Hac, Kutlu Yolculuk
Hac, kadın erkek, yaşlı genç, kimi siyah tenli kimi beyaz görünümlü, kimi ela kimi kara gözlü, farklı kıyafetleriyle yedi renk milyonlarca insanın Hz. İbrahim’in (a. s) ilk günkü çağrısına ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) davetine uyup, Rahman’ın misafirleri olarak ihramlara bürünmek suretiyle mukaddes ve emin belde Mekke’ye varmaları ve kutlu şehirde atik olan ve insanlar için bir toplanma yeri olan Kabe’yi tavaf etmeleri, Arafat’ta vakfe yaparak haccın diğer görevlerini tamamlamalarıdır.
İnsanın evinden çıkışından Beytullah’a varışına hasılı hacda yapması gerekenleri yerine getirirken telbiye ve dua seslerine karışan dinmek bilmeyen heyecan, bitmek bilmeyen bir telaş, koşuşturmalar ve yürüyüşler gece gündüz biteviye devam eder durur. Kabe’de, adeta insan seline kapılıp tavaf ederken, Arafat’ta bir insan denizine düşüp vakfe yaparken; Müzdelife’de, Arafat’tan sökün edip akan insanlarla yol alırken, Mina’da milyonlarla taşları atarken yer ve gök tekbir ve telbiyelerle inler; derin ve geniş vadiler hacılarla dolar. Hasılı, evden ayrılıştan, Kabe’ye ve diğer yerlere varışta; haccın nihayetinde evlere dönüşte hiçbir zaman eksilmeyen bir yürüyüş, koşuşturma, izdiham ve kalabalıklar vardır.
Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebeviye’de kadim zamanlardan modern zamanlara ve kıyamete kadar sürecek olan hac ibadeti tasvir edilirken yaşananlarla birebir örtüşen, hacıların içinde bulundukları durumu canlı bir şekilde tasvir eden, duruşlarını, geçişlerini canlı bir şekilde gözler önüne seren bir anlatımın kullanıldığı görülmektedir. Hac kelimesi ve ilgili bazı kelimelerin “cim” harfiyle sona ermelerinin yanında şeddeli kullanıldıkları görülmektedir. Bu da insan kulağına hoş bir ses bırakmaktadır. Seci örnekleri olarak zikredeceğimiz kelimelerden “hac” ve “fec” kelimeleri âyette; “sec” ve “ac” kelimeleri ise hadiste geçmektedirler. Şeddeli harflerden oluşan kelimeler, Arapça’da kök harflerine göre yedi kısma ayrılan fiillerden muzaaf fiil grubuna dâhildirler.
Hacda İç Kafiye/Seci
Bazı ediplere seci hakkında: “En güzel (sec)i hangisidir?” diye sorulduğunda, “kulağa en hafif gelendir”, cevabını vermişlerdir. Yine: “Ne gibi?” متل ماذا diye bir örnek sorulduğunda ise, مثل هذا “bunun gibi” cevabı verilmiştir. (Ebü’l-Bekâ, Külliyat, s. 510)
Nesir içindeki kafiye için kullanılan seci السجع, sözlükte “güvercin, kumru vb. kuşların sonlarda aynı ses öğesini tekrar ederek ötmesi, dişi devenin tekdüze ve uzun sesler çıkararak inlemesi, iki şeyin doğrulup düzgünleşerek birbirine denk ve benzer hale gelmesi” manalarına gelmektedir. Terim olarak: “Daha çok nesir halindeki metinlerde ifade bölüklerinin (fıkra) sonlarının aynı kafiye veya aynı vezinde ya da her ikisinde aynı olmasıdır. Nesirde seci şiirdeki kafiyeye tekabül eder.” (TDV İslâm Ansiklopedisi, “Seci” Md.) Belâgat ilmi içerisinde yer alan ve kendisine hitabet, atasözleri gibi geniş bir alan bulan seci, lafızları güzelleştirmeye yönelik edebî (bedîî) sanatlardan biridir. Kur’ân’da secinin olup olmadığı bilginler arasında ihtilaflı bir konu olsa da âlimler, âyet sonları için “fasıla” ifadesini kullanmaktadırlar.
Âyetteki Seci
Bilindiği üzere, Kur’ân’ın farklı sure ve ayetlerinde “hac” anlatılmaktadır. Burada, haccı anlatan ayet ve hadislerden birer örneğe yer vereceğiz ki söz konusu kelimeler gerek ayette gerekse hadiste “cim” secisiyle bitmektedirler.
Hac suresinde (27): وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ “İnsanlara hac ibadetini duyur; gerek yaya olarak gerekse yorgun argın develer üzerinde uzak yollardan gelerek sana gelsinler.” buyurulmaktadır. Hac, malum ibadetin ismi, fec(c), kelimesi ise, yol, vadi anlamına gelmektedir. Âyetteki, “amik”, kelimesiyse, “derin” ve “uzak” anlamlarına gelmektedir. Âyette, “hac” ile “fec” kelimelerinde bir secinin olduğunu görmekteyiz. Burada şunu da unutmamak gerekir ki, gerek “hac” الحج gerekse “fec” الفج kelimelerinin sonuna “râ” harfini eklediğimizde yine hacla ilgili başka kelimelerin ortaya çıktıkları görülmektedir. Örneğin: Kabe’nin hemen yanındaki bölüme “hicr”, haccı bir engelden dolayı yapamama “hacr”, taş anlamına gelen “hacer”. Fec kelimesine gelince, “râ” harfi eklenince “fecir” kelimesi ortaya çıkmaktadır.
Gerek âyette gerek hadiste başta hac kelimesi olmak üzere, bir seci oluşturan ilgili kelimelerin “cim” harfiyle bitmesi de ilginçtir. Zira “cim” harfi, İbrânîce’de ( ג ) gîmel, Süryânîce’de gûmel şeklinde okunan cîm harfi her iki dilde de “deve” anlamına geldiği gibi Arapça’da: “argın deve; ipek kumaş”; mecazen de “beden, ruh” ve “zülüf teli” demektir. Fenike alfabesinde de gaml şeklinde okunan bu harf “deve” ve “köşeli şey” manasınadır. (TDV. İslam Ansiklopedisi, “Cîm” Md.) Ayette geçtiği üzere, Dâmir kelimesi de “arık”, “zayıflamış”, “idmanlı” deve anlamına gelmektedir. Dolayısıyla “cim” harfinin kullanılması da anlama bir başka açıdan zenginlik katmaktadır.
Hadisteki Seci
Hz. Peygamber’in hac ve farklı konularla ilgili dualarında üstün bir belagatin olduğu hemen göze çarpar. Çoğu zaman sadece birkaç kelimeden oluşun mübarek sözleri bütün bir konuyu özetlemeye yetmiştir. Hadis mecmualarında pek çok örneğe rastlamak mümkündür. Hz. Peygamber (s. a. v), ashabıyla birlikte son haccını yapmıştır. Ashab-ı güzin de kadın erkek zaman zaman Hz. Peygamber’e soru sorar, o da Arap dilinin inceliklerini de göz önünde bulundurarak cevap verirdi. “Haccın esaslarını benden alınız” buyuran Hz. Peygamber’e: Hangi haccın veyahut hangi amellerin daha faziletli olduğu sorulduğunda : قال: العج والثج cevabını vermiştir. Yani, “hac, telbiye getirmek ve kurban kesmektir.” Hadis-i şerifte görüldüğü üzere, yukarıda zikrettiğimiz âyetle seci bakımından bir uyum olduğunu buradaki iki kelimenin de “cîm” harfiyle sona erdiklerini görmekteyiz.
Bilindiği üzere, hadiste “el-Ac” kelimesiyle ifade edilen ve ihramın farzlarından olan telbiye, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, inne’l-hamde ve’ni’mete leke ve’l-mülk” şeklinde yüksek sesle söylenen secili ifadelerdir. Hz. Peygamber de haccı telbiye getirmek ve kurban kesmek olarak tarif etmiştir. Kurban kesmek anlamında kullanılan “sec” kelimesi de cim harfi ile sona ermekte ve ifadeye başka bir güzellik katmaktadır. Dikkat edilirse “ac” ve “sec” kelimeleri de âyette geçen “hac” ve “fec” kelimeleri gibi “cim” harfiyle bitmelerinin yanında ayrıca şeddeli (iki cim ile) okunmaktadırlar.
Görüldüğü üzere, hac ibadeti yerine getirilirken her anında ve mekânında insanı daraltmayan, rahatsız etmeyen bir izdiham, bir sıkışma söz olduğu gibi kelimelerde de bir sıkışmanın olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere, “sec” kelimesi Kur’ân-ı Kerim’de sadece Nebe sûresi 14. âyette geçmektedir ki: “Bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik” buyurulmaktadır.
Sonuç olarak, Kur’ân-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde, hac örneğinde olduğu gibi, olayları tasvirde son derece ince ve latif bir dilin kullanıldığı, kelimeler arasında kopmayan bir bağın olmasının yanı sıra kelimelerin de hacılar gibi şarıl şarıl aktıkları görülür.