Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Kant ve Besmele

EKLENDİ

:

               “İki şey, üzerine sık sık eğilip ısrarla düşünülürse,

insanın ruhsal yapısını hep yeni, hep artan bir hayranlık

ve korkunç saygıyla dolduruyor: üzerimdeki yıldızlı

gök ve içimdeki ahlâk yasası.” Immanuel Kant.

 

Besmele-i Şerif

بِسْمِ اللَّـهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ 

 

Kısaca, “besmele” olarak ifade edilen Bismillahirrahmanirrahim cümlesi, Neml sûresinde (30):  إِنَّهُ مِن سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ (O (Mektup) Süleyman’dandır, rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla(başlamakta)dır)” ve Hûd sûresinde (41):  وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا ۚ إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ “(Nuh) dedi ki: Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.)” şeklinde tam ve kısa formlarıyla geçmektedir. Bunun yanı sıra, “Rabbinin adıyla oku” (İkra 1), “Öyleyse ulu Rabbinin ismini tesbih et”  (Vakıa 74, 96; Hakka 52; A’lâ 1) gibi Allah’ın isminin tesbih edilmesi emredilmekte, başta Fatiha sûresi olmak üzere Kur’ân’ın farklı yerlerinde O’nun rahman ve rahim olduğu da ifade edilmektedir. Kur’ân’da, Allah’ın tesbih edilmesi, zaman olarak mazi, muzari ve emir kipleri yanında mastar sigasıyla birlikte verilmektedir. Bu da göstermektedir ki, Allah’ın adının anılmadığı hiçbir zaman yoktur. Ayrıca sübhanallah ifadesinde olduğu gibi zamandan soyut mastar durumunda da tesbih edildiği haber verilmektedir.

 

Besmele, Tevbe sûresi hariç 113 sûrenin başında Neml sûresinde geçen formu ile yer almaktadır. “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” (başla/rım), demektir. Sadece besmelenin tefsiri değil aynı zamanda hat olarak üzerinde pek çok çalışma yapılmış olsa da burada sadece birkaç cümle ile konuyu özetlemek istiyoruz. Besmeledeki sözdizimine (sentaks) baktığımızda, “isim”, “Allah”, “rahman” ve “rahim” kelimeleri yanında bir de harfi cer olan “ba”dan oluştuğu görülür. Resm-i mushafta “isim” kelimesine bitişik yazılan “bâ” harfi için pek çok mana zikredilse de “ilsak/bitiştirme” ve “istiane/yardım” anlamları ön plana çıkmaktadır. “Bâ” harfi ilsâk için olduğunda, “Allah’ın adıyla beraber”, istiane için kullanıldığında ise, “O’ndan yardım dilemek” anlamı ortaya çıkmaktadır. Sanki birinci mana, “bâ” harfinin isim kelimesine birleştirilmesiyle, ikinci mana ise Fatiha’daki “Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz” âyetiyle uyum arz etmektedir. “Allah” lafzına gelince, yüce yaratıcının özel ismidir. Rahmet kelimesinden türeyen rahman ve rahim isimlerinin aynı anlama geldikleri ifade edilse de müfessir Vâhidî’nin (ö. 468/1076) naklettiği üzere, biri diğerinden daha nazenin ve ince اسمان رقيقان أحدهما أرق من لآخر. veyahut اسمان رفيقان أحدهما أرفق من لآخر biri diğerinden daha nazik ve yumuşak iki güzel isim/sıfat olarak da tarif edilmektedirler. (Vahıdî, Tefsîrü’l-Basît, 1/461-462) Allah’ın rahman ve rahim olmasının anlamına gelince, hayrı dilemesi ve kullarına nimetler vermesidir. Binaenaleyh, rahman, kendisinden istenildiğinde veren; rahim, kendisinden istenilmediğinde ise kızandır, denilmiştir. (İbn Hacer, Fethü’l-Bari, 8/196-197)

 

Immanuel Kant

 

“Kritik”lerin yazarı, aydınlanma filozofu, ahlak felsefesi denilince akla gelen ilk isimlerden Immanuel Kant, 1724-1804 yılları arasında yaşamış bir bilgedir. Königsberg’te (Kaliningrad) doğup yine Königsberg’de vefat etmiştir. Hayatı boyunca Königsberg civarındaki bazı yerler haricinde başka herhangi bir şehre gitmeyen Kant, son derece titiz ve disiplinli bir hayat sürmüştür. O derece ki, Königsbergliler, saatlerini onun dinlenmek için evinden çıktığı gezinti saatine göre ayarlıyorlardı. Kant’ın sadece bir defa söz konusu saatte evinden çıkmadığı anlatılır ki, o da, eline yeni geçen, Jean-Jacques Rousseau’nun (ö. 1778) Émile ou De l’éducation adlı kitabını büyük bir şevkle okuduğu gündür. Seksen yıla yakın bir ömür süren Kant, hiç evlenmemiş, kendisini ilme vermiştir.

 

Kritik der Reinen Vernunft (Saf Aklın Kritiği) (Riga 1781) ve Kritik der Praktischen Vernunft (Pratik Aklın Kritiği) (Riga 1788) onun önemli eserleri arasındadırlar. Diğer önemli bir çalışması ise, Friedrich Theodor Rink (ö. 1811) tarafından yayınlanan ve Kant’ın son çalışması diyebileceğimiz Über Pädagogik (Pedagoji Üzerine) (Königsberg 1803) adlı eseridir. Kitabın naşiri Rink, aynı zamanda Kur’ân’dan bazı bölümlerin neşrini Johann Severin Vater (ö. 1826) ile gerçekleştirmiş, “Kur’ân kritiğinden ne beklenebilir” diye tercüme edebileceğimiz “Was Steht von der Kritik für den Koran zu Erwarten” isimli bir makale yazarak büyük şarkiyatçı Hammer’in neşrettiği Fundgruben des Orients 1 (1809), 129-143, dergisinde yayınlamıştır. Rink’e göre, “kritik” kelimesi, Kur’an ilimlerinde tam olarak yerini almamış görünmektedir. Rink’in referans gösterdiği Hammer, “ilmü’n-nazar”, “ilmü’l-münâzara”yı “die kritik” olarak tercüme etmektedir. (bk. Kur’ân Araştırmaları ve Oryantalizm, s. 64, 74, 75) Über Pädagogik adlı eserin biri Almanca aslından diğeri İngilizceden yapılmış Türkçe iki çevirisi bulunmaktadır.

 

Kant ve Besmele

 

Burada esas üzerinde durmak istediğimiz konu, hakkında makaleler yazılan “Kant ve  Besmele” meselesidir. Meselenin aslı ise, Kant’ın, 1755 yılında yapmış olduğu doktora tezinin/diplomasının üzerinde besmelenin yazılmış olmasıyla alakalıdır. “Kant ve Besmele” adlı müstakil bir makale yazan ve başta Kur’an’ın Almanca’ya çevirisi olmak üzere Kur’ân hakkında pek çok araştırmaya imza atan Hartmut Bobzin’e (1946-) göre, o günkü teamül gereği matbaacının marifetiyle diplomanın üzerine besmele yazıldığı belirtilse de kanaatimizce bu, konunun önemini azaltmamaktadır. Bobzin’in çalışmasında verdiği örneklere bakılırsa farklı yazarların eserlerinin kapağında besmelenin kullanıldığı görülmektedir. Kant’ın diplomasının üzerindeki besmelenin benzerinin başka çalışmaların kapak kısımlarında da kullanıldığı görülmektedir.

 

Başta Kant olmak üzere, Batılı pek çok yazarın çalışmalarda “Besmele” ve onun dışında bazı âyetleri motto olarak kullandıkları bilinmektedir. Burada yeri gelmişken şu soruyu sormadan da geçemiyoruz. Besmeleyle yazılmış eserlerin Kant’ın aydınlanmasında etkisi olmuş mudur? Kanaatimizce araştırılması ve cevap verilmesi gereken bir sorudur. Kant’ın kaleme aldığı eserlerle büyük bilgin Gazzâli’nin (ö. 505/1111) çalışmalarının karşılaştırılmalı olarak okunması halinde konunun aydınlanacağı kanaatindeyiz. Nedense Pratik Aklın Eleştirisi ile Gazzâlî’nin Hakikat Bilgisine Yükseliş adıyla Türkçeye tercüme edilen Meâricü’l-Kuds adlı kitabını birlikte okuduğumuzda aynı hisse kapılıyoruz. Yoksa Kant, Gazzâlî’nin büktüğü iplerin dokuyucusu olabilir mi?

 

Sözü, müfessir İbnü’l-Arabî’nin (ö. 543/1148), Gazzâlî ile bir buluşmasında aralarında geçen diyalogdan sonra Gazzâlî’nin söylediği şiirle bitirelim:

 

Ben Leylâ’nın ve Sa’dâ’nın hevâsını bırakıp uzaklaştım

İlk menzilin -azimet noktasının- düzeltilmesi için geriye döndüm

Şevk ve aşk bana nidâ ederek: “Dur! İşte

Sevdiğinin menzilleridir, yavaş ol, aşağıya iniver”, dedi

Ben onlara -O Bağdat’taki tâliplere- ince bir iplik büktüm

Fakat bu ipliğime bir dokuyucu bulamadım çıkrığımı kırıp attım.

 

 

 

Üzerinde Besmele-i Şerif’in yer aldığı filozof Immanuel Kant’a ait diploma.

The Garden of Besmeleh-Besmele Bahçesi (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1998), s. 358.

Besmele örneklerini derleyen kitapta, Johann Wolfgang von Goethe’nin kendi el yazısıyla besmeleye de yer verilmektedir. Ayrıca görselde: “filozof Ernst Bloch’tan hediye. Gökhan Evliyaoğlu özel koleksiyonu” notu yer almaktadır.

 

 

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar