.
Eğitimle ilgili diğer bir husus da evlatlarımızı abartılı ödüllendirmelerden uzak tutmaktır. Geldiğimiz noktada her şeyi hazırda bulan yavrularımız hiçbir şeyden tatmin olmaz bir durumdadırlar. Bir şey alınacağı zaman çocuğumuzun da buna katkı yapması için harçlıklarından biriktirmesi, bazı fedakarlıklar neticesinde ödüllendirilmesi, her şeyin mutlaka bir ödülle yapılmamasının gerekliliği, abartılı hediyelerden kaçınılması bu meyanda önemli hususlardandır. Az da olsa çocuğumuzun da infak etmesi, infakı bizde görmesi ve öğrenmesi önemli bir sosyal eğitimdir.
Bendenizin çocukluk yıllarında rahmetli babamla köyümüzde ya da ilçemizde bazı hocaları ya da ihtiyarları ziyaret ettiğimizde hazirundan olan birisine “bi Kur’an dinleyelim de gönlümüz cilalansın” denir ve Kur’an okutulurdu. Ben o zamanlar küçük olduğum için genelde bu görev bana verilirdi. Kur’an okuduğum için teşvik olsun diye harçlık verildiği de olurdu. Kur’an hayatımızın önemli bir parçası mutlaka olmalıdır. Evimizde zaman zaman namazlarımızı cemaatle kılmaya, gizli ya da aleni olarak Kur’an tilaveti yapmaya özen gösterelim. Herhangi bir yolculuk olduğunda da namazlarımızı yol güzergahında kılmak önemli bir namaz eğitimi olsa gerektir.
Arabamızda, ya da evimizde ara sıra da olsa ilahi ya da ezgi dinleyelim. Çocuklarımızın kulakları ruhumuzu besleyen musikilerimize alışık olsun. Eylemlerimizle beraber söylemlerimiz de özümüzle uygun olmalıdır. Hep maddiyat konuşan bir ebeveyn çocuğundan hangi erdemi bekleyebilir ki…
Rabbimiz akrabaları ile bağını kesenleri hüsrana uğrayanlar şeklinde ifade etmektedir. Fırsat bulduğumuz zamanlarda, bayramlarda akrabalarımızı, hastaları, yaşlıları ziyaret etmeyi ihmal etmeyelim. Akrabalarımız ya da tanıdıklarımız içerisinde yetim, imkansızlık içerisinde olanlar varsa onlara destek olalım. Bunların eğitimiyle ilgilenelim, onları takip etmeye çalışalım.
Bir arkadaşım Bosna Savaşında babamın hüngür hüngür ağladığını hiç unutamıyorum demişti. Bu samimiyet aile içerisinde farkında olmadan bir eğitime dönüşüyor. Bizler de bu anlamda kendi hayatımızda değerlerimize özel ihtimam göstermeliyiz. İslam coğrafyasındaki sıkıntıların bizim de sıkıntımız olduğunu aile içerisinde hissettirmeliyiz. Kutsallarımıza yönelik saldırı olduğunda ya da Müslümanlar ve insanlık için bir eylem yapıldığında çocuklarımızla beraber eylemlere katılmalı, slogan atmalı, yerimizi, duruşumuzu net olarak hissettirmeliyiz.
Yaşantımızda modanın, lüksün, şatafatın esiri olmayalım. Dünyanın fani, asıl olanın ahiret olduğu bilinciyle hayatımızı tanzim edelim. Unutmayalım ki Rabbimiz, “ahiret hayatı dünya hayatından daha hayırlıdır” buyurmaktadır.
Eğitim sistemini eleştirdiğimiz zaman aslında bu aynı zamanda bir nevi kurumların eleştirisi olmuş oluyor halbuki kurumları insanlar oluşturuyor. İnsanı, bireyi eğitmeli, insanın eğitimi de ailede başlar, aile içerisinde alınan terbiye çocuğun hayatını şekillendirir. O sebeple diyorlar ki, bir çocuğun durumu ailesinin aynası mesabesindedir.
Çocuklarımız bizim izimizden gelen mümessillerimizdir. Onlarda gördüğümüz bir eksiklik, hata varsa kendi dünyamızı bir yoklayalım. Gizli ya da açık bunun mutlaka bir açıklaması olacaktır.
Bunun üzerinde tefekkür edelim, gerekiyorsa tövbe edelim ve kendi iç dünyamızdan başlayarak dışa doğru tekrar kendimizi dizayn edelim.
Unutmayalım ki bizler “el-emin” lakabıyla anılan ve bu duruşuyla kısa sürede bir toplumu değiştiren Hz. Muhammed Mustafa(SAV) in ümmetiyiz…
Bu mazhariyete uygun davranmak her müminin önemli bir vazifesidir.
Çok Okunanlar
- Dünyanın Renkleri-
Gül/lük ”Kırgızistan’da TDV ile Kurban Günleri (1)”
- Düşünce-
Haksızlık Karşısında Dilsiz Şeytan Ol(Ma)Mak
- Edebiyat-
Yaz Mevsimi
- Edebiyat-
Evlilikte Mutsuzluğun Nedenleri 2
- Edebiyat-
Gezen Güzel, Oturan Gazel Olurmuş
- Edebiyat-
Benzer İsimli Bilginler -Râzîler-
- Edebiyat-
Yüreği Olan Sözler ve Sözleri Olmayan Yürekler…
- Edebiyat-
Gazze’ye Mektup