Bizimle İletişime Geçin

Din ve Hayat

Ömrü Bereketli Kılmanın Yolları veyahut “Asr” Sûresinin Hatırlattıkları

Zamanın bir parçası olan insan ömrü, ona verilen en önemli imkân ve sermayedir. Ömür, hayat; hayat ise umran demekolduğu gibi aynı zamanda çalışmak, gayret etmek, üretmek, imar etmek, zamanı ve anı boşa geçirmemek demektir. Âyetteifade buyurulduğu üzere ömür, düşünmek ve güzel işler yapmak isteyenler için insana verilmiş önemli bir fırsattır.

EKLENDİ

:

Ömür, umre, umran, ma’mur, imar, imare (mesken/apartman) ta’mir/ömür vermek, isti’mar aynı kökten gelen kelimeler olup genel anlamda yaşamak, bir yeri yaşamaya uygun hale getirmek ve yaşanabilir kılmak anlamlarına gelmektedirler.Hepsi de insanla ilişkili olan söz konusu kelimelerden bedenin hayatla ma’mur olması anlamına gelen ömür kelimesi, insanaverilen süre ve zamanı ifade için kullanılmaktadır.Zaman” ise, saat, gün, hafta, ay ve yıl gibi taksim edilmeye elverişli süre/müddettir. Ayrıca vaktin azı ve çoğu için kullanılan bir kelimedir. Müzmin hastalık denilince de uzun bir zaman devam eden hastalık akla gelmektedir.

Kur’ân’da bir sûreye de isim olan “asr” kelimesi başta olmak üzere, karn, dehr, sene, ay, gün, gece, vakit, ân, aşiy, duha, ebed, hulud gibi kelimeler zamanı gösteren kelimelerdir. Sözlükte, isim olarak kullanıldığında “dehr/zaman” anlamına gelen “asr” kelimesi, mastar olarak kullanıldığında ise “hapsetmek” “menetmek”, “sıkıp suyunu çıkartmak” anlamlarına gelmektedir. Müfessirler, asrkelimesine “ikindi namazı”, “ikindi vakti”, “dehr/zaman” gibi anlamlar yüklemişlerdir.

Zamanın bir parçası olan insan ömrü, ona verilen en önemli imkân ve sermayedir. Ömür, hayat; hayat ise umran demekolduğu gibi aynı zamanda çalışmak, gayret etmek, üretmek, imar etmek, zamanı ve anı boşa geçirmemek demektir. Âyetteifade buyurulduğu üzere ömür, düşünmek ve güzel işler yapmak isteyenler için insana verilmiş önemli bir fırsattır.“Düşünüp ibret almak ve şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardına getiren de O’dur.” (Furkan 62) İnkârcıların durumunu anlatan ve ömürlerini güzel bir şekilde geçirmeyenler hakkında ise şöyle denilmektedir. Ve onlar orada, “Rabbimiz! Bizi çıkar da yapmış olduklarımızdan tamamen başka, iyi işler yapalım” diye feryat ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Üstelik size uyarıcı da gelmişti. Şimdi tadın bakalım! Zalimlerin hiçbir yardımcısı da yoktur! (Fâtır 37)

Asra Yemin Olsun

Kur’ân’da pek çok varlık üzerine yemin edildiği gibi önemine binaen zamanı ifade eden ve içerisinde yaklaşık yüz yıllık bir birikimi barındıran asra da yemin edilmiş diğer taraftan Hz. Peygamber’in ömrüne/hayatına da yemin edilmiştir. Hayatına yemin olsun ki onlar, sarhoş (sersem) halleriyle saçmalayıp duruyorlardı.(Hicr suresi 72) Dolayısıyla insan hayatı da içerisinde aşağı yukarı bir asırlık birikimi barındırmaktadır.

Asr resinin ilk âyeti adını aldığı asrkelimesiyle başlamakta ve bir nevi zamanının başını ve sonunu hatırlatmaktadır. Asra yemin olsun” ifadesinden hemen sonra gelen cümle ise mühmel bir kaziyye olan insan gerçekten ziyandadır” cümlesidir. Burada insandan maksat insan topluluğudur. Ancak bütün insanlar hüsrandadır, demek anlamına gelmemektedir. Zira sonraki âyet bu durumu istisnalar yaparak açıklamaktadır. Zamanı ifade eden kelimelerden birisi olan “karn” kelimesi, asr kelimesiyle birlikte yüzyılı ifade etse de aynı zamanda belli bir zamanda yaşamış topluluk” için de kullanılmaktadır. Asr sûresinin son âyeti Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadıristisna cümlesi ile sona ermektedir.

İman

Ömrü bereketli kılmanın birinci yolu, zamanın sahibine, zamanı evirip çevirene bağlanmak, O’na candan ve kalpten inanmaktır. İman hakikatine şöyle işaret edilmektedir:Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “işittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler. İnsan, yaşadığı sürece kendisi için güvenli bir limana, ona hayat veren bir düşünceye, bedeni içerisinde ruhunu aydınlatan bir yol göstericiye ihtiyaç duyar.İnsanı hüsrana düşmekten koruyan, kalbini ve düşüncesini güzelleştiren, onlara canlılık veren ise imandır. İman edenlerin, Allah’ı anmak ve vahy edilen gerçeği düşünmekten dolayı kalplerinin heyecanla ürperme zamanı gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilmiş ve üzerlerinden uzun zaman geçip kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu yoldan çıkmışlardır.” (Hadid 16)

Salih Amel

Kur’ân’da, kendilerine imanları sevdirilenler aynı zamanda hayatları boyunca iyi ve güzel işler yapmak, Allah’ın rızasının kazanmak hayırda yarışmak için de teşvik edilmişlerdir. İman dil ve kalp arasındaki kararlılığı, salih amel ise ruh ile beden arasındaki uyumu gösterir. Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir. Güzel sözler O’na yükselir; Onları da (iyi işleri de) Allah’a güzel sözler yükseltir. Sinsi sinsi kötülük tasarlayanlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzakları altüst olur. (Fâtır 10) Güzel sözler Allah’a yükselir. “Güzel kelimeler/sözlerden maksadın kelime-i tevhid olduğu ifade edilmiştir. Kelime-i tevhidi diğer bir ifadeyle “güzel sözleriO’na yükselten ise salih ameldir. Salih amel, ömrü ve zamanı bereketli kılmanın ikinci yoludur. İman dinamiğiyle güzel ameller yapmaktır.

Güzel söz ve amel uygunluğuna Kur’ân şöyle işaret eder: “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder.” (Ahzab 70-71) İnsanın bütün hayatı bir ameldir. Ancak yapılanları salih olarak kayda geçirmek için iman ve ihsanla bezemek gerekmektedir. Güzel bir niyetle başlayan her iş ve amel, salih olmaya aday bir ameldir.

Hakkı Tavsiye

Hayatlarını ve ömürlerini iman ve salih amellerle bir kıvama getirip süsleyenler, hayatın farklı alanlarında güzel işler yapmaya devam ederler. İmanın emrinde olan bir kalp, bu kalbin yönetiminde olan bedenin yanlış yapması pek dedüşünülemez. Asır sûresi, iman ve salih amelden sonra insanlar arasındaki ilişkileri konu edinen ve bir nevi toplumsal destek ve yardımlaşma olarak da ifade edebileceğimiz ahlaki iki konuya işaret etmektedir. Hiç şüphesiz Kur’ân’ın farklı yerlerinde bu ilkelerle ilgili âyetlere rastlamak mümkündür. Asr sûresinin dikkat çektiği ve üzerinde durduğu prensiplerden ilki hakkı tavsiyedir. Hakkı tavsiye, iman edenlerin, salih ameller işleyerek ihsan, takva ve ihlasla hareket eden mü’minlerin iman ve salih amellerle ilgili hususları birbirlerine tavsiye etmeleridir. Sahabe-i kiramın birbirlerinden ayrılırlarken bu sûreyi okumalarını bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.

İman edip salih amel işleyenler birbirlerine hakkı tavsiye etmek için zaman ayırırlar. İç dünyalarını imanla şekillendirenler, hayatlarını salih amellerle donatanlar, hakkı tavsiye etmek suretiyle toplumun erdemli bir toplum olmasına katkıda bulunurlar. Böylece hayırlı bir ümmet olmanın güzelliğini yaşar dururlar. “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız…” (Âl-i İmrân 110) Bütün bunların da ihsan yani iyilik, güzellik ve merhametle yapılması gerekir. “Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.”(Nisa 36)

Sabrı Tavsiye

Asrsûresi sabrı tavsiye ile sona ermektedir. Kur’ân’ın pek çok âyetinde sabır konusunun işlendiğini görürüz ki sabır insan için önemli erdemlerden birisi kabul edilmektedir. İmanda sabır, salih amelleri yerine getirmede sabır, hakkı anlatmada sabır, başa gelen sıkıntı ve musibetlere sabır… İlginçtir sûrenin ilk kelimesi olan asr ile son kelimesi olan sabır arasında fasıla bakımından bir uyum olduğu gibi harfleri arasında da bir benzerlik göze çarpmaktadır. Ayrıca asr kelimesinin bir anlamı tutmak/hapsetmek” olduğu gibi sabır kelimesinin de bir anlamı da “tutmak/hapsetmektir.

Hayatımız bir imtihan, ömrümüz bu hayatta bize verilen süredir. Hayatı, canlı ve diri tutmanın, hasadı bol ve bereketli kılmanın, geride güzel ve kalıcı bir ad bırakmanın, ahiret yurdunda mutlu ve bahtiyar olmanın bütün bunlardan öte Allah’ın rızasını kazanmanın yolu iman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiyedir. Her insan kendisi için takdir edilmiş bir ömür yaşamaktadır. Bu ömrü zarara uğratmadan bilakis sonuçta karlı çıkmak için bu dünyada ihsan makamında yaşamak gerekmektedir. Bu durumu imân, islâm ve ihsânilkelerinin anlatıldığı Cibrîl hadisi bizlere çok güzel bir tarzda izah etmektedir.

Şunu da unutmamak gerekir ki, hüsrana uğramamak için boş hayallerden, bitmek tükenmez arzulardan, kuruntulardan, vesvese ve dedikodulardan, yapacağım, edeceğim gibi sonu gelmeyen emellerden, oyalanmalardan vazgeçmek gerekmektedir. Bütün ömrünü boşa harcayıp daha sonra da âyette belirtilen duruma düşmemek gerekmektedir. Onların ardından kitaba vâris olan ve ‘nasıl olsa bağışlanacağızdiyerek şu dünyanın geçici menfaatine sarılan bir kuşak geldi. (Ne zaman) önlerine bu gibi menfaatler çıksa hemen sarılırlar. Bunlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitabın öngördüğü bir söz alınmamış mıydı? Üstelik onlar kitaptakini de okuyup öğrenmişlerdi. Doğrusu âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Araf 169)

Sözü şairin şu dizeleriyle bitirelim:

Yâdında mı doğduğun anlar

Sen ağlardın gülerdi âlem

Öyle bir ömür sür ki mevtin

Olsun sana hande halka mâtem

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar