Vatandan Uzak Kalmak…
Bu vatan, kendisi için ağlayıp sızlayanlardan çok çekti.
Vatan millet edebiyatı yapanlardan çok darbe yedi.
Vatanın âli menfaatleri derken kendi süflî çıkarlarını kastedenleri çok gördü.
Vatan adına ihanette bulananları, cinayet işleyenleri, hortumlama yapanları, inananlara saldıranları, işbirlikçilik yapanları, bölücülük yapanları çok dinledi, onlara çok fırsatlar verdi.
Bu yüzden vatan muhabbetinin ciddiyeti hep sorgulanır oldu, bundan bahsedenlere karşı, bıyık altından bir tebessüm, zihinlerde bir acaba, sorusu hep olageldi.
Ama tüm bunlara rağmen, gurbette olan birinin vatana ilişkin sözlerini tüm bunlardan ayrı bir kategoride değerlendirmekte fayda var diyorum. Hatta gereklilik var.
Gurbetteki vatandaş, vatan özlemini dile getirirken genelde hasbîdir.
Gözünün, kulağının biri, kalbinin yarısı hep ülkesine dönüktür.
Vatanının taze kokusu üzerindeyken yeni gelmiş bir insana, oradan gelen bir habere ayrı bir önem verir.
Ve vatansızları daha iyi anlıyor insan gurbette.
Sürgün hayatı yaşayanları, Filistinlileri, muhacirleri, mültecileri daha iyi anlıyor.
İslam’la yoğrulmuş vatanını sevmenin, iman ve amelle olan bağlantısını daha iyi kavrıyor.
Ve vatan isminin geçtiği şiirleri daha bir aşkla okuyor, dinliyor.
29 Temmuz 2007/Hamburg
Sami Dayı
Perşembe günü yirmi dokuz yıldır görmediğim Ali İhsan Ertaş geldi. Kütahya Belediye Başkan Yardımcısı. Beyefendi kişiliğini geçen yıllar daha da pekiştirmiş.
Geçmişe doğru uzanırken Bursa’da okuyan bizim camiadaki insanların birbirine soracağı ilk isimlerden biri de Sami Dayı’dır. Onu andık hayırla…
Sami Abi.
Kürt Sami.
Diyarbakırlı kendisi, Bursa Akademi mezunu.
Yiğit adam. Samimi. Asabi. Fevri. Hasbi. Fedakâr…
Doğal insan. Yapmacıklık yok.
…
“Davamız Allah ve Resulü davası
Arkadaşlar aşağıya çıkmaklar, yukarıya inmekler ikinci bir emre kadar yasaktır.”
Müdürlüğünü yaptığı yurtta yapılan baskın sonucu yaptığı anons…
…
12 Eylül öncesi. Sağ-sol ve İslamcı kavgası sürmektedir. Bursa İktisadi ve İdari Bilimler Akademisine bir grup Akıncı baskın düzenlerler. Varlıklarını hissettirmek, sağcı ve solculara gözdağı vermek ve kendi fikirdaşlarına da destek olmaktır amaç.
Kendi okulunda fiili durum oluşturan Sami Dayı, amfide yüksekçe bir yere çıkar ve şahlanır:
“İslami hareket engellenemez.
Bunu isteyen de istemeyen de haindir.”
…
Bir arkadaşı anlatır:
“Bir grup arkadaş ile hamama gittik.
Sami Abiyi keselemek istedim.
Baktım sırdı Ege haritası gibi delik deşik.
“Bunlar ne Sami abi?”
Gülerek cevap verdi:
“Vallah şu kurşun izidir, bu falan bıçak izi, şu şu falan kavgadan…”
29 Şubat 2016/Ankara
87-91 Mezunları Mükerrem Özdemir ve İsmail Sağlam öncülüğünde bir gün önce mezunlar buluşması düzenlediler. Biz de Ankara’da Mustafa Yıldırım ve Hızır Faruk Maraşlıoğlu’yla buluşarak yola çıktık.
Yıllar sonra okul arkadaşlarıyla buluşmak çok mutluluk verici ve aynı zamanda ürkütücü.
Sevindirici, çünkü çoğuyla mezuniyetten sonra (tam 29 yıl olmuş) ilk defa karşılaştık. Haliyle tanıyamıyorsun. Bir kısmıyla hiçbir irtibat olmamış, bir kısmıyla sadece telefonda görüşülmüş. Dolayısıyla öğrencilik döneminde zihne kodlanan ve fotoğraflarda yer alan görüntülerle, karşılaşılan görüntü çok farklı.
Saçlar dökülmüş, kırlaşmış, nice acılar yaşanmış.
Evlenen, çoluk çocuğa kavuşan, dede olan, boşanan ve evlenemeyenler var.
Tığ gibi delikanlılar; birer orta zaman insanına, ikinci ve ebedi dünyaya kulaç açan yüzücüye dönüşmüş.
Ve yüzler pörsümüş…
Gençlerin yüreğini hoplatan nice güzeller; orta yaş üzeri insanların ücretsiz edindiği yüz kırışıklıkları, solgunluğu, diş azalması, konuşma ve davranış yavaşlığı… ile kardeş olmuş.
5 Haziran 2016/Ankara