Tarih
Endülüs Tarihinden İlginç Detaylar
EKLENDİ
-:
Yazar:
Feridun Bilgin, Prof. Dr.
Bu yazımızda, Endülüs tarihinin idarî, askerî ve sosyal bir veçhesini oluşturan “Şamiyyûn” olarak kaynaklarımızda tarif edilen grubun macerasına ışık tutacağız. Öncelikle, şu hususun altını çizmek gerekmektedir; tarih ilmi, sonuçları kesin olan matematik gibi sınırları ve formülleri olan bir ilim dalı değildir. Kendisi gibi sebepleri ve sonuçları akışkan olan, tarihçinin durduğu yere ve bakış açısına göre yorumlanan bir ilim dalıdır. Dolayısıyla, bizim okuduğumuz, baktığımız birçok tarihî hadisenin sonuçları itibariyle sebeplerinden bağımsız olduğunu ya da bu sebeplere uygun sonuçlar üretmediğine çokça şahit oluyoruz. Bu hadiselerden biri de Endülüs tarihinde önemli bir yere sahip olan Şamlıların maceravî yolculuklarıdır.
Şam merkezli Emevîlerin onuncu halifesi Hişam b. Abdülmelik döneminde, Kuzey Afrika’daki Berberî kabileler ötekileştirilmeleri, haksız vergilere maruz kalmaları nedeniyle isyan etmiştir. Tanca merkezli bu ayaklanma sırasında dönemin Tanca ve Uzak Mağrib valisi Ömer b. Abdullah el-Muradî ayaklanma esnasında hayatını kaybetmiştir. Bu gelişme üzerine isyancıları cezalandırmak ve isyanı büyümeden ortadan kaldırmak için halife Hişam on bini Emevi ailesinden olmak üzere otuz bin kişilik bir askerî kuvveti Kınnesrin, Şam, Humus ve Ürdün taraflarından toplayarak bölgeye sevk etmiştir.
Kulsüm b. Iyad’ın komutasındaki ordu, Berberilere karşı savaşı kaybetmiştir (m.741). Kulsüm b. Iyad savaş meydanında hayatını kaybedince, geri kalan Emevi ordusu üç parçaya bölünmüştür. Bir kısmı Berberiler tarafından esir alınmış, diğer bir kısmı evlerine dönmek için savaş meydanını terk etmiş, bir diğer kısmı ise başlarında Belc. B. Bişr el-Kuşeyrî isimli asil bir aileye mensup ve askerî konularda uzman bir komutanın bulunduğu grup sığınacakları bir emin belde aramıştır.
Belc’in başında olduğu grup önce Tanca’ya girmek istediyse de Tancalılar şehrin kapılarını kapattılar. Bunun üzerine Belc ve ordusu Septe’ye sığınmak zorunda kaldı. Yaklaşık on bin askerden oluşan bu Şamlı grubu Septe’den çıkarmak isteyen Berberiler defalarca hamle yapmalarına rağmen hamlelerinde başarılı olamadılar. Berberiler şehri kuşatarak şehrin tüm yardım yollarını kapattılar. Muhasara altında kalanlar şehirdeki erzaklarını tükettiler. Hatta binek hayvanlarını ve köpekleri kesip etlerini yediler. Tamamen çaresiz kaldıklarında ise, dönemin Endülüs valisi Abdülmelik b. Katan el-Fihrî’den yardım talep ettiler.
Bu yardım talebi Endülüs tarihinin akışını değiştirdi ve siyasî ve askerî bir aktör olarak Şamlıların Endülüs’te hakimiyetiyle sonuçlandı. Filmlere konu olacak bu kaçış ve sonrasındaki yardım talebi Endülüs valisi Abdülmelik b. Katan tarafından önceleri şüphe ile karşılandı. Endülüs valisi, böylesi büyük bir askerî gücün Endülüs’teki siyasî dengeleri değiştireceğini düşünüyordu. Bu nedenle Şamlıların asker ve gemi taleplerine olumlu cevap vermekte tereddüt ediyordu. Fakat, çok geçmeden Septe’de mahsur kalan Şamlıların feryatlarına Endülüs halkı ilgisiz kalmadı ve iki gemi dolusu yardım malzemesini onlara gönderdi. Bu haberi duyan vali, gemileri gönderen Endülüs’ün ileri gelenlerinden Ziyad b. Amr’ın gözlerine mil çektirdi.
Bu yazının başında da ifade edildiği üzere tarihteki birçok hadise ve yöneticiler tarafından verilen kararlar sabit kalmamıştır. Nitekim, Şamlıların Septe’ye sığındıkları esnada Endülüs’te de başgösteren Berberî isyanları başkent Kurtuba’yı tehdit etmeye başlayınca vali Abdülmelik çaresiz kalmıştır. Endülüs’ü saran isyan ateşini tek başına söndüremeyeceğini anlayan Abdülmelik, yanına bazı Şamlı komutanların rehin bırakılması şartıyla Belc ve ordusunun Endülüs’e geçişine izin vereceğini bir mektupla Septe’deki Şamlılara bildirmiştir. Başka seçenekleri olmayan Şamlı askerler, bir yıl Endülüs’te kaldıktan sonra, tek parça halinde yeniden Kuzey Afrika’ya geçişlerine izin verilmesi şartıyla bu teklifi kabul etmiştir.
Endülüs’e geçen Şamlı askerler başkent Kurtuba’yı ve Tuleytula’yı Endülüs Berberilerinden korumuştur. Bir anlamda Mağrib’teki arkadaşlarının intikamlarını bu Berberilerden almıştır. Fakat, Berberi tehlikesinin ortadan kaldırılmış olması Endülüs’teki toplumsal fay hatlarının ortadan kalkması anlamına gelmemiştir. Hatta var olan fay hatlarına bir diğeri eklenmiştir. Bu yeni fay hattı Şamlı Araplar (Şamiyyûn) ile Endülüs’teki yerleşik Araplar (Belediyyûn) arasında zuhur etmiştir.
Endülüs valisi Abdülmelik ülkesinde sükunetin sağlandığını düşünerek Şamlıların Endülüs’ten çıkmalarını istemiştir. Bu sırada Septe şehri Mağrib’teki Berberilerin eline geçmişti. Şamlı komutan Belc ve askerleri geri dönmek için herkesi aynı anda taşıyacak gemilere ihtiyaç olduğunu aksi takdirde, parça parça döndüklerinde Berberilerin onları öldüreceğini ifade ederek, Kuzey Afrika’ya dönmeyi reddetmiştir. Aslında, Şamlılar Afrika çöllerine dönmektense, Endülüs’ün zengin topraklarında kalmayı daha elverişli görmüştür. Fakat bu karar, Endülüs Arapları ile Şamlı Araplar arasında savaş çıkmasına neden olmuştur.
Şamlılar Abdülmelik’i Kurtuba sarayından bir darbe ile indirmiş ve yerine komutanları Belc b. Bişr el-Kuseyri’yi vali tayin etmiştir. Bir süre sonra da devrik vali Abdülmelik Şamlı askerler tarafından öldürülmüştür. Abdülmelik’in öldürülmesi Endülüs’teki kargaşa ortamını daha da artırmıştır. Abdülmelik’in Maride ve Sarakusta’ya kaçan oğulları büyük bir askerî güç toplayarak Belc’in üzerine gelmiştir. Çıkan savaşta Belc, rakiplerine ciddi bir zarar vermiş olsa da kendisi de başından aldığı bir darbe sonucunda birkaç gün içinde hayatını kaybetmiştir. Belc’in valiliği yaklaşık on iki ay sürmüştür. Belc’in ölümünden sonra Endülüs halkı sosyal ve askerî dengeleri gözeten birini Sa‘lebe b. Sellâme el-Âmilî’yi Endülüs valisi yapmıştır.
Küçük bir askerî grubun aylarca mücadele ve yolculuklarından sonra, Endülüs’ün atmosferine yeni bir güç ve sosyal zümre katılmıştır. Sebep ve sonuçları arasında herhangi bir bağlantının bulunmadığı bu hadise, Endülüs tarihinin sürprizlerindendir.
Beğenebileceğiniz Gönderiler

