Bizimle İletişime Geçin

Dünyanın Renkleri

Pakistan Zindâbâd (1) – Quetta’da Bir Zamanlar

Şehir Afganistan ve İran’a geçiş güzergâhında olmasından dolayı bir ticaret merkezi. Sayısız çarşı ve pazar mevcut burada. Quetta’da okulların uzun tatili yazın değil kış mevsiminde… Aralık sonundan, şubat sonuna kadar devam eden iki aylık bir kış tatili var. Bunun nedeni olarak kışın insanların daha sıcak bölgelerdeki evlerine göç etmeleri ve Quetta merkezde kışın yaşanan gaz kesintileri olduğu söylenmişti.

EKLENDİ

:

Bir Afrika sevdalısı olarak Afrika görevinden sonra Pakistan’a gelirken doğrusu sevinçten havalara uçmadığımı itiraf etmeliyim. Ama umudum vardı, yeniden başlangıca ve dirilişe dair… Kafamda bir sürü projeyle birlikte soru işaretleri ve son bir yılın yıpranmışlığı ile yeni görev yerimiz Pakistan’ın Quetta şehrine gelmiştik. Bir taraftan heyecan ve umut, bir taraftan tedirginlik…

Ömründe kolay lokma yememiş, kolay olana talip olmamış biri için buranın da farklı olmayacağına dair içimde bir şüphe yoktu. Nitekim yanılmadım da…  Ev bulma, eşya kurma, kanalizasyon kokusu, toz fırtınaları, elektrik kesintileri, kışın gaz kesintisi ve rutubet, bel fıtığı ağrıları vs. derken Quetta’da düzenimizi kurmuş ve alışmıştık bile bu kente, hatta kışın aşırı rutubetten dolayı evimizi bile değiştirdik…

Alıştık derken bu bütün aile bireylerimiz için geçerli olmadı tabi… Oğlum da benim gibi Afrika’yı çok sevmiş fakat Pakistan’a bir türlü alışamamıştı. Nijer’de lise son sınıfa geçmişti ama buranın eğitim sistemi nedeniyle bir sınıf geriden başlaması gerekiyordu. Bir ay boyunca Quetta’da derslere girmesine rağmen buraya bir türlü alışamadı.

Nijer’de eğitim gördüğü okul Fransızcaydı. Burada ise İngilizce ve Urduca işin içine girince durmak istemedi. Türkiye’de eğitimine devam etme konusunda oldukça ısrarlıydı. Ne yaptıysam ikna edemedim, Türkiye’ye döndü ve lise son sınıfa kaydolup üniversite sınavına hazırlanmaya başladı…

Galiba Quetta’ya ilk geldiğimizde kaldığımız otel, o yaştaki bir gencin kaldırabileceği türden bir macera değildi. Kötü bir başlangıç olmuştu bu otel onun için…

Quetta’da yabancıların konaklayabileceği iki otel var diğer oteller yabancı kabul etmiyorlar. Çünkü yasak… İstihbarat, güvenlik gerekçesiyle yabancıların başka otellerde konaklamasına müsade etmiyor. Bu iki otelden biri nispeten daha iyi şartlara sahip, diğeri ise asgari insanî yaşam şartlarını bile taşımayan, hijyenin ve temizliğin hiç uğramadığı, toplama kampını andıran, tarifi imkânsız bir otel. Yöneticilerimiz bize burayı uygun(!) gördükleri için bu otelde kaldık, daha doğrusu kalamadık. Yıllardır yıkanmamış çarşaf, yastık ve battaniyelerin üzerine valizimizde bulunan örtüleri serip sırt çantalarımızı yastık yaparak uyumadan bir gece geçirebildik burada. Sabahı nasıl ettik bilemiyorum, oğlum sabaha kadar sızlandı durdu.

Ertesi günün sabahı otelden ayrılmak istediğimizi okul yöneticisine bildirdim ve şoförle birlikte geldi. Bu sefer de otel çalışanı istihbarat gelmeden kendi başımıza otelden ayrılamayacağımızı söyleyerek kapıyı kilitledi. Yarım saat kadar sonra iki kamyonet asker geldi otele… Önde ve arkada içi asker dolu iki doçka yüklü eskort refakatinde otelden ayrılıp okula geldik. Bundan sonra ev buluncaya kadar yaklaşık 20 gün, ben ve oğlum okuldaki erkek yurdunda; eşim ise diğer bayan öğretmenlerin kaldığı yerde misafir olduk. Bir ay sonra da oğlumuzu Türkiye’ye göndermek zorunda kaldık. Gitmesi de ayrı bir macera oldu.

Quetta’dan Türkiye’ye direkt uçuş olmadığı için önce uçakla Karaçi’ye oradan da bir gün sonra Türkiye’ gidiliyordu. Bunun için uçak biletlerini almış ve Karaçi’deki okullarımızın müdürüne çocuğu karşılamaları için haber verip biletlerinin fotoğrafını göndermiştim. Havaalanından karşılayıp, o gün okul yurdunda kalıp ertesi gün de yine havaalanından Türkiye’ye yolcu edeceklerdi. Benim açımdan kusursuz plandı. Heyhât…Lâkin öyle olmamıştı. Pakistan’da güvenlik gerekçesiyle telefon ve internet zaman zaman kısıtlanıyordu. Gideceği gün de böyle bir güne denk geldi.  Quetta’da 2 gün sürecek bir internet ve telefon kısıtlaması olmuştu. Artık lazım olmaz diye sim kartı da oğlumdan geri almıştım. Onu yolcu ettikten sonra haber vermek için Karaçi’deki okul müdürünü aradığımda telefonun ve internetin kesik olduğunu fark ettim. Hatlar açıldığında nasıl olsa ulaşır diye mesaj attım. Fakat öyle olmadı 2 gün boyunca hatlar açılmadı ve biz oğlumuzun varıp varmadığından hiçbir şekilde haber alamadık. Çok endişelenmiştik.

Okul Müdürüne attığım mesaj çok geç iletilmişti. O da çocuğun geleceğini unutmuş ve havaalanına kimseyi yönlendirmemişti. Oğlum saatlerce havaalanında beklemiş ve sonra taksiyle okula gitmeyi akıl etmiş. Fakat ne onda okuldan birinin telefon numarası vardı ne de okulun yerini biliyordu. Havaalanına yakın bir fastfood lokantasından internete bağlanıp, internet haritasından okulun yerini taksi şoförüne gösterip okula gitmiş. O gece orada kaldıktan sonra ertesi günü de Türkiye’ye uçmuş. Biz bütün bunları o Türkiye’ye vardıktan sonra öğrenebildik çünkü Quetta’da telefon ve internet hatları iki gün sonra açılmıştı.

Bu faslı daha fazla uzatmadan biraz Quetta’mızdan bahsedeyim.

Quetta, Afganistan ve İran sınırına yakın bir şehir. Belucistan Eyaleti’nin başkenti. Yaklaşık 3-4 milyon insan yaşıyor burada… Bunların çoğu da Afgan muhacirler… Bu muhacirlerin genelini Özbek ve Türkmenler oluşturuyor. Yaklaşık 30-40 yıldır bu ülkede olmalarına rağmen çoğunun vatandaşlığı yok, göçmen statüsündeler. Okulumuzu bu Türkmen ve Özbek muhacirlerden durumu iyi olanlar da çokça tercih ediyorlar. En başarılı öğrencilerimiz arasındalar. Üniversiteyi Türkiye’de okumayı çok istiyorlar ama Pakistan pasaportları olmadığı için gidebilmeleri çok zor. Nitekim birkaç öğrencim Türkiye’de üniversite bursu kazanmalarına rağmen gidemediler.

Afganistan muhacirlerinin birçok halı, kilim tezgâhları var. Türkmen ve Özbek el dokuma yün halı ve kilimleri çok güzel ve meşhur. Ayrıca büyük küçük ticaretle uğraşıyorlar. Şehrin kenar mahallelerinde bir arada yaşıyorlar.

Yine şehirde Hazara dinilen Şii mezhebine mensup azımsanmayacak sayıda bir toplum mevcut. Çekik gözlüler ve tipoloji olarak Türklere ve Moğollara benziyorlar. Fakat Farsça ve bu bölgede yaygın dil olan Belucca konuşuyorlar. Pakistan’da fiili bir Şii Sünni çatışması var. Buradaki ayrım çok keskin. Hazaralar Quetta’da belirli mahallelerde yaşıyorlar ve yaşadıkları bölgelere giriş çıkışlar polis kontrolünde. Zaman zaman karşılıklı bombalı saldırılar gerçekleştiriliyor. Hazaraların dini günlerinde okullar tatil ediliyor, telefon ve internet hatları kesiliyor, Sünnilerin ve yabancıların dışarı çıkmamaları tavsiye ediliyor.

Belucistan Eyalet’inde Hindistan tarafından desteklenen Beluci ayrılıkçı gruplar da mevcut. Bunlar bölgenin zengin doğalgaz kaynaklarının adaletsiz bir şekilde diğer bölgelere aktarıldığı bölgeye yeterli devlet hizmetinin gelmediği gibi gerekçelerle bağımsızlık talep ediyor ve bunun için bombalı ve silahlı eylemler gerçekleştiriyorlar. Buradaki bombalama eylemlerinin diğer bir nedeni de bu… Quetta’da geçirdiğimiz sekiz ay boyunca değişik gruplarca 12-13 defa bombalama eylemi gerçekleştirildi. Bunlardan biri okulumuza yakın bir yerde olduğu için okulumuzun bazı camları kırıldı. Bu durumun ilginç olan yanı ise bu eylemlerin insanların günlük hayatlarını çok etkilememesi… Biz de buna hemen uyum sağladık. Yeni bomba patlayan bir sokağa yolumuz düştüğünde insanların günlük rutinlerine devam ettiklerini görünce biz de oradaki dükkanlara girip çıkıyorduk.

Tarih ve kültür pek yer edinememiş bu şehirde. Turizm de aynı şekilde. Ziyaret denilen doğa manzarası açısından güzel bir dağlık bölge var ve sadece yerli turistlerin gittiği bir yer… Oldukça köhne bir görüntüye sahip olmasına karşılık oldukça hareketli bir ticari hayat var.

Şehir Afganistan ve İran’a geçiş güzergâhında olmasından dolayı bir ticaret merkezi. Sayısız çarşı ve pazar mevcut burada. Aradığınız her şeyi yeni ya da eski bulma şansınız var… Çarşı ve pazarlar sektör sektör ayrıldığı gibi karışık olan da var. Mesela envai çeşit kuruyemişin satıldığı kocaman bir açık pazar var. Ayrıca bu pazarın etrafında da yine sayısız kuruyemiş dükkânları mevcut. Bu kuruyemişlerin çoğu İran ve Afganistan üretimi olmakla birlikte yerli olanlar da var.

Yazları sıcak ve kurak olan bu şehrin kışı ise kısa da olsa soğuk ve kar yağışlı. Oldukça tozlu bir havası var. Kışın evlerde ısınmak için genellikle doğal gaz sobası kullanılıyor, tabi gaz basıncı evinize kadar ulaşabiliyorsa… Soğuk havalarda aşırı yüklenmelerden dolayı gaz kesintileri de oluyor sık sık… Hâliyle bu durumun vahim bir sonucu olarak gaz zehirlenmelerine bağlı ölümler oluyor maalesef… Okullarımızdan birinin muhasebecisini de yine bu tür gece gaz sızıntısı nedeniyle kaybettik.

Quetta’da okulların uzun tatili yazın değil kış mevsiminde… Aralık sonundan, şubat sonuna kadar devam eden iki aylık bir kış tatili var. Bunun nedeni olarak kışın insanların daha sıcak bölgelerdeki evlerine göç etmeleri ve Quetta merkezde kışın yaşanan gaz kesintileri olduğu söylenmişti. Gerçekten de Türkiye’den daha soğuk kış şartları olmamasına rağmen, biraz kar yağdığında Quetta’da hayat duruyordu. Toplu taşıma çamur olan yollardan dolayı işlemiyordu. Bu bakımlardan düşünüldüğünde neden uzun kış tatili yapıldığı anlaşılabilir bir durumdu.

Quetta yüksek bir rakıma sahip dolayısıyla kışın kar yağışlı geçiyor ancak ilginç bir durum 150-200 kilometre güneye gittiğinizde rakım düşüyor ve yazınki kadar sıcak bir havayla karşılaşıyorsunuz. Okulumuzun düzenlediği bir bursluluk sınavını oradaki başvuru yapan öğrencilere uygulamak için “Sibi” adlı bir şehre gittiğimde bu ilginç duruma şahit oldum. Kışlık kıyafetle gittiğim için sıcaktan bayağı bunalmıştım.

Sibi de Quetta’ya benzer şekilde gri renge bürünmüş, taş kaldırımlı ve toprak sokakları olan büyük bir köy görünümlü bir şehirdi. Şehre gelirken çok güzel doğa manzaralarının bulunduğu, arasından ırmaklar akan, dar ve tehlikeli vadilerden geçtik. Yine yolun bir kısmında da yüzlerce küçük kömür maden ocakları ilginç bir görüntü oluşturuyordu. Yine yol güzergâhında İngilizler tarafından inşa edilmiş,  eskiyen kısımları yenilenmiş bir tren yolu da bulunuyor. O dönemden kalmış olan tren yolu güzergâhındaki taş köprüler ve tüneller güzel görüntüsünün yanında; yüz, yüz elli yıl öncesinin İngiliz sömürge dönemini günümüze taşıyor.

Sibi de gittiğimiz okul büyükçe bir bahçesi olan, U şeklinde, tek katlı, sınıfları bahçeye açılan, tarihî, taş bir okul binası, İngilizler tarafından inşa edilmiş. Mimarisi oldukça güzel, bizim medreselerimizi andırıyordu. Yaptığımız bu sınav sayesinde Belucistan bölgesinde bir şehri daha görme fırsatını yakalamıştım. Şehir, okul binası hariç çok ilgimi çekmemiş olsa da yolda çok güzel manzaralar temaşa etmiştim…

Quetta izlenimlerimize ikinci yazımızda devam edeceğiz…

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar