Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Mesnevi’den – 8

EKLENDİ

:

Mevlâna Celaleddin-i Rumi
(Belh, 6 Rebiülevvel 604/30 Eylül 1207-Konya, 05 Cemâziyelâhir 672/17.12.1273)
 
Namaz, oruç ve sair dışta olan her şeyin, içteki nura şahitlik ettiğinin anlatılması
 
183 Bu namaz, oruç, hac ve cihat da inanca şahitlik eder.
184 Bu zekât ve hediye [verme], hasedi terk etme de içteki gizli inanca şahitlik eder.
185 Sofra [açmak], konuk [ağırlamak], “Ey ulular, biz size karşı sadık olanlardanız” demek içindir.
186 Hediyeler, armağanlar, sunular, “Senden yana hoşnudum” demeye şahitlik içindir.
187 Birisinin bir malla veya afsunla kendisini [göstermeye] çalışması nedir? Yani içimde bir cevher var demektir.
188 Takvadan, cömertlikten öyle bir cevherim var ki şu zekâtla oruç her ikisine de şahittir.
189 Oruç der ki: [Bu kişi] helalden bile sakındı; artık bil ki onun haramla işi olmaz.
190 Zekât da der ki: O kendi malından bile verirken, nasıl olur da dindaşından çalar?                                                     191 Ama [bunları] gösteriş için yaparsa, o iki şahidin [şahadeti] Allah’ın adalet mahkemesinde reddedilir.
192 Avcı yem saçarsa, bunu merhametinden ve cömertliğinden değil, avlanmak için yapar.
193 Ramazan’da oruçlu gibi görünen kedinin orucu, kendisini uyuyormuş gibi gösterip gafil [hayvanları] avlamak içindir.
194 O, bu eğrilikle yüzlerce topluluğu suizanna düşürmüştür; kerem sahiplerinin ve oruç tutanların adını kötüye çıkarmıştır.
195 Ne var ki Allah’ın bağışı, bu yanlış işlerle uğraşmasına karşın sonunda onu bütün [kötülüklerden] arıtır.
196 Rahmeti, o düzenbazlığın önüne geçmiştir de dolunaya bile vermediği ışığı ona vermiştir.
197 Allah, onun gayretini [bu kötülüğe] bulaşıp karışmadan arıtmış; rahmeti, onu bu yanılgıdan arındırmıştır.
198 Böylece O’nun çokça örtücülüğü meydana çıkmış; bu başlık onun kelliğini örtmüştür.
199 [217a] Yağmur, pislerin pisliğini arıtmak için göklerin zirvesinden yağar. 200 Su pisliğe bulaşınca necis olur; öyle bir hâle gelir ki duygu ondan iğrenir.
201 Allah o suyu yine doğruluk denizine götürür; o suların suyu keremiyle onu arıtır.
202 Ertesi yıl eteğini sürüyerek gelir. “Hey, neredeydin sen?” [diye sorulsa] “Güzellikler denizindeydim” [der].
203 Ben burada pislenmiştim, temizlenip geldim. Güzel elbiseler kuşanıp toprağa geri döndüm.

2/3
204 Ey pisler, haydi bana doğru gelin. Çünkü ben Hakk’ın huyuyla huylandım.
205 Senin bütün çirkinliğini/pisliğini kabul ederim; İfrit’i bile tertemiz bir meleğe çeviririm.
206 Pislenince yeni baştan oraya giderim; temizliklerin aslının aslına varırım.
207 Orada kirli hırkamı başımdan çıkarırım; o, bana yine tertemiz bir elbise verir.
208 Onun işi budur, benim işim de bu. Âlemlerin Rabbi, âlemi böyle süsler işte.
209 Bizim şu pisliklerimiz olmasaydı, su, bu [temizleme] iznini nereden bulurdu?
210 [Su], birisinden altın keselerini çalıp, nerede bir müflis, diye her yana koşuşturan kimse gibidir.
211 Ya yeşermiş otların üzerine yağar ya da bir yüzü yunmamışın yüzünü yıkar.
212 Ya da elsiz ayaksız gemiyi, denizlerde hamal gibi başının üstünde taşır.
213 Onda yüz binlerce ilaç gizlidir; çünkü her ilaç, ondan çıkar.
214 Her incinin canı, her tanenin gönlü, onun bir eczaneye benzeyen ırmağında akar.
215 Yeryüzü yetimlerini besleyiş ondandır; kuruyup kalmış [ağaçların] salınışı ondandır.
216 Ama [temizlik] sermayesi bitti mi bulanır; yeryüzünde bizim gibi sersemleyip kalır.                                                                               217 [Su]: “Ey Rabbim! Bana verdiğini [başkalarına] verdim, yoksul kaldım” diye içten içe sızlanmaya başlar.
218 Temize de pise de sermayemi döktüm; ey sermaye veren padişah, daha yok mu? [der].
219 [Allah] buluta: Onu güzel bir yere götür; güneşe de, ey güneş onu yukarıya çek, der.
220 Onu çeşitli yollara sürer de nihayet uçsuz bucaksız denize ulaştırır.
221 Bu sudan maksat, velilerin canıdır. Sizin kirlerinizi bir güzel paklayıp arıtan odur.
222 Yer yaygısındakilerin hainliği yüzünden bulanınca, Arş’ı arıtıp temizleyen [Allah’ın] katına gider.
223 Yine o yandan eteğini sürüyerek gelir de [yeryüzündekilere], o okyanusun temizliklerinden ders verir.
224 Halka karışmaktan hasta düşer: “Ey Bilal! Bizi rahatlat” diye, yine o yolculuğu arar.
225 Ey güzel sesli, hoş nağmeli Bilal! Minareye çık da göç davulunu çal, [der].
226 Can sefere çıkmış, bedense kıyama durmuştur. Bu yüzden [o seferden] dönüşte selâm verilir.
227 Herkesi teyemmümden kurtarır; kıbleyi arayıp duranları da [aramaktan].
228 Bu örnek getirme, söz arasında bir araçtır; halkın anlaması için araç şarttır.
229 Bağlardan kurtulmuş olan semenderden başka kim araçsız olarak ateşe girebilir?
230 Bedenini ateşe [alıştırıp] ondan hoşlanman için sana araç olarak bir hamam lâzım.

3/3
231 Halil gibi ateşe giremeyeceğin içindir ki hamam sana elçi olmuştur, su da kılavuz.
232 Tokluk Allah’tandır ama tabiat ehli, ekmeksiz nasıl doyar?
233 Lütuf Allah’tandır ama beden ehli, çayır çimen perdesi olmadan o lütfa erişemez.
234 Ama beden [perdesinin] aracılığı ortadan kalkıverince, [insan] Musa gibi, perdesiz bir şekilde ayın nurunu koynunda bulur.
235 Bu hünerler, suyun gönlünün Hakk’ın letafetiyle dopdolu olduğuna şahittir.
Mesnevî-i Ma‘nevî 5. Defter, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273), Prof. Dr. Derya Örs – Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2015, s. 617-619.
Mevlana Celâleddin-i Rumi’nin hayatı-eserleri ve kişiliği hakkında:

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar