Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

İlme ve İrfana Adanmış Bir Ömür Muhammed İhsan Oğuz (1887-1991)

Tasavvuf yoluna da intisap eden Muhammed İhsan Efendi, tasavvufî eğitim sürecini ve şeyhlerini ÂriflerSilsilesi ile Tasavvuf Yolunda Mânevî Cihad isimli eserlerinde ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Buradan pek çok şeyhten istifa ettiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Allah’a yönelmenin bir yolu olarak gördüğü tasavvufî zühdyaşamına da önem vermiştir.

EKLENDİ

:

İslam toplumlarında yaşayan insanların dindarlığı ve din anlayışını etkileyen ve doğru bir din anlayışı oluşmasına sebep olan önemli unsurlardan biri din âlimleri ve irfan ehlidir. İlim ve irfan ehli, bilgi amel ve ahlaklarıyla insanların inanç, ibâdet ve ahlâk anlayışlarının şekillenmesine vesile olur ve katkı sunarlar. Bu şekillenmenin kişilerde tam anlamıyla nasıl bir değişim ve etkilenme yaptığı tespiti zor olsa da, din ve dindarlık anlayışlarının şekillenmesinde önemli bir etkilerinin olduğu bir gerçektir. Ayrıca bu gibi şahsiyetler bulundukları toplumlarda ilim, irfan, kişilik ve hizmetleriyle yer edinmişler, günümüz insanı için de örnekliklerini ve model konumlarını devam ettirdikleri görülmektedir.

Her toplum, bölge ve kültürde bu gibi özelliklere sahip belki pek çok örnekleri olmakla birlikte, bu örneklerden biri de Anadolu/Batı Karadeniz kültür coğrafyasında yetişen Kastamonulu Muhammed İhsan Oğuz Efendi’dir. Muhammed İhsan Efendi ilme, irfana ve İslâm dinine yaptığı hizmetleriyle Türkiye’de bilhassa da Anadolu/Batı Karadeniz’de önemli ve haklı bir yer edindiği müşahede edilmektedir.

Muhammed İhsan Oğuz Efendi’yi biz Ramazan ayında Diyanet Vakfı’nın tertip ettiği kitap fuarlarından haberdar olsak da geçen hafta ilmi bir toplantı için gittiğimiz Kastamonu’da daha yakından tanıma fırsatını bulduk. Hakkında yazılan şu ifadeler belki bizi mazur gösterebilir: Bu yazıda Muhammed İhsan Oğuz dinî ilimler alanında eserler veren, Osmanlı’nın son yılları ile Cumhuriyet’in ilk dönemine tanıklık etmiş bir âlim olarak tanıtılmakta, Türkiye coğrafyasının en çalkantılı döneminde yaşaması sebebiyle fikirleri önem arz eden bu âlimin hayatı ve ilmî kişiliğine dair çalışmaların sınırlı olduğu, eserlerinin ve içeriklerinin ise ilim dünyası tarafından bilinmediği belirtilmektedir. Bu yazıdan Muhammed İhsan Oğuz’un dinî ilimler arasından özellikle tasavvuf ve kelâm alanında eserler telif ettiği müşahede edilmektedir. Genel prensipleri bakımından birbirinden farklılıklar arz eden tasavvuf ve kelâm gibi iki İslâmî disiplinle ilgili konularda yazması da onun ilmî kişiliği hakkında merak uyandırmaktadır. Buna rağmen Muhammed İhsan Oğuz hakkında yapılan ilmî çalışmalar sınırlı kalmıştır. Oldukça velûd bir âlim olmasına ve yüzden fazla eseri bulunmasına rağmen hakkında yapılan çalışmaların azlığı, bizi onu tanımaya sevk etmiştir. Biz de belki onu tanımaya ve tanıtmaya vesile olur ümidiyle bu yazıyı kaleme aldık. Öncelikle hayatı hakkında bilgi verecek olursak;

Muhammed İhsan Oğuz Efendi, 19 Haziran 1887’de Kastamonu’da doğdu. Hattatlar diye bilinen bir aileye mensup olduğu için “Hattatzâde” lakabıyla tanındı. İlk tahsilini Deveci Sultan ve Yârabcı Hoca mahalle mekteplerinde gördükten sonra Kastamonu İdâdîsi’ni ve Askerî Rüşdiyesi’ni, ardından Ziyâiyye Medresesi’ni bitirdi. Bu medresenin müderrislerinden eniştesi AhmedZiyâeddin Efendi’den ayrıca özel dersler aldı. Onun genç yaşta vefatı üzerine çalışmalarını tek başına sürdürerek çeşitli ilimlerde derinleşti. Posta ve Telgraf İdaresi’nde memuriyet hayatına başladı. Bir ara Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde kâtiplik, askerî rüşdiyede hüsn-i hat ve Türkçe öğretmenliği yaptı. Askerî rüşdiyeninkapanmasından sonra tekrar Posta ve Telgraf İdaresi’ne geçti; burada muhabere memurluğundan başmüdürlüğe kadar çeşitli kademelerde görev yaptı ve 1938’de emekliye ayrıldı. Muhammet İhsan Oğuz 3 Ağustos 1991’de vefat etti ve Kastamonu’da defnedildi.

Tasavvuf yoluna da intisap eden Muhammed İhsan Efendi, tasavvufî eğitim sürecini ve şeyhlerini ÂriflerSilsilesi ile Tasavvuf Yolunda Mânevî Cihad isimli eserlerinde ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Buradan pek çok şeyhten istifa ettiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Allah’a yönelmenin bir yolu olarak gördüğü tasavvufî zühdyaşamına da önem vermiştir. Eserlerinde başlıca tarikatları tanıtan Oğuz, tasavvufî yol olarak kendine Nakşibendîliği seçmiş, zaman zaman ismini ifade ederken bu nisbeyi de kullanmıştır. Ayrıca görüşleriyle tasavvufa yeni boyut ve bakış açıları getirdiği görülmekte ve inandığı fikirlerini eserlerinde açıkça ifade etmektedir. Ayrıca Muhammed İhsan Efendi, mutasavvıf bir şahsiyet olmasına rağmen kendisinden sonra yerine geçecek birini tayin etmediği de varisleri tarafından ifade edilmektedir.

Âlim ve fazıl kimliğiyle tanınan Muhammed İhsan Efendi, ilim çabasını kıyısız bir denize benzeterek, etrafındakileri ilme ve öğrendiklerini yaşamaya teşvik etmiştir. Özellikle çocukların ve gençlerin eğitimine ve yetişmesine büyük önem vermiş, onlara karşı sevgili ve saygılı bir üslupla, onları yüreklendirecek ve onurlandıracak şekilde davranmayı tavsiye etmiştir. Yeni nesillerin devlet eliyle din eğitimi alması gerektiğini düşünmekteydi. Bu amaçla tek partili dönemde uzun süre Ordu milletvekilliği yapan Ahmet Hamdi Şarlan vasıtasıyla müfredata din derslerinin konulması için çaba sarf etmiştir.

Ölümü hatırlamak için kabir ziyaretlerinin önemine vurgu yapar, bu ziyaretler sırasında kabirdekilerin ruhuna Kur’an okumayı tavsiye ederdi. Ziyaret için gittiği yerlerde ihtiyaç hissettiğinde su kaynaklarını belirleyerek halkın istifadesine sunacak tedbirleri alır veya aldırır, yaptırdığı çeşme ve şadırvanlarda kendi isminin kullanılmasını istemezdi. Bu gibi hayırlı işlere sevdiklerini ve aile fertlerini küçük de olsalar iştirak ettirirdi. Senede üç beş defa piknik yerlerinde sevenleriyle toplanır, yemekli uzun sohbetler yapardı. Kendisine örfe uygun olmayan şekilde aşırı saygı gösterilmesini istemez, alçakgönüllü davranırdı. Toplumun her kesiminden insanlarla münasebet kurar, her mecliste hürmet görürdü. Empati yapmayı bilen, paylaşmayı seven bir kişiliği vardı. Örneğin, muhasiplik görevindeyken kendisi için yılsonunda başarı ikramiyesi takdir edilmiş; ancak başarının sadece kendisine ait olmadığını, çalışma arkadaşlarıyla beraber başarıya ulaştıklarını belirterek bu ikramiyeyi geri çevirmiştir. Bunun üzerine bütün çalışma arkadaşlarıyla beraber ikramiyeye layık görülmüştür.

Muhammed İhsan Oğuz Efendi ölümünden önce bir vasiyet yazarak, vefatından sonra yapılmasını istediği şeyleri bildirmiştir. Akraba ve dostlarına hitaben yazdığı, bugün de elimizde olan bu vasiyetnamesinde çocuklarına hitaben mal paylaşımı hakkındaki uyarılarının yanı sıra, her Müslümanın bilmesi ve yerine getirmesi gereken bazı dinî ve ilmî konularda da tavsiyelerde bulunduğu görülmektedir. “Daima din, îman, ilim, amel, ahlâk, ihlâs, sıdk, emanet, sabır, istikâmet üzere olunuz” tavsiyesi ile başlayan bu vasiyetnâmede, mal paylaşımında karşılıklı tolerans, İslâm ahlâkı, istikâmet, mezhepler, içtihaderbabı, dinin zâhir ve bâtını, kendi eser ve telifleri hakkındaki tavsiyeleri, İslâm’a göre cumhuriyet ve demokrasi meselesi, millî birlik ve beraberliğin önemi, fitnecilerle mücadelenin gerekliliği konularına da yer vermiştir.

Muhammed İhsan Oğuz Efendi hakkında çok şey söylenebilir. Sınırlı olan yazı çercevesinde eksiğiyle birlikte ancak bunları dile getirebildik. Takdire şayan, güzel ve sevindirici olan varislerinin onun mirasına sahip çıkmaları ve onun adına yaraşır hizmetlere vesile olmalarıdır. Bu bağlamda eserlerini neşrederek geniş halk kitlelerine ulaştırmak amacıyla vefatından iki yıl önce, 1990 yılında kendi adında bir vakıf kurulmuştur. Vefatından sonra eserleri bu vakıf marifetiyle araştırmacılara açılmış ve çeşitli neşir çalışmaları yapılmıştır. Yine aynı amaca yönelik olarak Kastamonu Üniversitesi bünyesinde bir uygulama araştırma merkezi kurulmuş, bu merkez vesilesiyle müellifin eserleri ilim dünyasına sunulmaktadır. Ayrıca ilmî faaliyetler ve kurumlara destek olunmakta, her yıl İlahiyat alanında yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerine ödüller verilmektedir.

Sonuç olarak örnek ve rol model şahsiyetler olarak Anadolumuz keşfedilmeyi bekleyen bir hazine konumundadır. Bu noktada Muhammed İhsan Oğuz Efendi gibi pek çok şahsiyet keşfedilmeyi beklemektedir. Dinî ilimler alanında eserler veren, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına tanıklık etmiş bir din âlim olan Muhammed İhsan Oğuz Efendi, ilmî birikimi, irfanî tarafı ve ahlakıyla bulunduğu yörede kendisini hissettirmiştir. Biyografisinden anlaşıldığına göre diğer insanlara örnek bir yaşayış ve şahsiyet ortaya koymaya çalışmıştır. Onun hayat hikayesinden anladığımızı göre o; ıslahatçı, yenilikçi, değişimçi ve dönüştürücü kimliğiyle birlikte dengeli, tutarlı,mütedil ve nezaketli tutumu ve bazı noktalardaki tenkitçi yönüyle de örnek alınacak yönleri bulunmaktadır.

Allah rahmet eylesin. Allah cümlemize istifade etmeyi nasip eylesin…

Kaynakça

Abdurrahman Memiş, “Oğuz, Muhammed İhsan” TDV İslâm Ansiklopedisi, İst. 2007, XXXIII, 321-322.

Muhammed İhsan, Oğuz,

Mustafa Aykaç, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Âlim Portresi: Muhammed İhsan Oğuz’un Hayatı, Eserleri ve Literatüre Etkisi” Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2020, cilt: IV, sayı: 1, s. 19-54

Çok Okunanlar