Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Necib Mahfuz’un Nobel Aldığı Yıl Doğmuşum

1988 rakamını herhangi bir kod veya şifre belirlerken hiç kullanmadım. Uyarılar da doğum yılınızdan uzak durun şeklindeydi. Böyle durumlarda insanların ilk aklına gelenler arasında bir sıralama yapmak gerekirse 1453 ve 1071’den sonra doğum yılı üçüncülüğü hep korumuştur diyebilirim.

EKLENDİ

:

Sene 1988. Mısırlı yazar Necib Mahfuz’un (1911-2006) Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı yıl doğmuşum. Orta Doğu’nun Balzac’ının bundan haberi yok tabi.

Necib Mahfuz, Nobel kazanan ilk Müslüman ve tek Arap olarak tarihe geçerken ben de ailemin son evladı olarak ikizimden beş dakika sonra dünyaya gelmişim.

Doktor “son doğan büyük olur” demiş. Çocukluk döneminin “kim büyük, hangimiz abi?” çekişmesinde ikizime ve muarızlarıma karşı en önemli kozlarım arasında hep bu cümle vardı. Birbirimize hiç abi demesek de tıbben ben haklıydım.

Çocukluğumun en komik detayı ise ikizler mevsiminde doğmam ve burcumun ikizler olmasını ikiz bir kardeşim olmasına yormam… Burç meselesinin takvim işi olduğunu çok sonraları öğrendim.

Burçlara olan ilgisizliğim yıllar geçse de değişmedi. Çevreme mensup kimseler beni tanımaya, tavır, düşünce ve davranışlarıma anlam vermeye çalışırken ikizler olmamı en büyük ipucu olarak kullandı. Anlattıklarını duydukça kendilerine hak verdiğim noktalar oldu…

1988 rakamını herhangi bir kod veya şifre belirlerken hiç kullanmadım. Uyarılar da doğum yılınızdan uzak durun şeklindeydi. Böyle durumlarda insanların ilk aklına gelenler arasında bir sıralama yapmak gerekirse 1453 ve 1071’den sonra doğum yılı üçüncülüğü hep korumuştur diyebilirim.

Yıl 1988 olduğunda hatırlanması gereken olaylardan biri de Türkiye’nin Filistin’i tanıması. Filistin’le resmen tanıştığımız yıl doğmuşum. Kararı dönemin başbakanı Turgut Özal açıklamış.

1948’de kuruluşu ilan edilen İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olarak tarihe geçen Türkiye, Yasir Arafat tarafından sürgünde kurulan Filistin hükümetini ilk gün tanıyan devletler arasında yer almayı ihmal etmemiş.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) öncülüğündeki Filistin’in resmen tanınması, aynı yıl Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde tesettürlü oldukları için derse kabul edilmeyince ölüm orucuna başlayan Müslüman öğrencileri de sevindirmiş olsa gerek…

Necib Mahfuz’a dönecek olursak… Nobel’in zaman zaman nasıl siyasi bir hamleye dönüştüğü hepimizin malumu. Ülkesinin, halkının değerleri ve kabulleri ile ters düşebilenlerin ellerinde görebiliyoruz bazen bu ödülü. Mısırlı yazar için de benzer bir durum söz konusu gibi…

Mısır’ı İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi olma konumuna getiren süreçte İsrail’le yapılan gizli pazarlıklar ardından Enver Sedat tarafından imzalanan Camp David anlaşmasında (1979) Necib Mahfuz’u anlaşma taraftarlarının Mısır toplumundaki önde gelen temsilcileri arasında görüyoruz. Sırf bu yüzden çeşitli baskı ve saldırılara maruz kaldığı da olmuş.

İsrail’le olan yakınlaşma, “hain” ilan edilen Enver Sedat’ın canına mal olsa da muhtemeldir ki Necib Mahfuz’un ödüle giden yolda en büyük yardımcılarından oldu. Mahfuz, sadece Mısır toplumuna değil bütün Arap halklarına rağmen tarafını seçmekten çekinmedi.

Camp David sonrası Mahfuz’un roman, hikâye, senaryo, oyun gibi sayıları yüze yaklaşan eserlerinin yayını ve satışı Mısır dışındaki bütün Arap ülkelerinde yasaklandı. Anlaşmadan dokuz yıl sonra yani 1988’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasıyla yasaklar sona erdi. İlginç değil mi? Değil aslında…

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar