Bizimle İletişime Geçin

Kültür Sanat

Seyda Muhammed Emin Er Hocanın İlmî Kişiliği Programı İcra Edildi

“Seyda Hocamızın ilmî şahsiyeti örneklik içerir. O, ifrat-tefritten uzak bir ilim adamıdır. Hocalarına bağlı ve saygılı biridir. Hocası icazet verdikçe onu kabul eder. Kendisi icazet belgesini almak için kimseyle yarışmaz. Hocanın bir diğer yönü de ilim öğrenmek ve öğretmek için zaman ve mekân sınırını aşma noktasındaki kararlılığıdır. Eski dönemin zor hayat şartlarında gezme kararlılığını sürdürmüştür.”

EKLENDİ

:

Program Moderatör İbrahim Halil Er’in katılımcılara ve izleyicilere yönelik yaptığı “Hoş geldin” konuşmasıyla başladı. Ardından katılımcıları tek tek kürsüye davet ederek onları, izleyicilere tanıttı. Daha sonra Seyda Muhammed Emin Er Hoca hakkında şunları söyledi: “Seyda Muhammed Emin Er Hocam, benim hem babam hem hocamdı. Ona layık oğul olmak, benim için en büyük bahtiyarlıktır. İnşallah bu bahtiyarlığı elde eden bir oğul ve öğrenci olurum.”

ü

Daha sonra Programı başlatan İbrahim Halil Er, ilk sözü M. Nezir Gül’e verdi. M. Nezir Gül şöyle konuştu: “Büyük insanları anmak bir vecibedir. Önemli olan, bu kişileri onları kutsamadan veya yerin dibine batırmadan anmaktır. Bu, peygamberler dahil herkes için geçerlidir. Her insanın kendine ait bir özgeçmişi var. Her insan kıymetlidir. Alimlerin de toplumda önemli bir misyonu vardır. Onlar toplumun kandili olma işlevi görürler. Seyda Efendi’nin en belirgin özelliği İLİM YOLCUSU olmasıdır. Onun yakınında bulunan herkes, onu ya bir konuyu öğrenirken ya da öğretirken görmüştür. Ben de defalarca Hocamızı bu yönüne tanık oldum. Onun bir başka özelliği de DENGE İNSANI olmasıdır. İfrat ve tefrit arasında gezmekten kaçınır, ilimde de denge sahibi bir alim sorumluluğuyla hareket ederdi. Hocamızın bir başka özelliği de gittiği her yerin GELENEK-GÖRENEK VE UYGULAMALARINA SAYGILI DAVRANMAYI esas edinmesidir. Toplumsal kurallara uymak hususunda hassas davranmıştır. Eskiden allameler vardı. Hocamız bu çağdaki son allamelerdendi. Allame İslami ilimler her dalında kendini yetiştiren insan demektir. Seyda da bu özelliği görmek mümkündü. Hocamız sadece ilim sahibi değildi, öğrendiklerini hayatına yansıtan ve paylaşan yönüyle de dikkat çekmekteydi. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin.”

Moderatör İbrahim Halil Bey, M. Nezir Gül’e teşekkür ederek sözü M. Cafer Varol’a verdi. M. Cafer Varol Bey, izleyicilere teşekkür ederek konuşmasına başladı ve şunları söyledi: “Seyda Hocamızın ilmî şahsiyeti örneklik içerir. O, ifrat-tefritten uzak bir ilim adamıdır. Hocalarına bağlı ve saygılı biridir. Hocası icazet verdikçe onu kabul eder. Kendisi icazet belgesini almak için kimseyle yarışmaz. Hocanın bir diğer yönü de ilim öğrenmek ve öğretmek için zaman ve mekân sınırını aşma noktasındaki kararlılığıdır. Eski dönemin zor hayat şartlarında gezme kararlılığını sürdürmüştür. Seyda Muhammed Emin Er Hoca, iki kanatlıdır: Hem medresede kendini yetiştirmiştir hem de tasavvufta. Bundan dolayı ona “zülcenahayn-iki kanatlı” derler. 25 yaşında başladığı ilim muhabbeti, ömrünün son dakikasına kadar sürdü. Allah rahmet eylesin.”

Moderatör İbrahim Halil Bey, M. Cafer Varol’a teşekkür ederek sözü Hacı Ahmet Özdemir’e verdi. Hacı Ahmet Özdemir konuşmasında şunları söyledi: “Hocayı nerede, ne zaman ve hangi şartlarda görürsem göreyim; onu her daim, ilim öğrenirken ya da öğretirken gördüm. Bu, ondaki kararlılığı bize göstermektedir. Kendisine sorulacak soruları önceden görüp cevaplamak ister. Bu durumda zihnini toparlayıp konuyu zihninde değerlendirmesi önemli bir durumdur. İnşallah Hocamızın adına üniversitelerde kürsüler kurulur, ona layık ilim ortamları yeşerir.

İbrahim Bey, Hacı Ahmet Özdemir’e teşekkür ederek sözü Ömer Faruk Atan’a verdi. Ömer Faruk Bey, izleyicilere şunları söyledi: “Biz Batılı ilim adamlarından başka alim tanımaz olduk. Bu tutum doğru değil. İslam Dünyasındaki alimler binlerce yıldır ilim geleneğiyle yetişmiş ve insanlığa yararlı işler yapmışlardır. Hoca’nın belirgin özellikleri arasında şu yönleri vardır: Herkese, her yerde ilim öğretmesi onun en belirgin özelliğidir. Günümüz alimlerine göre en çok eser veren alimlerdendir. Sadece medrese eğitimi almamış, tasavvuf eğitimi de almıştır. Her iki yönü, onu olumlu etkilemiştir. Dünya Müslümanlarının cihat sırasında karşılaştıkları sıkıntıları çözülmesi için binlerce km. yol gitmiş, insanları barıştırmıştır. Onun ümmetin dertleriyle dertlenmesi, oldukça kıymetli bir durumdur.”

Sayın Moderatör, Ömer Faruk Atan’a teşekkür ederek mikrofonu M. Salih Ekinci’ye verdi. M. Salih Ekinci Hoca izleyicilere teşekkür ederek konuşmasına şöyle devam etti: “Seyda, ilimde en çok fakihliğiyle dikkat çekmiştir. İslam fıkhına ait eski-yeni sorulan bütün sorulara yeterlilikle cevap vermiş bir alimdir. Bu yönüyle hem ülkesine hem İslam dünyasına ve hem de tüm insanlığa ışık tutmuştur. Seyda asrın Rabbanilerinden biriydi. Asrın Rabbanisi demek Allah dostu demektir. Gerçekten de o, Allah’a dost olan nadir alimlerden biriydi. Hayatıyla sözleri, içiyle dışı Allah’a dost olma arzusuyla hareket eden kişilerin özelliklerini göstermekteydi. Onun bir başka özelliği de 25 yaşından sonra ilim öğrenmeye başlamasına rağmen babasının “İlim adamı ol” tavsiyesini tutarak kısa zamanda pek çok mesafe almış, günlerce yol kat ederek ilim yolculuğundan asla vazgeçmemiştir. Seyda’nın bir başka yönü de başkalarının kusurlarıyla ilgilenmektense kendi kusurlarının üzerinde durması, onları düzeltmek için çaba göstermesidir. Akraba ziyaretlerini asla ihmal etmeyin.”

Bu konuşmalardan sonra konuşmacılar izleyicilerin sorularını cevaplandırdı ve program sona erdi.

Rabbimden gelmiş geçmiş bütün alimlere ve Müslümanlara merhamet ve mağfiret ihsan eylemesini dilerim.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar