Bizimle İletişime Geçin

Dünden Bugüne

Gazze, Gırnatâ’nın Kaderini mi Paylaşacak?

Elbette ki birçok şehir, Müslümanların iç savaşlarında ya da düşmanlarıyla yaptıkları savaşlarda kuşatılmış, “aç bırakma” ve “topyekûn yok etme” stratejisi sonucunda teslim olmuştur ve bu şehirlerin bir kısmının başına gelenler Gazze’nin yaşamakta olduğu trajediye benzemektedir. Fakat, en fazla benzerlik Endülüs Müslümanları’nın son başkenti olan Gırnatâ (Granada) şehrinde görülmektedir. Âdeta, 532 yıl sonra Gırnatâ yeniden Gazze’nin bedeninde dirilmiştir.

EKLENDİ

:

Tarihte vukû bulan benzer hadiselerin aynı sonucu verdiklerine çoğu zaman şahit olmuşuzdur. Bizi bu düşünceye götüren, benzer sebepler ve süreçlerin sonunda, ulaşılan sonuçların benzerliğidir. Dolayısıyla, tarihte yaşanmış olan her hadise, günümüzü ve geleceğimizi tasarlamamıza yardımcı olan veriler sunar. Bizler bu verilerin ışığında yol aldığımızda; mağlubiyetlerimiz, hatalarımız söz konusu olmayacaktır.

Şuan Gazze’de yaşanan mağduriyet, yalnızlığı, kimsesizliği, sahipsizliği ve güçsüzlüğü ile tarihimizin başka bir kesitinde yaşanmış mıydı? Elbette ki birçok şehir, Müslümanların iç savaşlarında ya da düşmanlarıyla yaptıkları savaşlarda kuşatılmış, “aç bırakma” ve “topyekûn yok etme” stratejisi sonucunda teslim olmuştur ve bu şehirlerin bir kısmının başına gelenler Gazze’nin yaşamakta olduğu trajediye benzemektedir. Fakat, en fazla benzerlik Endülüs Müslümanları’nın son başkenti olan Gırnatâ (Granada) şehrinde görülmektedir. Âdeta, 532 yıl sonra Gırnatâ yeniden Gazze’nin bedeninde dirilmiştir.

Bilindiği üzere Endülüs’ün son başkenti Gırnatâ, dokuz ay boyunca Kastilya kuvvetlerinin kuşatması altında kalmıştı. Bu süreçte muhasara altındaki şehir, dönemin güçlü İslam devletlerinden olan Memluk ve Osmanlılardan yardım alamamıştı.

Gırnata halkı, şehirlerini güçlü bir şekilde savunmasına rağmen, baş gösteren açlık ve kıtlık; dirençlerini ve savaşma arzularını sarsmıştır. Halk erzakları tükenince, binek hayvanlarını (at ve eşek vb.) da keserek yemiş, bunlar da tükenince nihayetinde ağaç yapraklarını yemek zorunda kalmıştır. Fakat, bu durum çare olmaktan çıkmış ve açlık Gırnatâ halkına diz çöktürmüştür.

Halkın açlıktan kırılması, Elhamrâ sarayının son sultanı Ebu Abdullah’ı, Katolik Krallar (İsabel ve Fernando) ile anlaşma yapmaya sevk etmiştir ve nihayetinde 2 Ocak 1492’de Endülüs’teki son İslam toprağı da Hıristiyanların eline geçmiştir.

Şu an kuşatma altında olan Gazze birkaç noktada Gırnatâ ile neredeyse aynı kaderi paylaşmaktadır; birinci benzerlik Gazze halkının hiçbir şekilde yiyeceğe ulaşamaması ve açlıktan insanların hayatını kaybetmesidir.

İkinci benzerlik, Gırnatâ’yı kuşatan Kastilya ordusunda başta Alman, Fransız, İspanyol olmak üzere Avrupa’nın diğer ülkelerinden gelen askerlerin yer almış olmasıdır. Bu durum, Kastilya ordusuna bir Haçlı Ordusu hüviyeti kazandırmıştı. Aynı şekilde bugün, Gazze’de katliam yapan İsrail’e Avrupa ülkelerinin tümü ve ABD; asker ve askeri teçhizat konusunda yardım yapmakta, her türlü istihbarat yardımını sağlamaktadır.

Gazze’nin içerisinde bulunduğu şartların Gırnatâ ile bir diğer benzerliği, İslam ülkelerinin yardım konusundaki isteksizlikleridir. Bakışlarını Endülüs’ten başka tarafa çeviren dönemin Kuzey Afrika Müslüman hanedanları, Memluk ve Osmanlılar, Gırnatâ’nın yardım çığlıklarına cevap ver/e/mediler.

Katolik Kral Fernando, Nar’ın (Granada, İspanyolca’da Nar demek) tanelerini tek tek sökerken yardıma gelen olmadı. Gazze’nin yardım çığlıkları da yeryüzünü ve gökyüzünü kaplamış iken İslam ülkelerinden yeteri kadar yardımın gelmediği görülmektedir.

Bu duruma göre bakalım Gazze, Gırnatâ’nın kaderini paylaşacak mı?

Takdir yüce Allah’ındır.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar