Sabaha karşı uyan da gel kardeşim
Her yanı dikenli, karanlık uykulardan…
Gel seyredelim gözümüzün nuru şehrimizi
Seyredelim yıkık dökük evler ardından
Sus kardeşim, konuşup da yorma kendini,
Sus ve ağlayalım sessizceAğlayalım kalbimiz parçalanırcasına
Ruhumuz depremlere uğrarcasına…
Üşüdün mü kardeşim, gel paylaşalım
İnce, yamalı bir battaniyeyi…
Gözyaşlarımızla onu ıslatalım
Kurumuş ekmeğimizi onunla yumuşatalım
Sonra hüznümüze katık yapalım.
Hatırlar mısın kardeşim
Sabaha karşı güneş doğarken
Şehrimizde kuşlar öterdi,
Dalga sesleri nakışlar örerdi,
Kuşların muhteşem zikirlerinden.
Kapatma kulaklarını kardeşim, ne olur kapatma!
Kim bilir bu inlemeler, bu ağlamalar, bu haykırışlar
Hangi enkazdan, hangi çadırdan,
Hangi demir parmaklık ardından gelir…
Kapatma kulaklarını, dinle sonuna kadar
Bu acı sesler şehadetimizin müjdecisidir
Bu kan kokan iniltiler Cennet habercileridir.
Eteklerini toplama kardeşim
Bırak kan bulaşsın, bırak enkazın tozu bulaşsın.
Mührümüzdür onlar, sağır ve kör dünyaya karşı taşıdığımız mührümüz…
Yalnız bırakıldık kardeşim,
Uzanan her el kesildi dibinden.
Bir başına bırakıldık bizler,
Kısılan sesimizi çığlıklarla duyurmak isteyen her ses yankısız kaldı…
Saçlarını bırak özgürce kardeşim
Bırak özgürce uçuşsun, dursun…
Uçuşan saçların dolansın, postallı kalpsizlerin ayaklarına…
Ve herkes anlayacak kardeşim
Bu asil milletin ayakları prangalansa da
Özgür ruhlarını kimsenin hapsedemeyeceğini anlayacak…
Gücünü yitirip bırakma kendini kardeşim…
Sen yaşamalısın!
Bu direniş destanını anlatmak için,
Yarım kalan hikâyemizi tamamlamak için,
Yok saydıkları bayrağımızı yükseltmek için,
Ve yolumuzun Aksa’da kesişmesi, orada sımsıkı sarılabilmek için…
Sen yaşamalısın kardeşim!
Zulme uğrayan her mazluma ışığını taşımak için
Sen yaşamalısın!