Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Meşk’in son temsilcilerinden, Alâeddin Yavaşça

Klasik Türk Mûsikîmizin asırlardır süregelen meşk geleneğinde hoca-talebe ilişkisi temelli bir eğitim vardır. Rahle-i tedris hassasiyetiyle, hocanın karşısında diz çöküp eğitim-öğretim görme sürecine meşk sistemi diyoruz. Alâeddin Yavaşça bu sistemin son temsilcilerinden kabul edilmektedir.

EKLENDİ

:

Klasik Türk Mûsikîmizin asırlardır süregelen meşk geleneğinde hoca-talebe ilişkisi temelli bir eğitim vardır. Rahle-i tedris hassasiyetiyle, hocanın karşısında diz çöküp eğitim-öğretim görme sürecine meşk sistemi diyoruz. Alâeddin Yavaşça bu sistemin son temsilcilerinden kabul edilmektedir.

1926 yılında Kilis’te doğan ve tıp doktorluğuyla da bilinen Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça, mûsikî hayatını meşk sistemi temelli eğitim alarak yürütmüştür. Kilis’te sekiz yaşlarından itibaren mûsikîyle ilgilenen Yavaşça, İstanbul’a taşındıktan sonra konservatuar eğitiminin yanı sıra Sadettin Kaynak, Münir Nureddin Selçuk, Dr. Subhi Ezgi, Hüseyin Sadettin Arel, Zeki Arif Ataergin, Nuri Halil Poyraz, Refik Fersan, Mes’ud Cemil, Ekrem Karadeniz, Süleyman Erguner, Selahaddin Tanur, Hakkı Süha Gezgin, Suphi Ziya Özbekkan, Fehmi Tokay, Artaki Candan gibi üstadlardan da istifâde etmiştir.Eğitimini kaliteli hocalardan almış olması onun kalitesindeki önemli etkenlerden birisi olduğu kanaatindeyim.

Alâeddin Bey, 1976 yılında kurulan aynı zamanda Cumhuriyet döneminin ilk konservatuvarı olma özelliğini de taşıyan İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın kurucuları arasında da yer almıştır. Buradaki hocalığında da temele meşk sistemini koymuş ve bu hassasiyeti ile öğrencilerini yetiştirmiştir. Hayati Günyeli, Faruk Salgar, Doğan Dikmen, Aytaç Ergen, Alp Arslan, Bekir Ünlüataer, Filiz Şatıroğlu, Melihet Gülses, Çiğdem Kırömeroğlu, Umut Akyürek, Gül Yazıcı gibi daha birçok ismi öğrencisi olarak yetiştirmiştir.

Yavaşça ile yakın arkadaşlarından birisi olan Kani Karaca’nın hayatı hakkında mülakat yapmak için görüşme imkanım olmuştu. Kani Karaca, yüksek lisans tez konum olması hasebiyle yakın arkadaşlarından alacağım bilgiler benim için ayrıca önem taşıyordu. Bu vesileyle kendisiyle 2016 yılındaki görüşmemde Kani Karaca ile geçen yılları duygulanarak anlattığına şahidim. İçerisinde geçmişe özlem vardı. Tıpkı meşhur bestesinde ifade edilen  “Artık Bu solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok” güftesi gibi meşkin son bülbüllerinden ve icrâkârlarından birisi olarak rahmet-i rahmana kavuştu.

Alâeddin Yavaşça, hocalığı ve icrâkârlığı gibi bestekârlığı ile de ün salmış bir mûsikîşinas idi. 2’si Kâr-ı Natık, 5’i Takım,1’i Ayin-i Şerif olmak üzere 647 adet besteyi repertuvarımıza kazandırmıştır. Besteleri 33 formdan oluşmuş olup bu formlar; Takım, Kar-ı Natık, İlahi, Şarkı, Peşrev, Saz Semai, Medhal, Etüd, Marş, Divan, Çocuk Şarkıları’dır. Yavaşça, bu bestelerde 74 makam,46 usûl kullanmış ve 159 şairin güftesine yer vermiştir. ”Ey Yaradan Allah” isimli ilâhisi, “Artık Bu Solan Bahçede”, “Kimseyi Böyle Perişan Etme Allah’ım” isimli şarkıları gibi birçok eseri dillere pelesenk olmuş ve birçoğu radyo repertuvarında yer almış, plak ve kasetlere okunmuştur. Yapmış olduğu bestelerin yanı sıra beste yapmak için gerekli teknik bilgilerin yer aldığı “Türk Müziği’nde Kompoziyon ve Beste Biçimleri” kitabını da yazmıştır.

Yavaşça, 2008 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülmüş olup bunun dışında da birçok ödül almış ve yurtiçi,yurtdışı birçok konser ve etkinlikte Türk müziğini temsil etmiştir.

23 Aralık 2021 Perşembe günü ahirete uğurladığımız Yavaşça’ya Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz. Temennimiz odur ki bu solan bahçe yeşerecek Klasik Türk Mûsikîmiz ahirete kadar yaşatılacak ve Alâeddin Beyler, Kâni Beyler, Bekir Beyler’in yolundan devam eden nesiller yetişecektir bi iznillah. Vesselâm…

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar