Büyük şairler, yalnız şiir söylemezler, söylediklerini yazmadan önce yaşarlar, yazdıktan sonra da yine yaşarlar. Hakkında çok şey söylenen ve çok yazı yazılan Yunus Emre, bu tanıma uygun hareket eden şairlerin başında gelir. Ne yazık ki bugüne kadar gerçek hüviyeti ile Yunus Emre, ortaya çıkarılmış değildir.
Yunus Emre hakkında ilk eser yazan ve araştırma yapan Burhan Ümit Toprak’tır. Mareşal Fevzi Çakmağın damadı olan Ümit Toprak üç defa Yunus Emre’nin Divanını gözden geçirir ve ona ait olan olmayan şiirleri ayıklayarak Yunus’a ait olduğunu düşündüğü şiirleri, bir kitapta toplayarak bu şaire olan hayranlığını ve manevi bağlılığını kanıtlamış olur.
Necip Fazıl’ı çok yakından tanıyan Mareşal Fevzi Çakmak: “Boyuna uzattığı askerlik hayatı benimkine yakındır” dediği üstat Necip Fazıl Kısakürek, Burhan Ümit Toprak’a İsviçre’ye Alp Dağları’nda tedaviye giderken, kendisine Yunus Emre’nin şiirlerini okumasını tavsiye eder. Burhan Ümit Toprak’ın Yunus’a olan ilgi ve alaka da bu şekilde başlamış olur.
Bugüne kadar hakkında çeşitli kitaplar yazılan ve yüzlerce makale kaleme alınan Yunus Emre’nin ne yazık ki ona ait şiirlerinin tam anlamıyla bir tespiti ve kritiği yapılmamıştır, yapılamamıştır.
Burhan Ümit Toprak, sonunda Yunus’un şiirlerini bir kitapta toplamaya ve bunları en güzel şekilde şairin şanına uygun şekilde basmaya karar verir. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin de hocası olan Burhan Ümit Toprak, bu divanın en güzel şekilde basılmasını nasıl sağlayabilirim diye derin bir düşünmeye başlar. Derlediği Yunus Emre’nin Divanını “şekerli kâğıt”a basmak için yapmadığını bırakmaz. Sonunda bu divanın kâğıdını, “şekeri kâğıt” denilen cinsten temin etmeyi başarır.
Necip Fazıl’ın yakın arkadaşlarımdan olan Arif Dino, eski eşyaya sanat eserlerine, eski yazılara, yazma kitaplarda kullanılan kâğıtlara, renklerine, çinilerdeki tonlara tutkun ve bunların meydana geliş tekniğiyle ilgili bir insandır. Burhan Toprak’a “şekerli kâğt”ı tavsiye eden kendisidir.
Ümit Toprak da Yunus Emre Divanının basımı için bu kâğıdı kullanır. Meşhur insanların hanımları, bazen eşlerine ayak uyduramaz ve onların sahip olduğu kültür seviyesine ulaşamazlar.
Mareşal Fevzi Çakmak’ın hanımı da bu türden bir insandır. Damadı Burhan Ümit Toprak hakkında ve bu konuda yapacağı müthiş bir espri vardır. Edebiyatla, sanatla, fikirle, ilimle en küçük alakası olmayan bu asker karısı hanımefendi, eser çıkınca demiş ki:
” –Yahu, herkes bizim damadın “Yunus Emre” diye bir eserinden bahsediyor. Me ğer Yunus Emre’yi ona Necip Fazıl aşılamış, açıklamasını Kilisli Rıfat yapmış, kâğıdını Arif Dino tavsiye etmiş… Meğer… Meğerse şiirlerinin sahibi de Yunus Emre’ymiş! Ya ne kalıyor bizim damada bu eserden?..
Bu bön anlayış ve anlatıştaki hakikat payı, Burhan Toprak’ı çılgına çevirecektir… Bazı hanımlar, zaman zaman infaz bekleyen idam mahkûmları gibi donuk ve bitkin şekilde dururlar. Eşlerinin makam ve mevkiine bakmaksızın gelişigüzel konuşmalarını sürdürürler.
Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın vardır diye bir atasözü mevcuttur. Fakat bunun yanında cahil, bön ve espri yaptığını sanıp kaş yapayım derken göz çıkaran hanımlar sayısı da az değildir.
Su akıntılarının, maden damarlarının ve insan emeğinin kattığı ile birlikte aşk, umut ve hakikatin soluğunu zamana üfleyecek ve aileye mutluluk dağıtacak bilinçli hanımlara her zaman ihtiyaç vardır.