1. Anasayfa
  2. Düşünce

Söyleyemediklerimiz-1

Söyleyemediklerimiz-1
0

Gündem çok yoğun, o kadar yoğun ki FOMO dediğimiz hadiseyi her Allah’ın günü yaşıyoruz, FOMO İngilizce bir terim, Türkçeye günceli kaçırma korkusu olarak çevirebiliriz, sabah uyanıyoruz ekranla, gece uyuyoruz yine ekranla.

Herkesin özgürlüğü ipinin uzunluğu kadar diye bir şey okumuştum geçenlerde, ben de Ankara’nın sakin bir parkında otururken, kuşları izlerken aklıma klişe bir söz gelmişti, genelde özgürlük ile ilgili şiirler ve şarkılarda hep kuşların hür olduğundan bahsederler ya, bence onlar da kanatlarını çırptıkları kadar hürdür. “Kuşların gündemle, bizimle ne alakası var?” diyeceksiniz şimdi, aslında biz de bu hayatın içerisinde özgür olduğumuzu düşündüğümüz alanlarda aslında özgür olmadığımızı ve sadece sistemin istediği kadarıyla özgür olduğumuzun farkında olmalıyız. Burada elbette Allah’ın kaderini ıskalamayız, sadece cüzi irademizle yaptığımız eylemlerden bahsediyorum.

Öyle bir hengâmenin içerisindeyiz ki, bazen sadece DURMAK ve SAKİNLEŞMEK iyi geliyor insana. Bu kadar karmaşanın ve hızlı hayatın içerisinde bazen duraksayarak sadece izlemek ve dinlenmek gerekiyor kanaatimce.

Başta FOMO hastalığından bahsettik, günceli kaçırma korkusu demiştik, inanın çok felaket bir şekilde yayılıyor bu hastalık, telefona her gün defalarca bakıyoruz, durmadan bilgilerle karşı karşıya geliyoruz, tam anlamıyla bir infodemi (bilgi pandemisi) sürecini yaşadığımızı düşünüyorum.

Peki gerçekten bir şey kaçırıyor muyuz? İnanın hiçbir şey kaçırdığımız yok. Dün olan, bugün ve yarın olacaklar ertesi gün unutulup gidecek. Asıl bence kaçıranlar bugünün tadını çıkarmadan gündeme takılanlardır. Gününü tebessüm etmeden, bir insanın gönlüne dokunmadan, bir sayfa kitap okumadan, kendini bir nebze de olsa geliştirmeden geçiren kimselerdir asıl kaybedenler.

Makine olmadığımızı hatırlamak lazım, her defasında kendimizi o akımlara kaptırırsak adeta bir bilgi çöplüğünü dönüşür ve gereksiz akıntıya saplanır gideriz.

Burada hep aklıma gelen bir sözü aktarmak  yerinde olacaktır diye düşünüyorum, aslında bu bir hadis ancak senedi çok zayıf olan bir hadis, manen bir sorun teşkil etmediği için, paylaşmaktan bir zarar gelmez diye düşünüyorum: “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, aldanmıştır.” Gerçekten çok anlamlı ki, günümüzde en ihtiyaç duyduğumuz şey monotonlaşmış hayatının dışına çıkmak, konfor alanımızdan çıkmak ve kendimize değer katmak, bunların hepsini önce bir duraksamak ve tefekkür etmekten geçeceğini düşünüyorum.

Umarım bir nebze de olsa bu yaşadığımız hayatın akışını düşünüp tefekkür etmenize vesile olmuşumdur. Allah’a emanet olunuz.

Ben Mohammed Fouadi, Fas’ta 2001 yılında doğdum, 2016 yılının sonlarında Türkiye’de öğrenimimi tamamlamak için geldim, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Radyo, Sinema ve TV bölümünden mezun oldum, Görsel İletişim Tasarımı yüksek lisansı kazanarak aynı üniversitede eğitim sürecime devam etmekteyim, 2023 yılında Anadolu Ajansı’nda grafik biriminde stajyer olarak çalıştım. Lisans eğitim süreci boyunca çeşitli STK’larda medya birimlerinde gönüllü olarak çalıştım. 14 yaşından itibaren içinde bulunduğum haberciliğin yanı sıra videography ile de ilgileniyorum ve video/fotoğraf çekimleri benim ana çalışma alanlarımdan biri oldu. Ayrıca, grafik tasarım ve motion grafik (Hareketli Grafik) yapmaktan da keyif alıyorum.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir