Tebrizli Kemaleddin’in oğlu Ahi Çelebi
(?, ? / Kahire, 1524)
051 içerse ṣāḳī pīr olmaya bākī
yigidüŋ susuz içmekdür helaki
İçki sunan kişi, içki içtiği sürece ebedî önderliğe uzaktır. Yiğidin helak oluşu alkollü içeceği susuz içmesinden kaynaklanır.
052 şarāb-ı germ [ü] ter tabʿa ṣu ḳatma
şarāb-ı germ [u] ḥuşkī içme bī-mā
Taze ve sıcak tabiatlı şaraba su katma. Sıcak ve eski şarabı susuz içme.
053 bėş aya dek yeŋisi germ u terdür
yedi aylıḳ muʿtedil bī-żarardur
Beş ay içinde üretilen şaraplar sıcak ve tazedir. Yedi aylık şarap mutedil ve zararsızdır.
054 yediden geçse germ u ḫuşk olur ol
ṣu ḳatma nėce aŋa içmegil bol
Yedi ayı geçse o, eski ve sıcak şarap olur. Ona su katma ve onu çokça içme.
055 şu yārıla o dem ėt ittifāḳı
kim olmaya senüŋile nifāḳı
Sevgiliyle seninle çatışması olmaması için şu vakit ittifak kur:
056 ele girse yeter maḥbūb-ı zībā
bular olmazsa var nūş ile tenha
Güzel sevgili ele geçse yeterlidir. Bunlar olmazsa onunla tenhada iç.
057 hacāmat kim ėderise ḳafadan
yėmesün ġam ki ḳurtıla beladan
Kim kafasından hacamat yaptırırsa beladan kurtulmak için kedere kapılmasın.
058 kenīf içre varup bil çoḳ ṭuranuŋ
bevāsır maḳʿaddan teŋ ėder anuŋ
Tuvalete gidip orada çokça duranın basuru büyük abdest yerinden ortaya çıkar.
059 gide her rūz çü maḳʿaddan ki ḳanı
Belā miḥnet içre ola cisānı
Her gün büyük abdest yerinden kanı akar, orası bela ve eziyet içindedir.
060 evde yaḳ ʿūdı aŋa eyle dermān
oyanmış ʿūda biraz ṭuz ḳat ey cān
Evde öd ağacını yakarsan ona derman bulursun. Ey can, harekete geçmiş öd ağacına biraz tuz kat.
061 dögüp bunları ḥall ėtseŋ revādur
bevāsīr üzre ek kim ḫoş devādur
Onları döverek bu işi halletmen daha uygundur. Basur üzerine onu eklemek güzel bir şifadır.
062 daḫı bundan yėse kim aç ḳarına
gide balġam u ṣafrası arına
Her kim ki aç karnına bundan yerse balgamı gider, safra taşı temizlenir.
063 sürerseŋ dişe her gün bu devādan
dişi pāk eyleye jeng ü nümādan
Her gün bu ilaçtan dişine sürersen dişini her türlü gösterişten ve kirden temizler.
064 be-ġāyet ḫoş būy-ı eyler dehānı
müdām aġzuŋ içinde dutsaŋ anı
Daima onu ağzının içinde tutarsan ağzı oldukça hoş kokulu eyler.
065 kimüŋ kim olsa nāsurdan cezāsı
dėyem saŋa nedür anuŋ devası
Kimin nâsur (fistül) hastalığı varsa onun ilacının ne olduğunu sana söyleyeyim:
066 ḳatup zeyt yaġına ḫūn-ı siyāvuş
sür ol diş üstüne tā kim ola ḫoş
Zeytinyağına yağız atın kanını katıp onun üzerine sürersen iyileşir.
067 urulmış dertden insanuŋ nihādı
yėne bu dertden olupdur fesādı
İnsanın huyu dertlerden vurulmuş. Yine bu dertlerden onun yok oluşu gerçekleşir.
068 biri ḳandan anuŋ birisi sevdā
biri balġam durur birisi ṣafrā
Bu dertlerden biri kan, biri sevda, biri balgam ve biri de safradır.
069 ṭurup ṭaŋla gören aġzını ṭatlu
boġāzı ḳurımış ḥālī yā tolu
Tan vaktinde ağzını tatlı görenin kurumuş boğazı ya boştur ya da doludur.
070 içre ṣu çoḳ u göŋli ekşi ister
sidügi rengi ṣanki ḳana beŋzer
O, çok su veya gönlü ekşi ister. Onun sidiğinin rengi sanki kana benzer.
071 anuŋ belkim olupdur ḳanı ġālib
tīz olsun ol ḳan aldırmaġa ṭālib
Onun kanı belki her yere galip olmuştur. O kan aldırmak için acele etsin.
072 ṭurup kim görse ṭaŋla aġzı acı
żaʿīf ėtmişdürür ṣafrā mizacı
Kim tan vakti ağzını acı görse safra, onun mizacını zayıflatmıştır.
073 sidügi rengi hem beŋzidürür zerd
ki germ [u] ḫuşkdandur bil aŋa bu derd
Sidiğinin ve benzinin rengi sarıysa bu dert ona sıcaklık ve kuruluktandır.
074 götüre ekşi ṭatlu iʿtidāli
yėye dāʾim gide andan melali
Ekşi ve tatlıyı fazla yemesin, daima itidalli yerse ondan hastalık üzüntüsü gider.
075 ṭurup ṭuzlu bulan aġzını ṭaŋla
aŋa ġālib olupdur balġam aŋla
Durduk yerde tan vaktinde ağzını tuzlu bulan kişiye balgamın galip olduğunu anla.
076 anuŋ ishāl ile olur şifāsı
ki müshil balġamuŋ olur devāsı
Onun şifası ishal iledir. Müshil ilacı balgamın devası olur.
Bu şiir şu makaleden alınmıştır: Eski Anadolu Türkçesiyle Yazılmış Bir Tıp Metni: Manẓūme-i Ṭıbb, Betül Özcan, Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Belleten Türk Dili Araştırmaları Yıllığı, Sayı: 2023, Sayı 75, Sayfalar: 151-180.