Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Kökü Bizde Bir Sarmaşık

EKLENDİ

:

Cazibeli kültürel unsurlarca ikna edilmiş insanlar pazar keyiflerini yaparken onlara “İnsan bedeni ne acayip bir kırık kaval.” desem bir an fincanı havada kalır ve “Ha?” der. İnsanlar önemsiz bir hayat sürerken önemli şeyler düşünür gibi görünür. Sosyal medyada modifiye edilmiş hayatıyla da yarışır durur. Oysa hassas yapısındaki bir çatlak bütün havasını söndürebilir.

Ay kendi için parlamaz. Güneş de öyle… Evrende her şey denge ve uyum içinde birbirini destekler. Ağaçlar yardımlaşır. Kendi hâline bırakılan tabiat kendini yeniler. Ölümler de bu denge içinde yerini alır. Yaşlanan, eskiyen, zayıflayan gider; yenisi gelir. Sadece insanoğlu önce kendini, en çok kendini, bazen sadece kendini düşünür. Etik sebeplerle bunu kabul etmek istemez. Evlat, bize ait olduğu için tatlıdır. Sadaka veren, aslında bunu, büyük ölçüde kendi için verir. Bu, sevap ve ödül kavramlarıyla da desteklenir.

Bize iyilik yapan birisi, bir başkasına kötülük yapmış olabilir. Bizim çok sevdiğimizden, birileri nefret edebilir. Düşman bellediğimizin bizi düşman ilan etmesi için haklı gerekçeleri olabilir. Hakiki iyilik nedir, bilmiyorum. Ama herhâlde iyi biri gibi davranan kötü biri, asıl zalimdir.

İnsanın loş tarafına bir fener tutmak, varlığımızın önemli bir amacı olmalı. Bu, gidilmemiş bir kutbumuzun soğuk sularına, ayak basılmamış engin çöllerine yönelmek gibi… Çoğunluğun rağbet etmediği belirsizliklerle dolu bir yolculuk bu. Ezbere bildiğimiz köşeleri olan konfor alanımızdan çıkmak tehlikeli görünür. Hâlbuki “Bir yerde bir kuyunun ‘saklı’ oluşudur çöle güzellik veren.”

Bir şeyleri reddetmek ve suçlamak, onu anlamaktan daha kolay. Anlamaya da pek rağbet etmeyiz. Çünkü anlarsak değişmemiz gerekir. Değişmek zorunda kalmak tadımızı kaçırır. Öteleriz. Farklı olanı kendimizle eşitlemeyiz. Eşitsizliğin itici gücü insanları “başka” olarak adlandırmaktır. Biz ve diğerleri. Hayat boyu birileri tarafından “diğeri” ilan edilip dururuz. Sınırlar keskinleşir. Savaş ilanları hazırlanır.

Yok olmaktan, zayıf olmaktan, eksik kalmaktan korka korka ne kadar çeşitli savaş araçları hazırladık öyle. Türlü türlü direnmeler, kapışmalar… Enva-i çeşit senaryolar… Yer açmalar… Sayfa ayarlamalar… Koltuk ayırtmalar… Kılıçlar, toplar, bombalar, uçak gemileri, senetler, bankalar…

Oysa varlığımızla ilk insandan beri sürekliliği olan o muazzam akışın içindeyiz. O büyük insanlık bütününden parçalarız her birimiz. Kesintisiz esiyoruz zaman rüzgârıyla. Biz şimdi yiyemesek de bizim gibi birileri yiyecek bir gün zümrüt ağacın elmasını.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar