Bizimle İletişime Geçin

Tarih

Endülüs’ten İstanbul’a Fetih Harekâtı

Ülkemizde, Endülüs’le ilgili olarak ne zaman bir konu ele alınsa Tarık b. Ziyad ismi ve onun gemileri yaktığı hemen gündeme gelir. Bizlerin bu bakış açısına sahip olmamızın nedeni Tarık b. Ziyad’ın İberya topraklarını (Bugünkü İspanya ve Portekiz) Vizigot kralı Rodrigo’yu Guadalete (Vadî Lekke) savaşında (m.711) mağlup etmesinden sonra bu toprakları darü’l-islâm haline getirmeye başlamasıdır. Fakat, çoğumuz İberya topraklarının Müslümanların eline geçmesini sağlayan asıl aktör olan Şam merkezli Emeviler’in Kuzey Afrika valisi Musa b. Nusayr’ın ismini duymamışızdır.

EKLENDİ

:

Ülkemizde, Endülüs’le ilgili olarak ne zaman bir konu ele alınsa Tarık b. Ziyad ismi ve onun gemileri yaktığı hemen gündeme gelir. Bizlerin bu bakış açısına sahip olmamızın nedeni Tarık b. Ziyad’ın İberya topraklarını (Bugünkü İspanya ve Portekiz) Vizigot kralı Rodrigo’yu Guadalete (Vadî Lekke) savaşında (m.711) mağlup etmesinden sonra bu toprakları darü’l-islâm haline getirmeye başlamasıdır. Fakat, çoğumuz İberya topraklarının Müslümanların eline geçmesini sağlayan asıl aktör olan Şam merkezli Emeviler’in Kuzey Afrika valisi Musa b. Nusayr’ın ismini duymamışızdır.

Bu yazımızda Müslümanların Mağrib, İfrîkiye ve İberya topraklarındaki fetih harekâtlarına kısaca değindikten sonra, Musa b. Nusayr’ın “büyük planından” bahsedilecektir.

Bilindiği üzere Müslümanlar Hz. Ömer döneminde İstanbul’dan sonra, Doğu Roma’nın en büyük ikinci şehri olan İskenderiye’yi Amr b. el-Âs komutasındaki bir orduyla ele geçirdiler (m.642). Bu fetihten sonra Berka ve akabindeyse, Trablusgarb İslâm ordusu tarafından fethedildi (m.643). Hz. Ömer, Amr b. el-Âs’ı Mısır valisi olarak atadı.

Hz. Osman döneminde Amr b. el-Âs Mısır valiliği görevinden alınarak yerine Abdullah b. Sa‘d tayin edildi. Yeni vali İfrîkiye seferine çıkarak Trablusgarb’ın batı bölgelerindeki birçok yerleşim yerini ele geçirdi. Bu dönemde Akdeniz’de, İslâm donanması Zâtü’s-Savâri savaşında Bizans donanmasını kesin bir şekilde mağlup etti. Bu savaş sonrasında Müslümanların Kuzey Afrika’daki fetihlerinin önünde ciddi bir engel kalmamış oldu.

Hz. Muaviye döneminde Kuzey Afrika’daki fetihlerin devamı için Ukbe b. Nâfi komutan olarak atanmıştır. Ukbe, fetih harekâtlarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi maksadıyla bir askerî karargâh olarak Kayrevan şehrini inşâ etmiştir (m.670). Ukbe, bölge sakinleri Berberiler’in İslâmlaşması için ciddi faaliyetler yürütmüştür. Ukbe b. Nafi Atlas Okyanusu’na dayandığında atını denize sürerek: “Ya Rabbi, şu deniz engellemeseydi senin adını daha uzaklara taşımak isterdim” anlamındaki sözleri sarf etmiştir.

Kuzey Afrika’nın İslâmlaşmasında en büyük paya sahip olan komutanlardan biri de Kartaca şehrine hâkim olan Hassân b. Numân’dır. Onun komutanlığı döneminde İslâm orduları ile sürekli karşı karşıya gelen Berberiler isyan etmeyi bırakıp, birçoğu Müslüman olmuştur.

Emevi halifesi Velid b. Abdülmelik döneminde, Musa b. Nusayr Kuzey Afrika genel valisi olarak atanmıştır. Musa’nın valiliği Ifrîkiye ve Mağrib’teki fetih hareketlerinin genişleyerek istikrarlı büyümesini sağlamıştır. Musa, Tarık b. Ziyad’ı öncü kuvvetlerinin komutanı olarak tayin ettikten sonra İslâm ordusu Berberilerin merkezi olan Tanca’ya ulaşmıştır. Tanca’dan sonra Müslümanların hedefi Bizans’a tâbi stratejik bir Septe valisi Julian ile bir vasallık anlaşması yapılmış ve Septe kendiliğinden Müslümanlara tâbi olmuştur. Böylece İslâm fatihleri Atlas Okyanusu’na gelip dayanmıştır.

İslâm tarihçileri, Emevilerin Kuzey Afrika valisi olan Musa b. Nusayr’ın Batı Avrupa üzerinden İstanbul’u fethedip hilafet merkezi olan Şam’a ulaşma düşüncesinde olduğunu belirtirler. Nizam-ı âlem peşinde olan Musa’nın bu projesinin hayata geçmesi için Avrupa’nın en batısında yer alan İberya yarımadasından harekete geçilmesi kararlaştırılmıştır. Gerekli ön hazırlıklar ve görüşmelerden sonra Musa b. Nusayr, azatlı kölesi ve Berberi asıllı olan Tarık b. Ziyad’ı Müslümanların “Endülüs” olarak isimlendirecekleri İberya yarımadasına gönderdi.

Tarık b. Ziyad’ın gemideyken gördüğü rüya Endülüs’ün fethine uhrevî bir boyut kazandırmıştır. Şöyle ki, Tarık gemideyken rüyasında Hz. Muhammed (s.a.v.) ile dört Halifenin deniz üzerinden yürüyerek İspanya’ya doğru gittiklerini görmüştür. Tarık’ın yanına gelen Hz. Muhammed, fetih müjdesini verdikten sonra Müslümanlara iyi davranmasını ve gayrı Müslimlerle yaptıkları anlaşmalara sadık kalmalarını istemiştir. Bu rivayetin başka bir versiyonundaysa, Hz. Peygamber Tarık’a bu sözleri söyledikten sonra kılıçlarını kuşanmış olan muhacir ve ensarla birlikte İspanya’ya doğru yoluna devam etmiştir.

Tarık b. Ziyad’ın komutasındaki İslâm ordusu kısa süre içinde Vizigotların başkenti Toledo’ya kadar olan bölgeleri ele geçirdi (m.711). Bir yıl sonra İspanya’ya geçen Musa b. Nusayr birçok önemli şehri ele geçirdikten sonra Pirene dağlarını aşarak Frankların hakimiyetindeki Galya’ya girdi. Musa, İstanbul’a doğru hamle yapmaya devam ederken, Emevî halifesinden Şam’a dönmelerini isteyen bir emir aldı. Bu emir üzerine Tarık ve Musa Endülüs’ten ayrıldı (m.714).

Musa b. Nusayr, İspanya’dan ayrılmadan önce yerine oğlu Abdülaziz b. Musa’yı Endülüs valisi olarak atamıştır. Böylece Endülüs’te yaklaşık 40 yıl sürecek olan ve 20-21 valilinin görev alacağı “Endülüs’te Valiler Dönemi” başlamıştır. Bu dönem valilerinden biri

olan Anbese b. Süheym el-Kelbî (m.721-726) Rhon vadisini takip ederek önce Lyon’a daha sonra da Paris’e 30 km. uzaklıktaki Sens şehrine ulaşmıştır. Fakat, Endülüs topraklarına geri dönerken Basklıların kurmuş olduğu tuzak sonucu öldürülmüştür. Anbese ve öncesindeki valilerin askerî seferleri Müslümanların Avrupa’ı ele geçirme ve oradan da İstanbul’a ulaşma düşüncelerinin canlılığını koruduğunu göstermiştir.

732’de dönemin Endülüs valisi Abdurrahman el-Gâfikî komutasındaki onbinlerce askerden oluşan İslâm ordusu, Pireneleri aşarak Galya topraklarına yeniden girmiştir. Galya’nın merkezi olan Bordo ele geçirilmiş, Galya’nın bir diğer önemli şehri olan Tours’a İslâm ordusu yönelmiştir. Galya’nın düşmesinden sonra Frank topraklarının kaybedileceğini gören Şarl Martel İslâm ordusunu durdurmak için Tours’a doğru yola çıkmıştır. 12 veya 13 Ekim 732 tarihinde meydana gelen savaşı Frank ordusu kazanmıştır. Müslümanların ciddi kayıplar verdikleri bu savaş İslâm tarihi kaynaklarında Balâtü’ş-Şühedâ (şehitler düzlüğü) ismiyle yer almıştır. Batılı kaynaklarda ise Tours Savaşı veya Poitiers Savaşı olarak geçmiştir.

Balâtü’ş-Şühedâ yenilgisi Müslümanların Avrupa içlerine doğru yaptıkları harekâtları ciddi manada yavaşlatmıştır. Bu nedenle modern dönem batılı yazarların bir kısmı Poitiers zaferinin Avrupa medeniyetini ve Hıristiyanlığı Müslümanların istilasından koruduğunu ifade ederek, günümüz Avrupa kimliğinin oluşumunda bir dönüm noktası olarak değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeler abartılı olsa da Müslümanlar bu tarihten sonra Avrupa’yı rahatsız edecek kadar kuvvetli bir sefer yapamamıştır. Dolayısıyla, Avrupa’daki ilerleme bir anlamda durmuş ve Musa b. Nusayr’ın İstanbul’u ele geçirme düşüncesi Endülüs Müslümanları tarafından gerçekleştirilememiştir.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar