Bizimle İletişime Geçin

Kitap

Tadımlık Kitaplar-16 2022 Şubat

Selamün aleyküm Sevgili Okur, Tadımlık Kitaplar 16. sayısıyla huzurunuzda. Üç ayların başlangıcına bir gün var. Yarın nasip olursa (Miladi 2 Şubat 2022, Hicrî 1 Recep 1443 Yılı) Mübarek Üç Ayların başlangıcı. Rabbim Üç ayları, Ümmet-i Muhammed’e hayırlı eylesin.

EKLENDİ

:

1.Divan İmam Şâfii’nin Şiirleri, İmam Şafii, Türkçesi: A. Ali Ural, Şiir, Şule Yayınları, İstanbul 2002

İmam Şafii’nin Divanı, 2002 yılı Kasım ayında Şule Yayınlarınca A. Ali Ural Bey tarafından Türkçe söyleyişiyle yayınlanmış. A. Ali Ural  “Bir Kitabın Serüveni” başlığı altında İmam Şafii’nin şiirlerini Türkçe söylemesinin hikâyesini anlatıyor. İlgililer bu hikâyeyi kitaptan okurlar.

İmam Şafii Divan’ı yayınlanışından bir yıl sonra 16 Kasım 2003 yılında, Ankara’da kütüphaneme girmiş. O zamanları hatırlıyorum: Divan’ı uzun süre elimden düşürmemiş, büyük bir iştiyakla okumuştum. Üzerinden yaklaşık 19 yıl geçtikten sonra tekrar okuma gereği duydum ve hislerimi sizlerle paylaşıyorum.

Bir alimin şiirle iştigal eylemesi ne güzel bir eylem. İslam medeniyetinin kadim dönemlerinde bilimler ve alanlar birbirlerinden kopuk değildi, birbirleriyle gizli bir örüntü bağı vardı aralarında. Asla şiir bilimi, bilim felsefeyi dışlamaz; bunlar bir seferde düşmana hamla yapan İslam ordusunun ayrı ayrı ilk saflarında yer alırlardı. Biri diğerinden ne ileri ne de geriydi.

İmam Şafii Miladi 767’de, Hicrî 150’de (İmam Azam Ebu Hanife’nin vefat ettiği yıl) Gazze’de dünyaya gelmiş. İki yaşında yetim kalmış, 7 yaşında Kur’an’ı ezberlemiş, 10 yaşında Muvatta’yı hıfzetmiş, 13 yaşında Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmiş, 20 yaşında fetvalar vermiş, kimya-tıp-fizik-matematik-astronomi ilimleriyle iştigal eylemiş, 20 yaşında çölün derinliklerinde Arapça, Arap şiiri, binicilik ve atıcılık öğrenmiş bilge bir insan İmam Şafii. Hicrî 204, Miladi 820 yılında Hakk’a yürümüş bu bilge insan. Rabbimden mağfiret niyaz eyliyorum.

Şiirler okura A. Ali Ural Bey’in Türkçe söyleyişiyle sunulmuş. Divan, şiirleri Türkçe söyleyen A. Ali Ural Bey tarafından tematik olarak şu başlıklarla yeniden sınıflandırılmıştır: Allah ve Yöneliş, Aşk, İnsan, Hayat ve Dünya, Hâl ve Siyaset, Erdem, İlim, İlim ve Genç, Ahlak, Din, Ehl-i Beyt ve Hulefa-i Raşidin Sevgisi, İmam Şafii.

“Divan” bir bilge şairin gönlünden dökülen şiirleriyle okurunu bekliyor. Bu şiirlerden biri “Gerçek Hazine’de şöyle sesleniyor yaklaşık 1300 yıl sonrasına şair:

“Ey dünya ve zinetiyle gururlanan / İmar edene de, imar edilene de / Yüklenir zaman / Kimin izzeti dünya ve zinetiyse / Kısa bir müddet sonra / Silinip yok olacak izzeti / Bil ki yerin hazineleri altındandır / İyilik ve imandan yap hazineni.”  

(Divan İmam Şafii’nin Şiirleri, s. 108)

 

2. Kâmil İle Meryem’e Dair, Artun Ünsal, Öykü, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1996.

Kâmil ile Meryem’e Dair, Artun Ünsal’ın öykü-roman kitabı. 1942 İstanbul doğumlu yazar,  Anadolu’dan büyük şehirlere göçü anlattığı Kâmil ile Meryem’e Dair’i, önce “Chronique d’une Famille Anatolienne”  adıyla 1989’da Fransızca yayınlar. Türkçesi 1991’de Kâmil ile Meryem’e Dair adıyla yayınlanır. Anadolu’dan, özellikle köylerden ve küçük yerleşim yerlerinden büyük şehirlere göçün hikâyesini anlatıyor eserinde Artun Bey.

Kâmil ile Meryem’e Dair’i, yayınlandıktan otuz yıl sonra 13 Kasım 2021’de satın aldım ve okudum. Yani gecikmeli bir okuma benimki. Gecikmeli okuma, bazı şeyleri daha bir yerine oturtmamı sağladı aynı zamanda bana.

Artun Ünsal bu kitabına ilişkin şunları söylüyor okura: “Ankara’nın mantar gibi fışkıran ‘kondularında’ yaşayan amele, işçi, küçük memur, esnaf, gündelikçi yüzbinlerce köy kökenli çiftten bir örnek, ‘Kâmil ile Meryem’. Yolda, dairede, işyerinde, fabrikada, evde, otobüste, parkta, pazarda, hastanede, sinemada veya kahvede, her gün karşılaştığımız kişiler gibi. Ama ‘Kâmil ile Meryem’, bizce hiç de sıradan kişiler değil. Tıpkı, aynı yazgıyı paylaşan ve paylaşacak olan milyonlarca yeni kentlinin sıradan kişiler olmadığı gibi. Çünkü köyünde kıt kanaat yaşamak yerine, o bilinmedik ama çekici büyük kente ‘Biz de geldik!’ diye seslenen milyonlarca insanımızın, el emeği ve alın teri ile ona yapışmaları, sarp kayalar üzerinde tırnaklarıyla tutunarak, ‘Destur!’ demeleri, hiç de sıradan bir iş değil…”  

İşte “Kâmil ile Meryem’e Dair” bu insanların hikâyesini anlatıyor. Bu anlamda bir yerde ülkemizdeki sosyolojik değişime bir ayna tutuyor aynı zamanda. “Çalıştık Malıştık…” başlığı altında şunları anlatıyor yazar okura:

El kapısında iş gördüm. Meryem: Çok iyisinlen de karşılaştım, kötüsüyle de… Mesela bak, Cebeci’de bu Polat apartmanında çalışmıştım, çok aç kaldım, çok. Ordan çıktım. Bir kadına daha çalışmaya girdim. Kadın bileziğini koyduğu yeri bilmezdi. ‘Sen çaldın!’ diye üstüme gelirdi. Ertesi gün bulurdu, özür dilerdi. Çorabını bir yere koyardı, bulamazdı, benim üstüme yürürdü. Aniden bıraktım orayı. Ordan çıktım. Tabii, kadınlar için, böyle maaşlı olmadığı için, bizlere çok iş bulunuyor. Şimdi çıksan şu anda… Tabii, iyi yeri de var, kötü yeri de var.

Demirtepe’de kapıcılıktan çıktım, Şeyma Mercan diye, milletvekiliydi o kadın, Kızıay’da rastladı. Benim garip durumumu görmüş. Dedi ki, ‘Bana bir kadın lâzım. Sen bir ev kadınına benziyorsun, ben de çalışır mısın?’ ‘Çalışırım.’ ‘Kimsem yok.’ dedi. Adres verdi. Gittim. ‘Kocan var mı?’ ‘Var.’ dedim. ‘Boş mu?’ ‘Boş.’ ‘Peki bana yarın sabah gelsin.’ Beraber gittik. Kâmil’i Sıhhiye Vekâletine koydu. Odacı olarak. Ben de onun evinde çalıştım. Kocası ölmüş, duldu. Bana o zaman kadın iyi para, yirmi liradan yövmiye verirdi. Yirmi lira veriyordu. Evime gelirken de çayımı, şekerimi haftada alırdı. Sebze alıverirdi, fakirsin diye…”

(Kâmil ile Meryem’e Dair, s. 63) 

3. Sanat Ahlâkı, Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran, İnceleme, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2020.

“Sanat Ahlâkı”nı 13 Kasım 2021’de satın almışım. Kitap 2020 yılından yayımlanmış. Ahlâk Dizisinin editörü Muhammed Şevki Aydın bu eserin ve bu nitelikteki diğer eserlerin yazılışını şöyle açıklıyor kitabın başındaki Editörün Notu yazısında:

“Hem nazari ahlâk hem de ameli ahlâk alanında sürekli görüş ve bilgi üretme ihtiyacını karşılamak bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, oluşturulan bir komisyonun koordinasyonunda bu iki alana ilişkin yeni eserler yazılması amacıyla çalışma başlattı. Bir yazar kadrosu tarafından ortaklaşa yazılan ‘İslam Ahlâkı/Temel Konular Güncel Yorumlar’ adlı eser, 2014 yılında Başkanlık tarafından yayımlandı. (…) İslam ameli ahlakına yönelik şu kitapların yazılması kararlaştırıldı: 1. Müslümanın Edinmesi Gereken Ahlâki Erdemler 2. Eğitim Ahlâkı 3. Bir Arada Yaşama Ahlâkı 4. İş ve Meslek Ahlâkı 5. Ekonomi Ahlâkı 6. Siyaset Ahlâkı 7. Medya Ahlâkı 8. Bilim Ahlâkı 9. Tıp Ahlâkı 10. Sanat Ahlâkı 11. Çevre Ahlâkı 12. Aile Ahlâkı

Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran, On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi… İslam Ahlakı, Ahlak Felsefesi, Informel Mantık, Din Felsefesi ve İslam Felsefesi alanlarında çalışmalar yapmıştır.

“Sanat Ahlâkı” adlı eserinde yazar şunları anlatıyor bize:

“Ahlâk ve sanatın birbiriyle uyuştuğu, birbirini destekleyip geliştirdiği, birbirini tamamlayıp taçlandırdığı bu ortak alan, baskı ve zorlamaya dayanmaksızın gönüllülüğe dayalı olarak ne kadar geniş ve büyük olursa, muhtemelen hem sanat hem ahlâk hem de insanlık adına o kadar güzel bir ideale yaklaşılmış olacaktır. Sonuçta, din bilimleri ve mantık açısından yapılan son çözümlemeler de, sanat-ahlâk ilişkisine dair dört temel yaklaşım arasında ‘ölçülü ahlâkçılık’ın en makul yaklaşım olduğu görüşünü desteklemektedir.”

(Sanat Ahlâkı, s. 127)

Çok Okunanlar