Ben geceleri severim. Ve geceler sever beni. Gecenin sesini dinlerim, gece benim sesimi dinler. Gece ve ben ayrılmaz bir parçayız. Ben eksilirsem o, o eksilirse ben onu tamamlarım. Bizim kendimize göre meziyetlerimiz, alışkanlıklarımız, kimliğimiz var. Gençliğimin gecelerini hiç unutamam. Geceler de benim gençliğimi unutmamıştır, kim bilir… Ben geceleri severim ve dahi geceler sever beni. Gece, gündüzün tüm çirkefliğini, pisliğini, kalleşliğini, adiliğini, yalanını örttüğü için severim. Gündüzün binbir çeşit yüzü vardır. Her gün ayrı bir yüzle karşınıza çıkar. Değişkendir, iki yüzlü görünür. Ama gece, gecedir. Kesiftir, mücerrettir. Tekildir, yalnızdır…
Ben geceleri severim ve dahi geceler sever beni.
Uykumu bölüşürüm gecelerle. Gecenin içinden gelen perilerle, yakamozlarla… Gecenin sesini dinlerim, usul usul. Gece giz ve sırrın, içe dönmenin, kendinle hesaplaşmanın diğer adıdır. Geceye aşina olmayan nesle biz de aşina değiliz. Geceden muhasebesini görmeyen gençliğe biz de karşıyız. Gecenin gam ve kederini sahiplenmemiş insanın, gündüze biriktirdiği bir aşı, bir uğraşı olamaz. Ben şahsen geceyi yaşamamış olanı ile geceyi yaşamış olanı arasında fark gözetirim. Çünkü gece, varoluşun siteminden uzaklaşmanın, hesap ve kitabın ana durağı, ölümün gecikmiş yüzü, kimliğimizin aynasıdır. Her ne kadar gece geceyse de aslında verilmemiş hesapların, yıkılmış ve yok olmuş umutların siperi, ihtişam ve debdebenin canına ot tıkadığı sessizlik prensinin adıdır.
Gece, sadece gecedir. Kimi kirleri örtse de… Çünkü gece kendi başınalığınızdır. Ve çırılçıplak bir gerçektir. Sadece kendiniz, siz ve sizin ayak sesiniz…
Ölümün diğer adı olan uyku gelip yakanıza yapışmayana dek gece sizi hiç hapsetti mi gizemli karanlığında? Siz hiç gecenin büyülü sesine kulak verdiniz mi, tüm çirkinliklere ve çığırtkanlıklara inat? Geceden bir sevgiliniz oldu mu hiç? Gece aynasında hiç baktınız mı kendinize, yokladınız mı? Gecenin albenisine sırtını verdiğinizde size kaç mısra mırıldandı esin perileri? Adımlarınız hiç geceyle bütünleşti mi? Sadece -hiç kimse değil- sadece kendiniz olabildiniz mi geceyi yaşarken? Gerçekten siz ne zaman geceyi yaşadınız? Gece kaç gece sizi varlığınızla-yokluğunuzla yaşattı sizi… Sizinle sohbet eden bir mehtabınız oldu mu hiç? Ya da kaç yıldız sizinle arkadaşlık etti, gecenin bir vaktinde şehrin bilinmedik en kuytu varoşlarında?
Ama gerçekten siz hiç geceyi gece olduğu için yaşadınız mı?
Bunu sizden sormak artık benim hakkım.
Çünkü benim adım ‘gece sağanakları’.