Edebiyat
Sonu Olmayan Yaz(G)ılar
Kayıp nefesler, alabora dizeler ve güneşsiz takvimlerden geçmek ve özgürleşip hafiflemek için kalbine dönmeliydi. Kalbin kâinattan daha geniş olduğunu da yazdı. Derviş dirhemi taşımalıydı yanında, derviş zikri çekmeliydi.
EKLENDİ
-:
Yazar:
Kudret Çimen- Yazmak O’nun için bir tutkuydu, duyguydu; yazmasaydı eksik kalırdı, bilirdim. Yazarak tamamlanmak istedi. İddialı, fantastik, sansasyonel, modern çizgide yazmak O’na göre değildi. Bu sebeple içindeki seyr ü seferi nostaljik bir esintiyle yazdı. Gönlüne düşenleri, yüreğinden kopup gelenleri mütevazi ve samimiyetle dile düşürmek istedi sadece.
Şiir gibi yazdı “Sonu Olmayan Yaz(g)ıları”. Güzel bir yağmurda kelimeleri ıslattı bazen. Hüma olup dağlar aştı zaman zaman, dünyayı bir nokta gibi hayal etti. Temmuz ayında Tanpınar okudu, istediği sadece biraz sessizlikti belki de. Ruhunu güçlendirmek için yazdı, çünkü ruh güçlenince beden zayıflardı.
Çocukluğunu yazdı. Günler kısa, hikayeler uzundu. Dünyanın rengini henüz bilmiyordu. O çocukken işler ne de çoktu, ocağa aş konulacak, bamyalar dizilecek, ahıra, tarlaya, bağa bahçeye yetişilecekti. Atmacalarla yarışılacaktı adeta. İş bittiyse dağlara kaçılacak, kına taşı, çiğdem ve papatya toplanacaktı. Dereye gidilirse pekâlâ yusufçuk da görülebilirdi. Kurbağalarla bile oynanabilirdi. Dağla, taşla, toprakla dost olmak ne güzeldi. Eve dönünce anneanne küllü sularla saçlarını yıkayacak, ipek gibi yumuşacık olacaktı saçları.
Annesini yazdı “Sonu Olmayan Yaz(g)ılar”da. Anneler çocuklarını yüreklerinden öperlerdi, yürek yarasını, kederin kaderden bir cüz olduğunu en iyi onlar bilirlerdi çünkü. Evladının yürek acısını, hasretini dindirmek isterdi anneler. Annen yoksa bir ağlarsın, annen yanındaysa ağlamaya doyulmazdı. Anneler hem söylenir hem severlerdi. En çok emek veren, çırpınan onlardı. Annelerin sesi muhabbetti.
Yaşamayı yazdı, ince bir işçilikle. Ne çok acı vardı yaşamak üstüne. Acıyı içine akıtanlar, kelimeleri ağlatanlar, kalbi ağır, yükü ağır olanlar için yaşamak ne de zordu. Dünya darmadağınıktı, toplamalıydı. Yol kenarları matemlerle kaplıydı. Bunca hercümerç içinde savrulmadan kişi kendini nasıl bulacaktı? Kalabalık mı yoksa karanlık mı tercih edilmeliydi? “Yol azığı Mushaf olan yolda kalmazmış” derdi büyükler. Hakikat, Büyük Kitap’ta saklı olmalıydı.
Kayıp nefesler, alabora dizeler ve güneşsiz takvimlerden geçmek ve özgürleşip hafiflemek için kalbine dönmeliydi. Kalbin kâinattan daha geniş olduğunu da yazdı. Derviş dirhemi taşımalıydı yanında, derviş zikri çekmeliydi.
Çöl ile sınanmadaydı, çölü yazmadan olmazdı, çünkü çölün mevsimi olmazdı, cenneti olurdu ancak. Çöl, nârın da nûrun da ortasıydı. Fikirler dumanlı, gökyüzü rengarenk olurdu çölde. Konuşsa arş titrerdi. Yazsa kelimeler üşürdü. Çöl hem sondu hem sonsuzluktu. Çile de ihsân da çöldeydi. Ağlansa çölde bir yasemen açar mıydı, çöl ağlar mıydı? Dağ Ferhadını, çöl de Mecnununu beklerdi.
En güzel rüyalar en karanlık gecelerde görülürdü. Geceleri seccadesine düşen ay yüzlüleri de yazdı. Onlar ki Kabe’yi her vakit önlerine serenlerdi. Yüreğinde açan güllerdi, onlar solmamalıydı. Gönül gözüyle görme, gönül kulağıyla duymak gerekirdi onları.
Kâbe ve Aksâ, yaşamadan yazılmazdı. Sılada gurbeti yaşamak gibiydi bu hal. Beklemek ateşti. Hamken tam olmak gözyaşı vadisine gitmekle mümkün olabilirdi ancak. Göğe yakın dualar biriktirmişti avuçlarında. Kâbe ve Aksâ’da susulurdu ancak. Sükûtun nabzı atardı orada. Ölmeden önce ölmenin bir gereğiydi susmak. Dalların kırılınca, derelerin kuruyunca susardın. Mushaf yüzlüleri, ağızdan dualar ezberleten anaları, bir Müslüman selâmı ile iyileşen hastaları görünce susardın.
Kalemde cezbeye gelir, miraç yürüyüşüne çıkar. Şiir sığınak olur, Hira’ya dönüşür bazen.
Kitâb’ın sahibine ise hamd edilir…
Yazar Yasemin Kapusuz’un kılavuzu kitap, kalem ve şiirdir…
Beğenebileceğiniz Gönderiler
Çok Okunanlar
- Kavram-
Bize “Baby Boomer/Bebek Patlaması” Kuşağı Diyorlar
- Kültür Sanat-
“Hatiboğlu Ailesi” Ulusal Sempozyumu Burdur’da Düzenlenecek
- Kavram-
Bedevilikten Kurtuluş
- Kavram-
Millî Tarih Bilinci Üzerine
- Din ve Hayat-
Farkı Fark Et(me)mek
- Edebiyat-
Susmak İnce İşçilik İster
- Genel-
Müstakim Ol! Hazret-i Allah Utandırmaz Seni
- Dünden Bugüne-
Dünden Bugüne – 10