Düşünce
Gül/lük “Yaşar Kaplan’ın Ardından”
EKLENDİ
-:
Yazar:
Mehmet Nezir GülYaşar Kaplan vefat etti, aramızdan ayrıldı ebediyen.
Ve ardından bir hüzün bıraktı içimizde. Ölüm haberinin verdiği hüznün ötesinde bir hüzün. Ne ola ki?
Gurbette ölüm mü? Bir okur-düşünür-yazara sahip çıkamayışımız mı? Fikrinden dolayı bir insanın hicret etmiş olması mı? Çektiği maddi manevi sıkıntılar mı? Anne babasının cenazelerine bile katılamayışı mı? Yaşadığı ailevi zorluklar mı? Yoksa tüm bunların üstüne İslami camianın, bir edebiyatçıyı, bir yazarı, bir aksiyon insanını çok daha erken bir dönemde önce kaybetmiş olması, sonra aramaması ve onun da susması, yazmaması mıydı?
Bu sonuncusu bende çok daha ağırlık kazanıyor.
Biz Yaşar Kaplan’ı şimdi değil en az yirmi yıl önce kaybetmiştik zaten. Ama enteresan olanı da bu kaybı sessizce kabullenişimiz, hatta biraz da bu sessizliğe onu mahkûm edişimizdir.
Çok yönlü bir insandı.
İyi bir kalemi vardı. Güzel, etkili yazardı. O kadar etkiliydi ki mevcut sistemi etkileyecek ve ceza almasını sağlayacak kadar. Yazdıklarının etkililiğinden olacak üç yıl kadar hapis yattı.
Edebiyatçıydı neticede. Edebi eserleri bir edebi metnin ötesinde, okuyana satır aralarında yükselen yumruklarla, sembollerle, çarpıcı ifadelerle beklediği ve beklemediği mesajları da verirdi.
İyi bir yayıncıydı. Buradaki iyiliğin mahiyetini çok bilemeyeceğim yönetim anlamında. Kastettiğim, Aylık Dergi, Bu Meydan, Hüner dergileri, derdi tasası olan bir insanın ciddi çabalarıydı.
Öncülük, toparlayıcılık yönü vardı. Aylık Dergi, bir ekol olmuştu aslında. Genç yaşında dergi etrafında bir genç okur yazar kitlesi toplamıştı. Ama devamı gelmedi maalesef. Yoksa çok köklü bir ekol olarak yerini alırdı.
Düşünen ve konuşan bir kalemdi. Düşündüklerini ifade etmekten çekinmiyordu. Zaman zaman sert, radikal söylemler dile getirse de genel olarak makuliyet zemininde yer aldı. Konuşurdu imkân bulduğu yerlerde. 90’lı yıllarda Dörtyol’da görev yaparken, MGV adına davet etmiştik konferans için. O gün bizde misafir olmuş, gece yarısına kadar konuşmuştuk. Sonra ben yatmaya çekildiğimde de o okumaya ve yazmaya devam etmişti. Sabahleyin de Hatay’a uğurlamıştık.
Hayat böyle. İnce sızılar, pişmanlıklar, ertelenen küçük iyilikler için üzüntüler, vefa terazisinde boşa düşmeler bir ölüm haberiyle yoklar vicdanları. Geçmişin izi sürülür, Allah adına yapılan güzellikler için sevinç duyulur. Allah adına yapılan yanlışlıklar ve diğer hatalar için af dilenir. Ve bir bir huzura doğru gideriz. Şimdi olduğu gibi.
Rabbim mekanını cennet eylesin, taksiratını affeylesin.
8 Ocak 2023/ Ankara
Bir Kitap Bir Yazar
İzdüşüm diye bir kitap aldım. Yaşar Kaplan’ın denemelerini kapsamakta. Onu okudum. Çok hoşuma gitti. Arkadaşlarla ve bazı hocalarımızla da okuduk ve beğendik. Öncelikle güzel ve akıcı bir üslubu var. Fikirlerini, İslam tarihinden olaylarla örnekleyerek zenginleştiriyor. Kitap meşhur oldu Nizip’te.
Yazışmalar kitabı da fena değil hani. Sanki yanında duran birine hitap ediyormuş gibi yazmış. Veya cevap veriyormuş gibi mektuplar döşenmiş. Güncel İslami sorunları da dile getiriyor… İslam’ın kalbinde meyhaneler mevcutken, kadehler tokuştururken, Beytullah, Kâbe fasıklar elinde feryad ü figan ederken Ayasofya’nın gündemimizde olmasını eleştiriyor…
22.05.1983/ Nizip
(Güncel not: Yaşar Kaplan’ın bu düşüncesi bir zamanlar farklı şahıslar tarafından da dillendiriliyor, Mekke, Medine, Kudüs varken Ayasofya hedefinin olmasını yanlış buluyorlardı. Ancak burada ıskalanan husus, yerel İslami hedeflerle ümmet çerçevesindeki İslami hedeflerin aynı anda düşünülmesi gerekliliğidir. Bir millet, bir devlet, bir hareket için yerelde bazı önceliklerin olması gerekir. O yerel hedefler ümmet bağlamında da bilinç ve hedefler ortaya koyar. Ayasofya Camii Kebir’inin açılması mücadelesi, on yıllarca bizi diri tutan, İslami söylemimizi sürdüren, din ile tarih ile bağımızı kuran, millet ve devlet olarak özgürlüğümüzü gösteren önemli bir hedef idi. Bugün bu sağlanmıştır elhamdülillah. Bu iradeyi gösteren Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve mücadelesini verenlerden Allah razı olsun.)


Kışın Serencamı

Yahudilikte Tanrı’yı Bilme ve İnanma

Vefa Taşdelen’in “Düşünmek Özgürlüğü” Kitabında Düşüncenin Diyalektiği veya Düşünceye Giden Yol Üzerine

Çok Okunanlar
- Düşünce-
Ayçin Kantoğlu: İsrail Örgütlü Bir Kötülüktür…
- Düşünce-
Prof. Dr. Erol Göka: Modern Zamanlar için Yeni Bir Milat; Gazze’den önce ve Gazze’den Sonra…
- Edebiyat-
Tiflis Müftüsü (Doğu Gürcistan Baş Müftüsü) Eminov Etibar Bey’le Röportaj
- Dünya-
Özbek Mutfağının Nazende Güzeli: Kök Çay
- Dünya-
Selam Sana Gazze
- Din ve Hayat-
Mehmet Taşkıran Hoca’nın Vefatına Tarih
- Din ve Hayat-
Elleriyle Yazıp Allah’a İftira Atanlar
- Edebiyat-
Kışın Serencamı