Bizimle İletişime Geçin

Sinema

Her Zaman, Her Yerde

Nuri Bilge Ceylan’ın TRT’nin katkısıyla çektiği Bir Zamanlar Anadolu’da, 2011 yılında vizyona girmiş. Senaryo, filme ilham veren özgün hikâyenin yazarı Ercan Kesal, Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan tarafından kaleme alınmış. Film, Ercan Kesal’ın hekimliğinin ilk yıllarında tayin olduğu ve benzer olayların yaşadığı Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde çekilmiş. Ercan Kesal, hikâyenin fikir aşamasından senaryo haline gelişini ve bütün adımlarıyla filme çekiliş sürecini Evvel Zaman isimli kitabında anlatıyor. Filmi ve bu kitabı birlikte değerlendirmek sinemaya derin ilgi duyan herkes için ders niteliğinde olacaktır. Kitapta en çok dikkatimi çeken bölümlerden biri de, senaristlerin filme isim aradıkları kısımlar oldu. Doğru ismi bulmak için gösterilen çabaya değmiş ve filme çok isabetli bir isim verilmiş.

EKLENDİ

:

Yazar: Rabia Kanpolat

Sanat, bazı boyutlarıyla kültürden kültüre farklılıklar gösterse de aynı düşünceyi evrensel olarak farklı alanlarda, farklı yollarla seslendirme imkânı da sunmaktadır. Sinema; edebiyat, müzik gibi pek çok sanattan beslenerek; görsel, yazınsal, işitsel  enstrümanları kullanarak toplumu zihinsel olarak inşa etmektedir.

 

Ali Ural, konuk olduğu Trt 2’de yayınlanan Edebiyat Söyleşileri programında “Bir kitabın okuru sayısınca nüshası vardır.” diyor. Bu cümleden yola çıkarak “Bir filmin izleyici sayısı kadar versiyonu vardır.” diyebiliriz. Film, bittikten sonra izleyici zihninde yeniden çekmeye başlıyorsa iyi bir iş çıkarmış ve muhatabına nüfuz etmiş demektir.

 

Bir Zamanlar Anadolu’da benim üzerimde tam da böyle bir etki uyandırdı ve uzun uzun düşünmemi sağladı. Film bittiğinde sıradan bir izleyici olarak zihnimde oluşan ilk cümle “Bu filmde kimse işini düzgün yapmıyor.” oldu. Sonra tek tek doktorun, savcının, komiserin ve diğer rollerin film akışı boyunca sergiledikleri tutumları, katil karakterine  yaklaşımlarını gözden geçirdim. Kurduğum bu ilk cümle iyice koyulaştı zihnimde. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgi gibi, görevle kişisel alan arasında da ince bir çizgi var. Bu çizgi aşıldığında toplu bir boş vermişlik çıkıyor ortaya ve bireylerin hikâyesi asıl meselenin önüne geçiyor. Filmde bu olgu; manda yoğurdunun lezzetinden, kuzu etinin güzelliğinden bahsedilen sahnelerle ön plana çıkarılıyor. Bagaja cesetle beraber koyulan kavun sahnesi ise her şeyi tek başına anlatmaya yetiyor.

 

Nuri Bilge Ceylan’ın TRT’nin katkısıyla çektiği Bir Zamanlar Anadolu’da, 2011 yılında vizyona girmiş. Senaryo, filme ilham veren özgün hikâyenin yazarı Ercan Kesal, Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan tarafından kaleme alınmış. Film, Ercan Kesal’ın hekimliğinin ilk yıllarında tayin olduğu ve benzer olayların yaşadığı Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde çekilmiş. Ercan Kesal, hikâyenin fikir aşamasından senaryo haline gelişini ve bütün adımlarıyla filme çekiliş sürecini Evvel Zaman isimli kitabında anlatıyor. Filmi ve bu kitabı birlikte değerlendirmek sinemaya derin ilgi duyan herkes için ders niteliğinde olacaktır. Kitapta en çok dikkatimi çeken bölümlerden biri de, senaristlerin filme isim aradıkları kısımlar oldu. Doğru ismi bulmak için gösterilen çabaya değmiş ve filme çok isabetli bir isim verilmiş.

 

Evvel Zaman’da Kesal’ın bazı sahneleri yazarken Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in 1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan eseri Kırmızı Pazartesi’yi tekrar okumuş olduğunu belirtmesi beni hiç şaşırtmadı. Romanda özetle, namus meselesi yüzünden işlenmek istenen bir cinayet var, bunu herkesin biliyor ve susuyor olması anlatılıyor. Film, kitaptaki duyguyu izleyiciye geçirmekte çok başarılı olmuş. Bu ikili zihnimde Kanadalı yazar, şair, müzisyen Leonard Cohen’in Every Body Knows parçasının “Herkes biliyor, geminin su aldığını/Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini/Herkeste bu buruk duygular…” sözleriyle birleşerek iyi bir üçlü haline geliyor.

 

Bir Zamanlar Anadolu’da’nın can alıcı kareleri otopsi sahnesinde göze çarpıyor. Teknisyen Şakir’in doktora “Size de bulaşmasın.” repliği son kareyle birlikte belleklerde kalmaya devam ediyor. Sanat, farklı zamanlardan, değişik coğrafyalardan, birbirinden ayrı yollarla bizlere “aynı” şeyi söylüyor.

Çok Okunanlar