1. Anasayfa
  2. Düşünce

Sanat ve Bilim İlişkisi

Sanat ve Bilim İlişkisi
0

 

Sanatın işlevi güzeli aramaktır. Güzel olanı ve güzelliği kapsar. Dıştan çok içe dönüktür. Hak iddia ve ispatlama gibi bir lüksü yok. Sanatçıyı bu yanıyla ele alırsanız, ondan aldığınız haz ve gerçeği görme adına bir bağlantı kurabilirsiniz. Sanatçılık normlarını bir kaide ve kuralın ama normal şartlar içinde gelir-geçer bir kuralın içine hapsedemezsiniz. Bir şeyi ya bilir ya bilmez. Ya uygular ya uygulamaz. Muhatabın okuma, kavrama ve anlamasına bağlı bir fiildir. Seni anlayacak ve kavrayacak bir kişi bulamadığın zaman genellikle susarsın ya, onun gibi. İnsanın haklı olduğunu bilmesi ve bunu bir türlü anlatamaması da bu kuralın içindedir. Çünkü bu sanatçı için erdemdir. Kendini savunamasa da erdemdir, haksız gerekçelerle görüşü kabul edilmese de…

“Sanat ayrı, bilim ayrı” diyenler olduğu gibi, “Sanat her zaman bilime öncülük etmiştir” diyenler de var. Bu görüşe katılarak sesimi ilk defa yükseltiyorum. İnsanlığı öldüren, suça teşvik eden iki ölümcül hastalık var. Biri; anlayışsızlık (yani kabalık), diğeri; ne yaptığını bilmemezlik. Sokrates’ın savunmasını hepimiz hatırlarız. Bu savunmada çıkardığımız dersler olmalı. Sokrat’ın bir de karısıyla olan diyalogunu hatırlayalım:

Ölüme mahkûm edilen Sokrat’ın karısı üzülmüş ve oturup ağlamış. Ona, yani Sokrat’a affedilmesi için gidip yalvarması gerektiğini söylemiş. Ama Sokrat reddetmiş.

– Üzülüyorum, demiş karısı. Haksız yere öldürüleceksin…

– Üzülecek ne var bunda! Bir de haklı yere mi öldürülseydim yani! diye cevap vermiş Sokrat.

Ünlü ceza hukukçusu Avukat Faruk Erem, Dostoyevski’nin Budala romanının, yeryüzünün en ciddi bilimsel yapıtı olduğunu söyler. Gerçek sanatın; suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar görüşünü pekiştirecek, özellikle bilimsel psikiyatri daha doğmadan, geçerlilik kazanmadan gerçek sanatçılar ve yazarların yazılarında irdelendiğini, ipuçlarını verdiğini söyler. Marazi kıskançlıktan ötürü Othello’ya cinayet işlettiren Shakespeare, irsî dejenere’liği işleyen Korkaklar kitabıyla İbsen; bilinç altını kurcalayan Madam Bovari romanıyla Gustav Flober; faydasız acının saçmalığını savunan Malraux; psikiyatrik analizlerin, hatta toplumsal olguların keşfedilip kanıtlanmasından önce bunları kitaplarında yazmışlar, irdelemişler, düşünce olarak benimsemişlerdir. Bu görüş ve düşünceleri ispatlamak bilim adamlarına kalmıştır.

Bunların hiçbiri birbirleriyle ilgili değildir veya bilim ayrı, sanat ayrı diyenlere şöyle söylenebilir:

Sanatın konusu insandır, bilimin konusu insan olduğu gibi. Sanatın başlangıcı hayretle başlar. Bilimin de… Düşünce olgusu ikisinin de temel taşıdır. Düşünce bir edimdir. Başlangıçta ham, pişmemiş, kanıtsız olarak doğar. Kanıta da gerek yoktur aslında. Doğaüstü bir görünümü olsa da, insan merkezlidir, çünkü hayvandan insanı ayıran en belirgin ve birincil göstergedir. Son dönem sanat poetikaları ve görüşlerindeki; ‘sanat, taklitten kurtulduğu zaman, şaheser olur’ düşüncesi bu ilkeye dayanır. Aristo’nun “Sanat taklitle başlar” görüşüne ters de olsa, modern resim literatürüne geçen “gerçeküstü”: ‘aslında renk aynı ama edim (fiil) ayrı’ denmesi, bu olguyu doğrular niteliktedir.

Sanat, boş vakti değerlendirme, hoş vakit geçirme, duygu ve his sömürüsü aracı değildir. Van Gogh’un sanattaki yaratıcılığı, Vagner’in müziği, Nietzch’nin üst insan modeli, hiç de boş işlerin ürünü değil. Sanat bilimin önünü açıyor, diyenlere şimdi hak vermeniz gerekiyor. Her ne kadar sanatta “iki kere iki: dört” etmese bile…

Ekim 2002 (Erguvanî Yazılar)

 

 

1962 yılında Muş/Bulanık doğumlu. Cağaloğlu’nda yıllarca basın yayın alanında çeşitli yerlerde bulundu. Dergilerde çalıştı, yayın yönetmenliği ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Birçok sanat-edebiyat, kültür dergilerinde yazdı. İstanbul’da Kardelen dergisini yayınladı. 1995 yılında Van’a yerleşti. Haftalık ve günlük yerel gazeteler çıkardı. Hazan sanat edebiyat dergisini kurdu, uzun yıllar bu dergiyi yayınladı. Seyir ve Beyaz Gemi dergilerini Vefa Taşdelen’le birlikte çıkardı. Ülkenin her tarafında çıkan dergilere katkı sunmaya devam ediyor. Van Belediyesinde uzun yıllar Basın Yayın Danışmanlığı ve Van Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığında Genel Yayın Koordinatörlüğü yaptı.   Yayımlanmış Kitaplarından Bazıları   Şiir Kerbela ey Kerbela (1989) Oralarda Bir Yerde Yüreğimi Bırakıp Gelmiştim (1990) İstanbul Sokakları (1993) Ebced (1995) Epopeler (1996) Kır Çiçeklerinin Ağıtı (1997) Gece Sağanakları (2000) Yalnızlık Gridir Biraz (2003) Düşlerden Aldım Adımı (2008) Gece Sağanakları (Toplu şiirleri-ilk sekiz kitap, 2006) Zaman Gergefinde Kitabeler (Toplu Şiirleri-ilk 9 kitap, 2013) Canana Şiirler (2014) Canın Notasız Son Şarkıları (2016) Deneme Erguvanî Yazılar (2005) Şuuraltı Notları (2015) Öykü Burada Deniz Vurgun (1993) Üç Yağmur Masalı (1999) İçinde Eylül Biriktiren Kadın (2012) Düş Zamanı Öyküleri (2016) Hazanda Ölüm Olmaz Bir Çiçek Açadursa (2017) Roman Nemrudun Eli –tarihi roman- (2019) Zagros Çığlığı –tarihi roman- (2017) Hattuşaşlı –tarihi roman- (2017) Dört Şehir Dört Kapı (2016) Tuşba Yolunda –tarihi roman-(2014) Tuşbanın İncisi Semiramis –tarihi roman-(2012) Savunma (1995) Yurdunu Arayan Ölüm (1994) Ay Karanlıktı (1993) Mazlum Halepçe (1990) Günce Bilgenin Günlüğü (2011-2017)

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir