zordur valizlerde bir hayatı taşımak
ve bir şehrin tam ortasında
kalbini bir kaldırıma bırakmak
belki bir çift gözün bulmasını umarak
bütün köşe başları ya da ağaç gölgeleri
şahitlik ederken bir ayrılığa
caddelerden bir bir çekilir seri katiller
maktullerinin yüreğine bir kurşun sıkarak
oysa her ayrılık da sırtından vurur insanı
eğridir artık bütün çizgiler
anlarsın yalpalayarak yürüdüğünde
aklını ve tüm kuşları yitirdiğinde
anlarsın bir ismin artık dudaklarına haram olduğunu
boğazların düğümlendiği gecelerde
anlarsın avuç avuç yanlışlar biriktirdiğini
suyunun kirlendiğini
göğünün karardığını
yersiz yurtsuz
ve hiçbir mekâna sığmayan bir insan olduğunu
umudu hiç dönmeyecek bir tren katarına yüklerken
sularını bir çöle dökerken
yıllardır topladığın kervanını dağıtırken
şehirlerini ve insanlarını yitirip
gölgeni terkinde sürüklerken
zamanı saatlere hapsedip
2 / 2
yalnızlığı deli gömleği gibi giyerken
göğe açılmış avuçlarını
yenilmiş ve mahcup iki yanına indirirken
kılıcını kınından hiç çıkarmadan
tüm savaş meydanlarından çekilirken
putunu kıyamadan ve kıramadan peşinden sürüklerken
yaralı ve mağlup ama yine de mağrur
bir cümle dökülür dudaklarından
ah özlemek ne ağır bir yenilgi