gurbettesin
dağ dağ olur ayrılık
unutursun suyla konuşmayı
isimler çürür içinde
yitirirsin mezarlarını bile
gurbettesin
içine yağar tüm yağmurlar
sılada çiçekler dökülür
yeşiller sarıya döner
sarılar kahverengiye
kırılır merhamet mühürleri
taşların sırları çözülür
ölüler de öldürülür
gurbettesin
çağırır her çoban ateşi
ateş üşür, tuz yanar
bir bir çıkar sandıklarından
tüm hüzünlü kelimeler
tek tek hatırlarsın
unuttuğun ne varsa
mazideki tüm acılar
girer saramadığın yaralarından
bir tren katarı olur
uzar da uzar geceler
bir otobüs camı dağılır içinde
bildim
sıla nedir gurbet nedir
özlemek nedir
ve ölmek nedir
nedir gurbette bir tabut olmak
gittiğin her yere götürmek nedir
bir şehri bir de seni
gurbettesin
sılada ölür biri
tüm dağlar içine yıkılır
kar yağar tüm istasyonlara
kapanır tüm yollar
ve gün gelir
sen ölürsün gurbette
sıla ölür, gurbet kalır