Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Osmanlı, Endülüs’e Neden Yardım Edemedi? (IV)

EKLENDİ

:

  1. III. Murat (1574-1595) zamanına gelindiğinde Osmanlı, bu zamana kadar kendi adına elde ettiği kazanımları ve ulaştığı seviyeyi korumaya çalışan bir devlet görüntüsü vermekteydi. Ancak devletin sınırlarının İran-Rusya-Avusturya gibi güçlü ülkelerin sınırlarına dayanmış olması, Avrupa’da merkezî krallıkların kurulmuş ve coğrafî keşifler sayesinde zenginleşmiş olması ve ticaret yollarının değişmesi yüzünden Osmanlı’nın ticaret gelirleri azalmış ve devlet yıpranmaya başlamıştı. Bu yüzden III. Murat’la başlayan Osmanlı dönemi, devletin “duraklama” ya başladığı yıllar olarak kabul edilir.

Bu arada İspanya’da da işler iyi gitmemekte, Kral II. Filip, içinde bulunduğu kötü şartların etkisiyle Osmanlılarla barış imzalamak istemekteydi. Sonuçta taraflar arasında 1577’de barış anlaşması imzalandı ve daha sonra da 1581’e kadar uzatıldı. Buna rağmen Kuzey Afrika’daki Osmanlı topraklarında bulunan denizciler, bu dönemde de İspanya kıyılarına saldırılarını devam ettirdiler.

Bu arada III. Murat, Moriskolara yardım etmek için Fas’ta hüküm süren Sa’dilerle ittifak yapmayı teklif etti. Ancak Sa’diler bu teklif karşısında bir şey yapmadıkları gibi Osmanlı-İspanya arasında ikili oynamaya devam ettiler.

Osmanlının denizlerdeki egemenliğinin zayıflamasıyla Kuzey Afrika üzerindeki etkisi de azaldı. Bunda da III. Murat döneminde Cezayir ve Fas’a karşı girişilen deniz harekâtında başarısız olunmasının (1582) önemli bir rolü oldu. Bu yüzden artık Kuzey Afrika’da Türk devrinin kapandığı kabul edilir.

Bu arada İspanya ile yapılan anlaşmanın üç yıl daha uzatılmış olmasına rağmen bölgedeki denizciler İspanya kıyılarına saldırmaya, Endülüslülere yardım etmeye ve Moriskoları Kuzey Afrika’ya taşımaya devam ettiler. Buna rağmen İspanya topraklarında altı yüz bin civarında Morisko, çok zor şartlarda varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlardı.

  1. III. Mehmet (1595-1603) zamanında Osmanlı hâlâ büyük bir dünya gücüydü. Fakat İran ve Avusturya ile uzun yıllar devam eden savaşların yanı sıra Anadolu’da peşi peşine yaşanan isyanlar, çok büyük harcamalar yapılmasına bu da devletin güç kaybedip yıpranmasına sebep oldu.

Bu sırada İspanya da Fransa, İngiltere ve Hollanda’yla giriştiği savaşlar yüzünden güç yitirmeye başlamıştı. Belki bunun da etkisiyle İspanyol kıyılarına Müslümanlar tarafından yapılan deniz saldırıları aralıksız olarak devam etti. Ancak bu akınların temel hedefi, artık ganimet elde etmekti.

Osmanlı Devleti, XVI. yüzyıl boyunca defalarca denediği ve kısmî bir başarı elde ettiği Endülüslülere yardım işini artık tamamen Garp Ocakları’nın eline bıraktı. (Osmanlı Devleti’nin Cezayir, Tunus ve Trablusgarp eyaletlerine XVI-XX. yüzyıllarda Garp Ocakları denilmekteydi.)

Bu gelişmeler ve İspanyolların bütün baskılarına rağmen Moriskolar, İspanya’dan tamamen kovuldukları güne kadar Osmanlı’nın kendilerine yardım edeceğine ve onları kurtaracağına inanmaya devam ettiler. Hatta Moriskolar arasında Fatih Sultan Mehmet’e ait olduğu ileri sürülen ve kendisinden sonra tahta oturanlara ettiği ileri sürülen bir vasiyet, onların bu beklentilerini daha da güçlendirdi. Bu vasiyette Fatih’in İspanya’nın fethedilmesini ve Moriskoların kurtarılmasını istediği dilden dile dolaşmaya başlamıştı. Bu yüzden Endülüslüler, Osmanlı Devleti ile irtibatlarını sürdürmeye gayret ettiler. Onların bu çabaları, İspanyol idareciler tarafından ciddi bir tehdit olarak algılandı ve bu sorunu kökünden halletmek için toplu sürgün gibi çareler gündeme gelmeye başladı.

  1. I. Ahmet (1603-1617) döneminde Moriskolara yardım, dolaylı yollardan devam etti. Bu arada onlar da kendilerine yardım edilmesini sağlamak amacıyla girişimlerini sürdürdüler. Bu bağlamda İngiltere kraliçesi Elizabet’in son yıllarında İngiltere hükumetinden yardım istediler. Bu sırada kraliçe öldü (1603), yerine I. James geçti (1603-1625), bu sefer ondan yardım talep edildi. Fakat bu taleplere nasıl cevap verildiği konusunda kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur.

Sultan I. Ahmet, Müteferrika İbrahim Efendi’yi elçi olarak İngiltere’ye göndererek onlara sığınan Moriskoların İngiliz gemileriyle Osmanlı topraklarına taşınması için bir anlaşma imzalanmasını sağladı. Fakat tam bu sırada İspanya ile İngiltere arasında başka bir anlaşma yapılınca (1604) I. Ahmed’in bu girişimi sonuçsuz kaldı.

Bu arada İspanya, Osmanlıda yaşanan gelişmeleri de göz önünde bulundurarak Moriskoları toptan sürmek suretiyle onlardan kurtulmayı planladı. İspanya Kralı II. Filip bu konuda oldukça açık bir şekilde şunları söylemekteydi:

Mağribliler ve Osmanlılar bizim için açık düşmandırlar. Çünkü Osmanlı Sultanı I. Ahmed, İran’la devam eden savaşı bitirmiş ve ülkesi içindeki isyanları da bastırmış durumdadır. İçimizdeki Müslümanlar da (Moriskolar) özgürlük hareketine kalkışmak için fırsat kollamaktadırlar. Ancak yapmamız gereken barışın korunmasıdır. Müslümanların toptan öldürülmesi değildir.

Moriskolar bu durumun sürgünle sonuçlanacağını tahmin etmiş olacaklar ki 1605’te o zamanlar Osmanlıya bağlı olan Belgrad’a elçi gönderdiler. Giden heyet burada Osmanlı Sultanı I. Ahmed’in vezirlerinden Murat Paşa ile görüştü. Murat Paşa, Moriskoların içinde bulundukları sıkıntıları saraya iletti. 1608’de Moriskolar İstanbul’a dört ayrı heyet daha gönderdiler.

Bu arada korkulan oldu, Müslümanların toptan öldürülmesi İspanya için muhtemelen yeni ve daha büyük problemler üreteceği için ülkedeki Moriskoların sürülmesine karar verildi. 1609’da alınan bu karar Moriskoları perişan etti.

Bu tarihlerde Osmanlı Sultanın Fransa Kralı ile ilişkileri oldukça iyi idi. Sultan I. Ahmed bu durumdan faydalanarak Fransa Kralına bir ferman gönderdi. Fermanda Fransa’da iyi karşılanmayan ve ciddi sıkıntılar çeken Moriskolara iyi davranılması, onların Osmanlı topraklarına göçmeleri için kendilerine yardımcı olunması ricasında bulunuldu. Bunun üzerine Fransa Kralı, ülkesindeki Moriskoların istedikleri ülkeye gitmelerine izin verdi. Hatta bir rivayete göre kral vekili, göçmenleri taşımak için gemiler hazırlattı. Ancak bu gelişme İspanya’daki Moriskoları olumsuz etkiledi. İspanya kralı, ülkesindeki bütün Moriskoları tamamen sürme kararını sıkı bir şekilde uygulamaya koydu. 1609-1614 yılları arasında gerçekleşen büyük Morisko sürgünü, ülkede yaşamakta olan Müslüman kökenlilerin çok büyük bir kısmının sürülmesiyle sonuçlandı.

Bu sürgün sırasında göçmenlerin bir kısmı Fransa’ya gitmek üzere İspanya’dan kovuldu. Franklar, onları ilk anda iyi karşıladılar. Fransa Kralı IV. Henri, Katolik dinine göre yaşamaları şartıyla Moriskoların Fransa’ya yerleşmelerine izin verdi. Hâlbuki İspanya buna bile izin vermiyordu. I. Ahmed, Moriskoların “Halifemiz” dedikleri Osmanlı sultanının ülkesine geçmek istediklerini biliyordu. Padişah, Fransa, İngiltere ve Venedik idarecilerine mektuplar göndererek bu konuda göçmenlere yardım edilmesini talep etti. Onun bu talebi üzerine özellikle Fransa Kralı onlara kolaylık sağladı. Çünkü o sıralarda Fransa ile Osmanlı stratejik bir ortaklık içindeydi.

Bu gelişmeler üzerine Moriskoların bir kısmı Fransa, İsviçre ve İtalya’da kalırken bazıları da Sicilya adasına yerleşti. Çok sayıda Morisko ise İtalya’nın Milano ve Venedik şehirleri üzerinden o zamanlar Osmanlı toprağı olan Bosna-Hersek’e göç etti. Bazıları Osmanlı Selanik’ine ve Belgrad’a yerleşti. Bir kısmı da başkent İstanbul’un Galata ve Tophane semtlerine iskân edildi. Bu arada Adana, Şam ve Lübnan sahillerine gidenler de oldu. Bu süreçte çok sayıda Endülüslü Yahudi’nin de güvenle taşındığını ve onların da Osmanlı topraklarına yerleştirildiğini de belirtmek gerekir.

İspanya’dan sürülen Moriskoların önemli bir kısmı da yine o zamanlar Osmanlıya bağlı Cezayir, Tunus ve Trablusgarb’a göç etti. Sultan I. Ahmed, Tunus Beylerbeyine ferman göndererek Moriskolara haksızlık yapılmamasını emretti.

Osmanlı’nın İspanya üzerine sefer düzenlemek için çeşitli girişimlerde bulunduğu bilinmekle beraber bunların gerçekleşmediği görülmektedir. Çünkü bu durumlarda genellikle Papanın devreye girerek yapılan anlaşmaları bozduğu tahmin edilmektedir. Bu yüzden Osmanlı, Endülüs’e etkili bir şekilde yardım edemediği gibi sürekli olarak Haçlı ittifakına karşı mücadele etmek zorunda kaldı.

Dipnot

[1] Bilgin, Feridun, “Gırnata İsyanı (1568-1570) Çerçevesi Osmanlı-Endülüs İlişkiler”, Usûl: İslam Araştırmaları, 2009, sayı: 11, s. 117-140.

[2] Bilgin “Avrupa’ya Sürgün Edilen Endülüs Müslümanları’na (Moriskolar) Osmanlı Devleti’nin Yardımı (XVII. Asır)”, Gaziantep University Journal of Social Science, XII. cilt, 4. sayı, 837-852.

[3] Seyyid Murâdî Reis, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Hatıraları, İstanbul: Çamlıca, 2014, s. 38.

[4] Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasî Tarih, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara 2010, I, s. 297-327.

[5] Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanlarına Osmanlı Yardımı”, Türkler, c. IX, 728-758.

[6]  Lütfi Şeyban, Mudejares & Sefarades, İstanbul: İz Yayınları, 2010, s. 167-326.

[7] Ünver, Mine Sultan, “Osmanlı’nın Endülüs’e Doğrudan Yardım Edememesinin Nedenleri”, Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi (KAREFAD), 2 (1), 29-48.

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar