Bu yazımızda Pakistan’ın Sind Eyaletinde yer alan Khairpur şehrinin yakın çevresinde bulunan görülmeye değer bazı tarihî ve doğal güzelliklerden bahsedeceğiz. Bunlardan ilki eski Khairpur Mirs Krallığı sınırları içinde bulunan Kot Diji Kalesi ve kalenin bulunduğu bir kasaba.
Burası Khairpur’a yaklaşık bir saat mesafede bir küçük yerleşim yeri… Kalenin dışında Kraliyet Ailesi’nin diğer bazı mülkleri de burada bulunuyor. Bir iki küçük saray ve hurma bahçeleri şehzadenin bazı akrabaları tarafından idare ediliyor. Pakistan devleti, krallık Pakistan’a katıldıktan sonra bazı mülkleri kraliyet ailesine bırakmış fakat bugünkü varisler, bunların yeterli olmadığını tüm kraliyet varlıklarının kendilerine verilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Buradaki küçük saraylardan bir tanesini gezdik. Bembeyaz, ihtişamlı bir köşkü andıran bir yapı. Dışarıdan ve içeriden sanatsal bir mimariyle inşa edilmiş. Şehrin dar sokaklarından kaleye doğru giderken bazıları harabe, bazıları restore edilmiş birçok buna benzer yapılar görmek mümkün.
Kaleye yakın bir okulda İngiliz bir öğretmenin yirmi yıldan fazladır burada kaldığını ve okulda öğretmenlik yaptığını öğreniyorum. Ailesi İngiltere’den zaman zaman ziyarete geliyormuş. Yalnız başına kalan bu öğretmen Urduca ve Sindiceyi çok iyi konuşuyor ve yerel halkın yediğinden yiyor giydiğinden giyiniyor ve onlar gibi yaşıyormuş.
Ana yolun kenarında küçük bir tepenin üstüne kurulu olan Kot Diji kalesinin duvarları orada çokça kullanılan deliksiz tuğla ile kalınca örülmüş. Kaleyi çevreleyen dış duvarlar oldukça yüksek ve kalın inşa edilmiş. Ancak düz bir çizgide ilerlemiyor. Arazinin yükseltilerinin şekline uygun olarak kıvrımlı ve oval sınırları var.
Kalenin tek giriş kapısı var ve oldukça büyük. İnsanların eğilerek geçebileceği küçük bir kapıyı da büyük kapının alt kısmına yapmışlar. O dönem savaşlarda kullanılan filler tarafından zorlanmasın diye kapının her tarafına ucu sivri devasa demir çiviler monte edilmiş.
Kale engebeli bir arazide inşa edildiğinden içerisinde yokuş çıkarak ilerliyorsunuz. Önce büyük bir avlu var. Taş kaldırımlı yoldan ilerledikçe kapalı alanlara ulaşıyorsunuz. En yukarıda, içerisinde sayısız kemerlerle bağlanmış uzun koridorlar var. İngilizler zamanında burası hapishane olarak kullanılmış.
Kalenin üst kısmındaki burçlardan ve kulelerden şehirdeki diğer tarihî yapıları ve alabildiğine uzanan hurma bahçelerinin oluşturduğu eşsiz manzarayı seyredebilirsiniz.
Kot Diji kalesi tarih olarak milattan öncesine, İndus Uygarlığına dayandırılmakla beraber son inşası 1790’lı yıllarda Khairpur Mirs Kralı, Talpur Hanedanı’ndan Mir Suhrab tarafından inşa edilmiş. Talpur ailesi bugün hâlâ varlığını devam ettiriyor. En son kralın torunu hayatta, Dubai ve İngiltere’de yaşıyor yılın belli dönemlerinde Khairpur’a geliyor ve önceki yazımızda anlattığımız Faiz Mahal adlı sarayında ikamet ediyor.
Ailenin şehzadeye kalan serveti dışında yönetimde bir yetkileri bulunmuyor. Ama uzak akraba olsalar da aile fertlerinin halk arasında bir saygınlığı var. Okulumuzda Sindice öğretmeni olarak görev yapan Mir Nazar Sab da bu aileden biri. Faiz Mahal sarayına gitmek için önceden izin alıp isim bildirmemiz gerektiğinde Nazar Sab hemen hallediyordu. Ayrıca okulun diğer resmî işlerinde de bize çok faydası oluyordu.
Khairpur şehrinin güneyinde yer alan bir diğer görülmeğe değer yer Nara Çölü. Buraya okulumuzda birçok öğrencisi bulunan, Nara bölgesinde yaşayan nüfuzlu bir velimizin daveti üzerine okul yöneticilerimizle beraber gittik. Pakistan’da iyi ki gitmişim dediğim bir geziydi. Harika manzaralar eşliğinde, eşsiz bir macera yaşadık. Tabi bunda ev sahibimizin üst düzey misafirperverliğinin katkısını söylemeden geçemem.
Nara çölüne gitmek için önce Karaçi yoluna giriliyor, bir müddet sonra bu yoldan ayrılıp çöle giden başka bir yola giriliyor. Yol boyunca birkaç küçük kasabadan geçiyoruz. Yolda çokça Pakistan’ın meşhur süslü kamyonlarına rastlıyoruz. İndus Nehri’nden çölün içlerine kadar uzanan su kanalı havzasında tarım ve hayvancılık yapılıyor. Kamyonlar burada elde edilen ürünleri büyük şehirlere taşıyorlar.
Yaklaşık bir buçuk iki saat süren yolculuğun ardından, ev sahibimiz önce bizi kalacağımız yer olan büyük ve modern bir çiftlikteki misafirhaneye götürüyor. Burası Hollandalılarla ortak olarak kurulmuş modern bir büyükbaş hayvan besi ve süt çiftliği. Binlerce inek ve damızlık boğalar ile buzağılar var. Yönetim binasında oteli aratmayacak bir misafirhane mevcut…
Buraya yerleşip biraz dinlendikten sonra önce çiftliği gezdiriyor ev sahiplerimiz bize. Sonra köylerine doğru yola çıkıyoruz. Yol güzergâhında su kanalının havzasında birçok ekili tarla görüyoruz. Köy evi; içerisinde otopark ve birçok müştemilatın da bulunduğu kocaman bir bahçenin içinde büyükçe bir ev. Misafir salonlarına genellikle ayakkabı ile giriliyor. Bu durum Pakistan’da oldukça yaygın ve İngilizlerden kalma bir alışkanlık olarak tahminde bulunuyoruz.
Evde soğuk su ve meşrubat içip çöldeki yerleşim yerine doğru tekrardan yola çıkıyoruz. Bindiğimiz arazi araçlarının arkasına yiyecek malzemelerini de yüklüyorlar. Geceyi çölde geçirmeyi planlıyoruz.
Yol güzergâhından biraz sapıp bir doğal gaz tesisine uğruyoruz. Bu bölgede doğal gaz yatakları da mevcut. Ayrıca yolcu uçaklarının inmediği ticari ve askeri amaçla kullanılan küçük bir havaalanının da çevresini dolaşıyoruz. Buranın lojistik amaçlı kullanıldığı bilgisini alıyoruz ev sahibimizden. Hindistan sınırına oldukça yakın bir bölge burası. Kanal havzasından uzaklaştıkça bitki örtüsü azalıyor ve çölün hâkimiyeti başlıyor.
Fırsat buldukça fotoğraf çekiyorum. Oldukça güzel çöl manzaraları geçiyoruz. Akşama doğru çölün ortasındaki konaklama alanımıza geliyoruz. Burası taş duvarla çevrili bahçenin içinde yerel özellikler taşıyan büyükçe bir çadır. Akşam güneşin batışı müthiş manzaralar oluşturuyor. Akşam yemeğinde kuzu ve pilavın yanında Pakistan’ın olmazsa olmaz yemekleri biryani, matenkarayhi ve chickenkarayhi var. Yemekten sonra etraf zifiri karanlığa bürünüyor.
Etrafı keşfediyoruz biraz. Projektör ışıkları altında, oturduğumuz hasırların yanında, kumların içinde akrepleri fark ediyoruz. Ufak çaplı bir panikten sonra ev sahibimiz yatmak üzere misafirhaneye gitmemizin daha iyi olacağını söylüyor bizimkiler de bu görüşü destekliyor. Sabah güneşin doğuşunu izlemek için tekrar buraya dönmek üzere geç vakitte çiftliğe geri dönüyoruz…
Geç saatte döndüğümüz için birkaç saat uyuyup sabah namazından önce yine çöle doğru yola çıkıyoruz. Sabah, güneşin doğuşunu doyumsuz manzarasıyla çölde karşılıyoruz. Sonra çöldeki bazı yerleşim yerlerine uğruyoruz. Buralar ot ve çalı çırpıyla yapılmış üç beş evden oluşan küçük köy benzeri yerler. Sıcağa rağmen evlerin içi oldukça serin. Bu arada ev sahibimiz 4×4 arazi aracıyla çölde gezinti yapmamıza izin veriyor. Bu etkinlik de çok eğlenceli bir macera oluyor bizim için.
Öğlen vakti Khairpur’a dönmek üzere çölden ayrılıyoruz. Misafirhaneye uğrayıp eşyalarımızı alıp dönüş yoluna revan oluyoruz.
Khairpur çevresinde gezdiğimiz bir diğer yer ise Larkana şehri idi. Larkana şehri Khairpur’un güneyinde, Haydarabat ve Karaçi yolu üzerinde, yaklaşık bir buçuk iki saat mesafede… Burası Khairpur’dan daha küçük olmasına rağmen daha düzenli ve temiz bir şehir görünümünde. Burada dünyada çokça şubesi olan zincir bir fastfood restoranı da var. Ayların özlemiyle bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Yolda yine orijinal manzaralar görüp fotoğraflıyorum. Bir deve çobanı ve develerine rastlayınca bolca fotoğraf çekiliyoruz. (9.resim)
Gelmeden önce şehirde gezilip görülebilecek yerleri öğreniyoruz. Şehirde birçok tarihî kalıntıların bulunduğu büyük bir alanın olduğunu öğreniyoruz. Ancak önce yemek ve bazı mağazaları geziyoruz. Birçok yerel marka ürünü konfeksiyon mağazaları var. Bu marka mağazalar hemen hemen Pakistan’ın tüm şehirlerinde mevcut. Uluslararası markalar genellikle fason üretim. Ama bazı taklitler o kadar iyi ki orijinalinden ayırmak oldukça zor.
Şehirde biraz fazla oyalanıyoruz. Uygulamadan konumu belirleyip tarihî eserlerin olduğu müzeye doğru yola çıkıyoruz. Ancak geç vakitte yola çıktığımız için navigasyon vardığımızda Mohenjo-Daro adlı bu tarihi alanın kapalı olabileceği uyarısını veriyor. Biz şansımızı deniyoruz ancak vardığımızda gerçekten kapandığını görünce üzülüyoruz. Bir dahaki sefere burayı ziyaret etmek üzere ayrılıyoruz. Ancak burasıyla ilgili kısaca bilgi vermekte yarar var çünkü gerçekten görülmeye değer bir yer.
Mohenjo-Daro antik şehri; Pakistan’ın Sind eyaletinin Larkana şehrine 28 kilometre mesafede. İndus Vadisi Uygarlığı döneminde MÖ yaklaşık 2500’lü yıllarda kurulduğu düşünülen şehirde 40 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. 1920 yılında başlayan kazılarla keşfedilen şehirde umumi hamam, merkezi atık toplama sistemi, merkezi su dağıtma sistemi, izolasyonu çok iyi yapılmış yaşam üniteleri, dinî tapınak alanları vb. ortaya çıkarılmıştır. Buradan çıkarılan tarihi eserler burada oluşturulan bir müzede sergilenmektedir.
Khairpur’a dönüşümüzü farklı bir yoldan yapmaya karar veriyoruz çünkü bu güzergâhtaki Butto ailesinin mezarını da görmek istiyoruz. Mezar dediysem bildiğimiz mezar veya türbe gibi bir yer değil. Yaklaşık yüz dönüm araziye yapılmış bahçe içinde Hindistan’daki Taç Mahal’e benzeyen görkemli bir saray görünümünde bir mezar. Larkana-Sukkur yolu üzerinde Garhi Khuda Bakhs köyünde bulunan aile kabristanına akşamüzeri güneş batmadan varıyoruz.
Binanın içinde 1979’da idam edilen Pakistan’ın 4. Cumhurbaşkanı Zülfikâr Ali Butto, yine 2007’de suikast sonucu öldürülen kızı, eski Başbakan Benazir Butto ve diğer aile üyelerinin mezarları var. Ayrıca Zülfikâr Ali ve kızı Benazir Butto’nun resimlerinden oluşan bir sergi mevcut.
Akşam saatine yakın olmasına rağmen türbe oldukça kalabalıktı. Burada bayağı vakit geçirdikten sonra Sukkur’a doğru yola çıkıyoruz. Sukkur’da yemek için mola veriyoruz. Her zaman gittiğimiz güzel bir lokanta var. Adı Sindri Restaurant, biz gittiğimizde Türk müziği bile açıyorlar. Yemekleri oldukça güzel, fazla baharat içermeyen birkaç çeşit et yemeği keşfettiğimiz için yolumuz Sukkur’a düştükçe buraya uğruyoruz. Menüde Türkish Salad (Türk Salatası) diye Türkiye’de görmediğim pilakiye benzer bir salata da var. Yemekten sonra geç vakitte Khairpur’umuza dönüyoruz.