Bizimle İletişime Geçin

Din ve Hayat

Miraç

Evimizi Mescid-i Haram gibi görürsek iş yerimizi Mescid-i Aksa olarak kabul edebiliriz.
Evinden okuluna giden öğrenci/hoca, okulunu yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden işyerine giden esnaf, iş yerini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden dairesine giden âmir/memur, dairesini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden fabrikasına giden işçi, fabrikasını yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden hastanesine giden doktor/hemşire/sağlık çalışanı hastanesini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden kışlasına giden komutan/asker, asker ocağını yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden camiye giden imam-müezzin/cemaat, camiyi yükseliş mekânı olarak görmelidir.

EKLENDİ

:

Hz. Peygamber M. 610 yılında Allah tarafından Peygamberlikle görevlendirilince, Mekke’de dini tebliğ etmek için elinden geleni yaptı, Mekkeli Müşriklerin akıl almaz tepkileri ve şartları Peygamberimizi Taif’e sevk etti, oradan umduğunu bulamadı, bütün riskleri göze alarak kabile dışı ilan edildiği Mekke’ye döndü. Mücadelesine devam etmek için âdeta bir moral-motivasyona ihtiyacı vardı ve yaşanan olağanüstü “gece yolculuğuyla” bu motivasyon sağlandı.
Bu olayın iki boyutu vardır:
1. İsra Olayı: Mekke’den Kudüs’e gece yolculuğu: Bu konuda Kur’an’da, İsra Suresinde bilgi verilmektedir. İsra’yı, Mirac’ı, Kudüs’ü anlamak için bu sureyi dikkatlice okumak gerekir.
2. Miraç Hadisesi: Kudüs’ten gökyüzüne yükselme meselesidir. Hadisler bunu detaylı anlatır.
Bu iki olayın özeti şudur: Allah, Peygamberimize 621 yılının Receb ayının 27. gecesinde, Mekke’den Kudüs’e bir gece yolculuğu yaptırmış, oradan da onu, gökyüzüne yükseltmiş, üç hediyeyle geri göndermiştir. Bunların hepsi bir gecede yaşanmıştır. Onun için bunlar sıradan olaylar olmayıp mucizedir. Mucize, insanı aciz bırakan şey olup Peygamberlerin yaşadıkları olağanüstü olayları ifade eder: Ruhla-bedenle… Böyle olmasaydı müşrikler neden itiraz etsinlerdi?
Bu hediyelerden biri beş vakit namazdır. Peygamberimiz ve Müslümanlar Miraç’tan önce de namaz kılıyorlardı fakat bu ibadet, bu gece beş vakit olarak sabitlenmiştir. Namaz Miraç’ta verilen bir hediyedir demiştik. Namazı Hz. Peygamber’in gösterdiği şekilde ve kendini vererek kılanların alacakları ödüller göz önünde bulundurulunca namazın gerçek bir hediye olduğu anlaşılacaktır. Dolayısıyla bu gece biz, tabir-i caizse aynı zamanda beş vakit namazın farz oluşunun yıldönümünü kutluyoruz. Ve bu kutlamayı bütün yıl boyunca ve her gün beş defa tekrarlıyoruz. O yüzden Miraç gecesinde bu konunun da ayrı bir hassasiyetle incelenmesi araştırılması gerekir.
Miracı, Peygamberimiz bu boyutuyla ömründe bir sefer yaşamış ve “Namaz Mü’minin miracıdır” buyurarak onu bizlere ithaf etmiş ve günde beş defa miraç yaşama kapısını bizlere açmıştır.
Peygamberimiz Miraç’tan önce İsra’yı yaşadı. Yani önce yeryüzünde yatay bir yolculukla Kudüs’e ulaştı. Sonra da dikey bir yolculukla uzaya yükseldi.
Namaz bizim Mirac’ımız ise İsra’mız nedir? Uzatmadan söyleyeyim: Namaz aralarındaki zamanlarımız, bizim İsra’mızdır. Yani gün içerisindeki yaşamımız ve davranışlarımız ne kadar güzel olursa namazla yükseleceğimiz miracımızdan o kadar mükemmel sonuç alırız. Kendimizi namaza yeterince veremiyorsak, bu ibadetten yeterince zevk alamıyorsak gün içindeki davranışlarımızı ve sözlerimizi gözden geçirmemiz gerekir.
Kur’an’ın ve Peygamberin direktiflerine göre günlük hayatımızı şekillendirirsek her günümüz İsra, her namazımız Miraç olur. Peygamberimiz yolculuğuna Mekke’deki Kâbe’den veya evden başladı, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan yükselişe geçti, yükselişi yaşadı. Bizim de hayat yolcuğumuz her gün evimizden başlar ama yükselişimiz iş yerimizde düzgün yaptığımız-yapacağımız işimizle gerçekleşecektir.
O yüzden;
Evimizi Mescid-i Haram gibi görürsek iş yerimizi Mescid-i Aksa olarak kabul edebiliriz.
Evinden okuluna giden öğrenci/hoca, okulunu yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden işyerine giden esnaf, iş yerini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden dairesine giden âmir/memur, dairesini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden fabrikasına giden işçi, fabrikasını yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden hastanesine giden doktor/hemşire/sağlık çalışanı hastanesini yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden kışlasına giden komutan/asker, asker ocağını yükseliş mekânı olarak görmelidir.
Evinden camiye giden imam-müezzin/cemaat, camiyi yükseliş mekânı olarak görmelidir.

Çok Okunanlar