Şair: Müştehir Karakaya
gecenin büyülü merhametine sığın
ey ak bayrakları göğsüne yamalayan kral
kaosun bekçileri seni kışkırtmadan
yıkılmış surları tamir etmek yeniden
yeniden diriltmek
kanlı gözyaşlarıyla
sınanmış balçıklı bir bedende
her yetenek huzursuzluğun tarlaya sürülmesidir
ayak parmaklarıyla atılan her ilmeğin
en son halkası çıldırma ameliyesi
gecenin sesinde yağ rahmet gibi
uyan ya da aydınlık bir şafağa
unuttuğun ne varsa içinde
içli ağlamalardan
ve nefretin dipsiz rüyalarından
sen ey bizi ben yapan yabancı
ruhun dişlileri
azar azar çiğnemeden seni
yeniden vurmak için
tabibinle göz göze gel ve de
elini çek aşk deminden ey tabib
bu derdin devası yoktur
yağmur ve toprak arasındaki her şey
yeniden ve yeniden
kelleleri koltuğunda cüceler üretir
adımdan öte hiç bir şey benim değil
ve dahildir
ısırdığım kırmızı bir elmanın kutlu düşüşü
sırtımdaki yaranın
her gün yeniden kanaması gibi
içlendiğim her ah’ta
tanrının
bana el atma ya da bırakma ihtimali üzerine
gecelerdeki sırlı saatleri
bularak diz çöküyorum
ve öyle büyüyorum ki
güneşle yer arasındaki boşluğu çıkarsam da
koskoca bir nebulaya takılıyor kirli ayaklarım
bir rüyanın içindeki
bir noktayı atladım bilmeyerek
kimbilir gecenin büyülü merhameti
kör bir aydınlık olmasındansa
karanlık küçücük bir nokta olarak
kalmasını istemesinden
bu yaralı rüyanın
25 Ocak 2013