Din ve Hayat
Peygamberimizi Sevmek ve Anlamak
Açıkça ifade edelim ki peygamberimizi sevmede sorun yoktur. Ancak peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanma, onun sünnetini anlama ve yaşama, onun misyonunu günümüze taşıma, onun getirdiği değerleri hayata tatbik etme ve onun bıraktığı emanetlere tabi olmada büyük problemlerimiz vardır.
EKLENDİ
-:
Yazar:
İmam Hüseyin YaşarYüce Allah’(c.c)ın emirlerini insanlığa tebliğ etmekle görevlendirilen hiçbir Peygamber yapmış olduğu tebliğ vazifesinin karşılığında herhangi bir ücret talep etmemiştir. Aynı şekilde sevgili peygamberimiz (s.a.v) de ifa ettiği bu ulvi görev karşılığında insanlardan hiçbir ücret veya dünyevi bir menfaat talep etmemiş, sadece yakın bir sevgi istemiştir. (Şura/23). Yakın sevgi, uzak sevgiden daha evladır. Zira yakın sevginin bir bedeli vardır.
Bu yakın sevgiyi hicret gecesi ölümü göze alarak yatağına giren Hz. Ali, hicret esnasındaki yol arkadaşı Hz. Ebubekir, canını ortaya koyup şehit olan Hz. Hubeyb, savaşın kızıştığı bir anda Muhammed öldü yalan haberi üzerine Medine’den Uhud’a koşarak gelen Sümeyye Hatun ve daha pek çok sahabede görmek mümkündür. Sahabey-i Kiram’ın peygamber efendimize “fidake ümmi ve ebi ya Resulallah, anam-babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü” hitabı ile Hz. Ömer’in “seni her şeyden, hatta canımdan bile çok seviyorum ya Resulallah” ifadesi, yakın sevginin bir tezahürüdür. Sahabedeki bu peygamber sevgisini inşa eden şüphesiz Kur’an-ı kerimdir. Aşağıdaki ayetler bunu açıkça beyan eder:
“Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir.” (Ahzap/6).
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Al-i İmran/31).
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.” (Tevbe/24).
Sevgili peygamberimiz de hadis-i şeriflerinde;
“Sizden biriniz, beni anne-babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe (tam anlamıyla) iman etmiş olmaz.” (B15 Buhârî, Îmân, 8).
“Hayatım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ben bir kimseye kendinden, servetinden ve çocuğundan daha sevgili olmadığım sürece o, gerçek mânada inanmış olmaz.” (Müslim, Îmân, 69-70).
“Hiçbir mümin yoktur ki, ben ona, dünyada ve âhirette insanların en yakını olmayayım.” (Müslim, “Ferâiz”, 14-15) buyurmuşlardır.
Kur’an ve Sünnette peygamber sevgisine dair daha pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır. Her şeyden önce O’nu Allah Teala sevmiştir, bundan dolayı kendisine “habîbullah” (Allah’ın sevgilisi) denilmiştir. Her Müslüman Yüce Allah’ın sevgisine mazhar olabilmek için peygamberimizin sünnetini ve O’nun çizmiş olduğu istikameti takip etmek durumundadır. Bu aynı zamanda imanımızın bir gereğidir.
Müslüman Türk toplumunda da muhteşem bir peygamber sevgisi vardır. Mesela herhangi bir vesileyle peygamber efendimizin ismi anılınca hemen salavat getirip, sevgimizin bir ifadesi olarak sağ elimizi kalbimizin üzerine koyarız. Çocuklarımıza O’nun ve ehli beytinin ismini vererek bu sevgiyi alenileştiririz. Öyle ki Anadolu’da her Müslüman ailede bir Mehmet, Mustafa, Ali, Hasan, Hüseyin, Emine, Hatice, Ayşe, Fatma, Zeynep ismi mutlaka vardır. Bölgeden biri olarak defaatle kulaklarımın aşina olduğu şekliyle Gaziantep’te Me’met/Memet, Kahramanmaraş’ta Memik, Adana’da Mehmet, Şanlıurfa’da Mıhemet, Hatay’da Muhammed, askerde Mehmetçik derler. Peygamberimizin Muhammed ismine hürmeten farklı form ve aksanlarda telaffuz edilen bu isimlerin temelinde Hz. Peygamber ve O’nun ismine duyulan iştiyak vardır.
Yine sevgimizin bir tezahürü olarak sünnettir, sevaptır deyip sakalımızı uzattık, sarığımızı sardık, abdest alırken dişlerimizi misvakladık, camiye girerken sağ ayakla, çıkarken sol ayakla çıktık. Sağdan giyindik sağdan verdik, oturarak üç nefeste su içtik… Tüm bu sünnetlere sarıldığımız gibi, bütüncül bir sünnet anlayışı ile bizim için üsve-i hasene ve büyük bir ahlaka sahip olan sevgili peygamberimizin örnek hayatına baktığımızda, yukarıda sözü edilen sünnetlerin yanı sıra başka sünnetlerinin de olduğunu biliyoruz. Birkaç örnek verecek olursak: Mesela peygamberimiz peygamberlik öncesi dahil hayatının hiçbir döneminde yalan söylememiştir. Harama el uzatmamıştır. Kimseye haksızlık etmemiştir. Ticaretinde hile yapmamıştır. Yetim çocukların manevi babası olmuştur. Selam ve güveni yayarak toplumsal barışın öncüsü olmuştur. Kediden köpeğe, ağaçtan kuşa tüm mahlukata merhamet ve şefkatle davranmıştır. Engin bir hoşgörü ile hasımlarını dahi affetmiştir. Eşlerinden hiç birisine psikolojik veya fiziksel en küçük bir şiddette bulunmamıştır…
Gönül ister ki bu sünnetler nefsim dahil tüm Müslümanların günlük hayatlarının bir parçası olsaydı da ailemiz, sokağımız, çarşı-pazarımız ezcümle sosyal hayatımızın her alanında nebevi ahlakın güzelliklerini ve yansımalarını görebilseydik. Sıradan bir Müslüman değil, peygamber efendimizin ifadesiyle; “Sana kötülük yapanı affederek, sana vermeyene vererek, sana gelmeyene giderek” (Ahmed, Müsned, 4/158) düsturu ile hareket edip sıra dışı bir Müslüman örnekliğini ortaya koyabilseydik.
Şunu açıkça ifade edelim ki peygamberimizi sevmede sorun yoktur. Ancak peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanma, onun sünnetini anlama ve yaşama, onun misyonunu günümüze taşıma, onun getirdiği değerleri hayata tatbik etme ve onun bıraktığı emanetlere tabi olmada büyük problemlerimiz vardır. Sanırım şu hadisi şerif her şeyi çok güzel özetliyor. Allah resulü bir defasında suya elini daldırıp abdest aldı. Ardından oradaki sahabeler aynısını yaptı ve o sudan yudumladılar, başlarına, yüzlerine, gözlerine sürdüler. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) “sizi buna sevk eden şey nedir?” diye sordu. Allah ve Resulünün sevgisi dediler. Peygamberimiz bunun üzerine şöyle buyurdular: “Eğer Allah ve Resulünün de sizi sevmesini istiyorsanız; size bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin, konuştuğunuz zaman doğru söyleyin ve komşularınızla iyi geçinin.” (Taberânî,el[1]Mu’cemü’l-evsat,VI,320). Kısacası peygamber efendimiz bizlere şekilcilik ve yüzeyselliğin yerine örneklik ve yaşanmışlığı ön planda tutan bir anlayışı istikamet olarak göstermiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından 2023 Yılı Mevlid-i Nebi Haftasının teması “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiştir. İslamiyet’in özü tevhit ve istikamettir. Aşağıda verilen ayeti kerime ve hadis-i şerifte “Rabbim Allah” dedikten sonra “dosdoğru olmak” tan bahsedilmesi Tevhit-İstikamet ve Sünnet-Kur’an bütünlüğüne güzel bir örnektir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!” (Fussilet/30).
Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah (r.a) anlatıyor: – Yâ Resûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah (s.a.v): “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol” buyurdu. (Müslim, İmân 62).
Mevlid-i Nebi Haftasının amacı her sene farklı bir tema ile peygamberimizi daha iyi tanımak, anlamak, ahlakı ile ahlaklanmak, O’nu sevmek ve O’nun sevgisini canlı tutmaktır. Bu bağlamda doğumunun 1452. sene-i devriyesini idrak ettiğimiz sevgili peygamberimizi anmaktan ziyade anlama noktasında bir katkımız oldu ise ne mutlu bize! O’na ve ehli beytine binlerce kez salat ve selam olsun. Yüce Rabbimden şekil ve yüzeysellikten uzak gerçek anlamda bir peygamber sevgisini bizlere nasip etmesini diliyorum.
Yazımı iki ayeti kerimenin meali ile bitirmek istiyorum.
“Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlih kişilerle beraberdirler; bunlar ne güzel arkadaşlardır!” (Nisa/69).
“Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının.” (Nisa/7).
Çok Okunanlar
- Dünyanın Renkleri-
Gül/lük ”Kırgızistan’da TDV ile Kurban Günleri (1)”
- Düşünce-
Haksızlık Karşısında Dilsiz Şeytan Ol(Ma)Mak
- Edebiyat-
Yaz Mevsimi
- Edebiyat-
Evlilikte Mutsuzluğun Nedenleri 2
- Edebiyat-
Gezen Güzel, Oturan Gazel Olurmuş
- Edebiyat-
Benzer İsimli Bilginler -Râzîler-
- Edebiyat-
Yüreği Olan Sözler ve Sözleri Olmayan Yürekler…
- Edebiyat-
Gazze’ye Mektup