Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Tadımlık Kitaplar – 42

EKLENDİ

:

Selamün aleyküm Sevgili Okur,

Tadımlık Kitaplar 42. Sayısıyla huzurunuzda. Bahar mevsiminin ikinci ayı… Anadolu’nun her tarafında ağaçların çiçeklendiği bir ay… Bahar mevsiminin tüm güzelliklerinin tezahür ettiği bir ay…

Nisan ayı Ülkü Tamer’in, Cemal Safi’nin, Günter Grass’ın, Oktay Sinanoğlu’nun, Gabriel Garcia Marquez’in, Neslişah Sultan’ın, Perihan Altındağ Sözeri’nin, Gazanfer Bilge’nin, Ali Ekber Çiçek’in, Sakıp Sabancı’nın, Ayhan Şahenk’in, Octavio Paz’ın, Alparslan Türkeş’in, Cahar Dudayev’in, Sabahattin Kudret Aksal’ın, Turgut Özal’ın, Feyyaz Karacan’ın, İsaac Asimov’un, Feza Gürsey’in, Şevket Rado’nun, Oktay Rıfat’ın, Ekrem Hakkı Ayverdi’nin, Erol Güngör’ün, Münir Nurettin Selçuk’un, Jean Paul Sartre’in, Suut Kemal Yetkin’in, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun, Sebahattin Ali’nin, Remzi Oğuz Arık’ın, Feyyaz Kayacan’ın, İsaac Asimov’un, Halil Cibran’ın, Muallim Naci’nin, Kemal Tahir’in, Saadettin Nüzhet Ergun’un, Şevket Süreyya Aydemir’in, Samipaşazade Sezai’nin, Kavafis’in, Sünbülzade Vehbi’nin, Muhsin Ertuğrul’un, Gazneli Mahmut’un, Shakespeare’in, Baki’nin, Cervantes’in, Gazi Osman Paşa’nın ve adını burada anamadığımız nice siyasetçi, edip ve düşünürün ruhunu teslim ettiği bir ay…

Nisan ayı, nehirlerin coştuğu bir ay… Tabiatın, bu coşkuya eşlik ettiği bir ay… Aynı zamanda şairler için bir ilham ayı… Sünnetullah’ın insanları tefekküre çağırdığı bir ay… Ramazan ayının bir kısmının idrak edildiği ve Ramazan Bayramının kutlandığı bir ay… Nisan ayında, Rabb’imin bizlere ve İslam ümmetine hayırlar ihsan etmesi dilerim. Allah’a emanet olunuz.

İslam dünyası altı aydan beri terör örgütü İsrail’in terörüne maruz kalan Gazze ve Filistin’deki katliamlara karşı eli kolu bağlı bekliyor ne yazık ki! Devletler de milletler de bu azgın terör örgütüne ses çıkaramıyor çeşitli saiklerle. Meydanı boş bulan teröristler topluluğu da her türlü cinayeti ve talanı işlemekten geri kalmıyor. Müslümanlar lafzen ve kalben buğz etmenin ötesinde pek bir şey yapamadı. Bu da bizim hâl-i pür-melalimiz artık…  

 

Rabbim bizlere basiret, feraset ve diriliş ruhu ihsan eylesin.

 

Allah’ın selamı üzerinize olsun. İçinde bulunduğumuz nisan ayının İslam Ümmetinin uyanışına ve birlik-beraberlik içinde hareket etmesine vesile olması duasıyla… Allah’a emanet olunuz.

  1. MUTLU BEYİN, Bahri Karaçay, hikâye-anı-düşünce, Tübitak Yayınları, Ankara 2023.

1964 Erzurum doğumlu Bahri Karaçay, ilkokul, ortaokul ve liseyi Erzurum’da okudu. İlkokul ikiden itibaren başladığı halk dansları ve halk müziği çalışmalarına hâlen yine devam ediyor. 1985’te Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden birincilikle mezun olan Karaçay, aynı yıl kendi üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. İlk yüksek lisansını kendi üniversitesinde yapan Bahri Karaçay, genetik mühendisliğine ilgi duyar ve bu alanda çalışmalar yapmak üzere önce Almanya’ya, daha sonra da MEB bursuyla ABD’ye gider. Doktorasını Amerika’da yapan Karaçay, bu sırada müzikle istediği gibi ilgilenemez.   İowa Üniversitesi, Carver Tip Fakültesi Pediatri Bölümünde, Çocuk Nörolojisi kürsüsünde önce araştırmacı bilim insanı daha sonra da öğretim üyesi olarak çalışan Karaçay, bir yandan bu görevini sürdürürken bir yandan da TÜRKANA adıyla Türk halk müziği çalışmalarına devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

İlk kitabını 2010 yılında Yaşamın Sırrı DNA adıyla, ikinci kitabı Mutlu Beyin’i de 2018 yılında yayınlamıştır. Bu kitaplarında insan için önem taşıyan DNA ve Beyin ikilisi hakkındaki bilgileri geniş halk kitlelerine anlatmaya çalışır. Mutlu Beyin kütüphaneme 6 Aralık 2023’te girdi. Dikkatimi yoğunlaştırarak okuduğum kitap oldukça önemli bir çalışma. İnsan vücudunda fazlaca yer tutmayan beyin, işlevsel bakımdan insan vücudunun olmazsa olmazlarından.

İnsanlığın Beyinle İlk Tanışması ve 1450 Gramlık Hazinenin Yapısı adlı iki bölümden sonra on dört başlıkta beynin farklı farklı yönleri ele alınıyor. Her biri kendince önemli ve anlamlı.

Kitabın beşinci bölümü Okuyan Beyin kısmından tadımlık bir parçayla sizleri başbaşa bırakıyoruz. İyi okumalar:

“Peki, okumanın beyin üzerinde ne tür bir etkisi var? Okuyan beyin ile okumayan beyin bir mi? Daha fazla okuyan çocuklar ile az okuyan veya hiç okumayan çocukların zihinsel yetkinlikleri arasında fark olabilir mi?

Pittsburg’daki Carnegie Mellon Üniversitesi Bilişsel Beyin Görüntüleme Merkezi araştırmacılarından Marcel Just ve Timothy Keller, 8-12 yaşları arasındaki çocuklarda okumanın beyin üzerindeki etkilerini araştırdı. Bir grup okuma problemi olan çocuklardan oluşuyordu. Kontrol grubunda ise normal düzeyde okuyabilen çocuklar yer aldı. Araştırmacılar özel bir Manyetik Rezonans Görüntüleme tekniği kullanarak bu çocukların beyinlerini inceledi. Bu teknikle çocukların beyinlerindeki “beyaz madde” adını verdiğimiz, bir bakıma şehirlerarası yollar gibi beynin değişik bölgeleri arasında bilgi akışı sağlayan bölgelere baktılar. Çalışma, okuması zayıf olan çocukların beyinlerinin beyaz maddesinin yapısal kalitesinin, normal okuyan çocuklarınkine kıyasla daha düşük olduğunu ortaya koydu. Just ve Keller çalışmanın devamında, okuması zayıf olan çocuklara bir sonraki ders yılında 100 saatlik özel bir program uyguladı. Bu programda öğrenciler belli kelime ve cümleleri defalarca tekrar edip okumalarını ilerletti. Programın bitiminde çocukların beyin görüntüleri yeniden alındığında sadece okuma yeteneklerinin değil, beyin dokularının da değiştiği ortaya çıktı. Yoğun program, bu çocukların beyinlerinin beyaz maddesinde iyileşmeye neden olmuştu, meydana gelen değişiklik önemli düzeydeydi. Daha da önemlisi iyileşme miktarı ile okumadaki ilerleme arasında birebir bağlantı olmasıydı. Beyinlerinde daha fazla iyileşme olan çocukların, okumalarım da da daha fazla iyileşme gözlenmişti. Daha önce yapılan çalışmalarla bu son çalışma birlikte değerlendirildiğinde okumanın beyinde sadece gri maddeyi değil, sinirlerarası bağlantılar olan beyaz maddeyi de etkilediği ortaya çıkmış oldu. Bir diğer deyişle okuma beyinde yapısal değişikliklere neden olmuştu.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 80 milyon kadar çocuğun, okuma yazmayı öğrenemedikleri için fakir kalacağı ve okuryazar olamadıkları sürece bu fakirlikten kurtulamayacakları tahmin ediliyor. Bu gerçeğin farkına varan çok uluslu gönüllü kuruluşlar gelişmekte olan ülke çocukları için okuma yazma kursları açmak ve onlar için kitap toplamak üzere gönüllü faaliyetlerde bulunuyor. Okuma yazma bilmeyen kişilerin pek çoğu ileri yaşlarda toplumsal soyutlanma problemi ile karşılaşıyor. Bu problem sadece gelişmekte olan ülkelerle de sınırlı değil. Örneğin İngiltere’de 1970 doğumlu kişilerle yapılan bir çalışmada, okuma yazma becerisi zayıf olan öğrencilerin toplumdan soyutlanma riskinin çok yüksek olduğu, 16 yaşına girdiklerinde bir işe yaramadığı düşüncesi ile okulu terk etme oranlarının yüksek olduğu, 30 yaşlarına ulaştıklarında çoğunun işsiz olduğu ve “ne yaparlarsa yapsınlar yaşamlarında hiçbir değişiklik olmayacağı” inancın taşıdıkları belirlendi. Çalışmada ebeveynlerden herhangi birinin çocuklarının okuldaki durumunu öğrenmek üzere veli toplantılarıma hiç katılmadığı da ortaya çıktı.

Okuryazar olmamanın sosyal izolasyona yol açma ve iş bulabilme becerisini olumsuz yönde etkilemenin ötesinde, çok daha derin etkileri de var. Çocuk psikolojisi dalında yazılmış ünlü kitaplardan biri olan Çocukların Zihinleri adlı kitabın Edinburg Üniversitesi Gelişim Psikolojisi’nde profesör olan yazarı Margaret Donaldson, doğrudan tecrübe edilen şeylerle ilgili olmayan konular üzerinde düşünebilme becerisinin çocuğun “dil” olgusunu kavramasıyla başladığını ve bu becerinin okumanın öğrenilmesi ile kazanılıp geliştiğini belirtiyor. Bu becerinin bir sonucu olarak da çocuğun zihinsel olarak geliştiğini, kendini bilme ve kendini kontrol edebilme gibi üst düzey zihinsel faaliyetlerinin geliştiğini öne sürüyor. Rus psikolog Lev Vygotsky ise özel birtakım sistem sembol ve işaretlerden oluşan yazım dilinin ustalıkla kullanılmasının bir çocuğun kültürel gelişiminde kritik bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor. Bu konuda çalışan Kanadalı bilim insanları Kieran Egan ve Natalia Gajdamaschko ise okuma yazmanın çocukların sadece mantık gelişimini değil duygusal gelişimini de sağladığını, hayal güçlerinin, içgözlem (kendi düşünce ve hislerini inceleme) becerilerini geliştirdiğini, duygu ve düşüncelerine ilişkin farkındalıklarını artırdığını belirtiyor.

Bütün bu sonuçlar hem kendi kişisel gelişimimiz hem de çocuklarımızın gelişimi için okumanın olağanüstü önemini gözler önüne seriyor. Üzerinde bilimsel bir çalışma yapılmamakla birlikte ABD’de çocukların henüz anaokulundayken kitaplarla tanıştırılmasının, birinci sınıftan başlamak üzere okuma ve yazmaya özel bir önem verilmesinin, ilkokul ikinci sınıfı bitiren pek çok çocuğun giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini içerecek şekilde kısa hikâyeler yazabilecek düzeye ulaşmasının ve yaşam boyu süren okuma alışkanlığının aşılanmasının, ABD ile geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkta çok önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımız için yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden biri onlara okuma sevgisini aşılamaktır. Bunun için en etkin yöntem bu konuda örnek olmak ve küçük yaşlarından itibaren onlara kitap okumaktır.

(Mutlu Beyin, s. 64-66)

  1. SELAHATTİN HİLAV VE PARİS MEKTUPLARI, Sema Rifat, anı, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2006.

Yazar ve çevirmen Sema Rifat İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Dilbilim ve göstergebilim kitapları ve çevirilerinin yanı sıra biyografi kitapları da vardır.

Yazarın Selahattin Hilav ve Paris Mektupları adlı kitabı ilk defa 2006 yılında yayımlanmış. Kütüphaneme 17 Kasım 2009’da girmiş. Edebiyatımızın ve düşünce dünyamızın sol yanını anlamak için okunması gereken bir kitap. Sema Rifat’ın kitabı altı bölümden ibaret. Kitaptaözellikle iki bölüm dikkat çekiyor: Yaşamından ve Düşünce Dünyasından Kesitler ile Paris Mektupları. İlkinde Sema Hanım’ın Selahattin Hilav biyografisini okuyoruz. İkincisinde de Selahattin Hilav’ın dayısı ve annesine yazdığı mektuplar bulunuyor. Oldukça önemli mektuplar bunlar.

Selahattin Hilav’ın Abi diye hitap ettiği dayısı İlhami Bey’e 27 Temmuz 1957’de yazdığı mektupla sizleri baş başa bırakıyorum. Buyurun:

“Sevgili İlhami Ağabey,

 

Merak ettirdin beni. Sırası gelmişken söyleyeyim, nedir bu ikide bir rahatsızlanmak? Şunun bir çaresine bak, iyice bir düzel. Bugünlerde bir perhizdeyim görme. Adeta bir nevi dinçlik hastalığına tutuldum. İçki yok, geç yatmak yok, sigara az, öteki muzır şeyler hiç yok, sabah akşam açık havada vücut çalışması yapıyorum. On yedi yirmi yaşındaki oğlanların hepsini şişiriyorum; şaşıyorlar. Meğer eski gücümü daha kaybetmemişim, sevindim buna. Mektuba sıhhat üzerine nutuk çekmekle başlamam bundan olacak. Şaka bertaraf şu sıhhat meselesini bir iyice hallet. Bizim işleri halletmek kadar zor olduğunu sanmam!

 

Vekaletnameyi Paris’te bırakmıştım. Getirttireceğim. Yakında eline geçer. İşleri anlattığın şekilde düzenlemen gayet makul. Üzerinde Aslan’a ve Leyla’ya yazan zarfın üzerindeki yazıya, yazana saygı göstermek, onu bir nevi vasiyetname telâkki etmek gerekir. Tabii annemin de orada hakkı vardır. Bana sorarsan kalan her şey annemindir aslında. Medeni kanun filan, boş veririm bu kakavanlıklara ben. […]

 

İlhami Ağabeyciğim. Annemi çok düşünüyorum. Kadıncağız ne yapıyor? Biraz ferahlaması, rahatlaması lazım artık. Eskisi gibi sıkılıyor mu yoksa? Arada bir geri döneyim diye aklıma esiyor ama göze alamıyorum, bana çok zor geliyor orada yaşamak. İyice gerekliliğine aklım da gönlüm de yatmadan geri dönemem. Yine pişman olurum yoksa. Annemin sıkılmasının, üzüntüsünün muvakkat olduğunu, işler yoluna girince rahatça yaşayacağını, sıkıntılardan sıyrılacağını düşünüyorum. Sonra sen varsın orada. Bilmem bu düşüncelerim yanlış mı? […]

 

Bu ayın sonunda ya Paris’e döneceğim ya da başka bir yere geçeceğim. Bu bakımdan bundan sonraki mektubumu alıncaya kadar bir şey yazma. Ben bundan sonraki mektubu sana, bankaya gönderirim.

 

(Selahattin Hilav ve Paris Mektupları, s. 121-122)

  1. KIRK, Serdar Kacır, şiir, Uzam Yayınları, Ankara 2024.

Serdar Kacır 1981, Bozüyük/Bilecik doğumlu. 1999’da İmam Hatip Lisesini bitiren Kacır üniversiteyi Viyana Üniversitesi İletişim Fakültesinde tamamladı.

Viyana merkezli Mağrib dergisinin kurucuları arasında yer alan yazarın birçok süreli yayında yazısı yayımlandı. Uzak Ülkeme Doğru, Üç Adam ve İ Hâli adlı şiir kitapları vardır.

Kırk, şairin dördüncü şiir kitabıdır. On yedi şiirden oluşan Kırk, şiirimize yeni bir soluk getirme derdinde. Şairin insanı derinden yakalayan bir şiir dünyası var.

İşte bu şiirlerden biri ile, Acz ile sizleri başbaşa bırakıyorum. Çağrışımsal yönü oldukça fazla bir şiir. Buyurun:

ACZ

ah bir tutam sırrından bağışlayaydın bana
çocuklar gibi hatırlardım elbet hilkatin rengini
bir miktar katsaydın göklerden gövdeme
silerdim bütün siyahları hem de ölesiye

ah nasıl düğümlendiysem yokluğun bağrına
çözemiyorum bir türlü ne etsem de kendimi
oysa bütün gölgeler hazır duruyor ardım sıra
yaşamanın sırrını bana söylemek ister gibi

amma sanma ki varlığın mayası insanda
yoksa nasıl keşfeder kelimeler o sonsuz şiiri
uykumu bile taşımaktan acizken dünya
uyanır elbet insan bir gün görünce kâlbini

(Kırk, s. 95-96)

 

 

Tadımlık Kitaplar-42’in de sonuna geldik. Nisan çiçeklerin cümbüş ayı. Bu ayda tabiatın ve insanın coşkusu birleşti. İnşallah bu birliktelik insanlık için hayr yolunda bir vesileye dönüşür.

Mübarek Ramazan ayını da idrak ettik bu ayda, Ramazan Bayramı’nı da. Hakkıyla değerlendirenlerden eylesin Rabbim bizleri. İyilikler ve güzellikler kötülüklere ve çirkinliklere yer bırakmaz inşallah. Rabbim bizleri iyilerden ve güzellerden eylesin.

Ramazan ve Bayram demeden, herhangi bir kutsal tanımadan ve bütün insani ilkeleri fütursuzca bir tarafa bırakarak melanet dolu saldırılarına devam etti terör örgütü İsrail. Maalesef bizler de umarsızlığımıza devam ettik ümmetçe. Umarım aklımızı başımıza toplarız fazla zaman geçmeden.

Bu ay Tadımlık Kitaplar’da sırasıyla 2023-2006-2024 yıllarında baskıları yapılmış üç kitabı tanıttık sizlere. Bu kitaplar bize ayna tutuyor. Artık kişinin kendine ders çıkarması ve gereğini yapması kalıyor geride. Allah yâr ve yardımcımız olsun.

Tadımlık Kitaplar bu sayısıyla insaniyet.net’ten ayrılıyor. Allah’a emanet olunuz.

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar