1. Anasayfa
  2. Düşünce

Tespit ve Tenkide Eyvallah, Ya Teklif!

Tespit ve Tenkide Eyvallah, Ya Teklif!
0

 

Müslümanca hayatı tanzimi amaçlayan değer, ilke ve hükümlerin, hayatla bütünleşecek şekilde tespit ve tatbiki, din-hayat ilişkisinin en önemli meselesidir. Fakih, sabit-değişken/taabbüt-ta’lil, reel-ideal geriliminde bu ilişkiyi kurmaya çalışan kişidir. İşbu noktada bazen hayattan kopukluk, çağını okuyamama eleştirisine, bazen de değer ve hükümleri sulandırma, sürüp giden telakki ve uygulamalara dini ahkamı payanda kılma tenkidine muhatap olur. Bu tenkitler, ilmi usul ve adaba bağlı kalınması şartıyla dengeyi bulma açısından faydalı da olur.

Fakih, amele müteallik hususlarda her zaman bir değer yargısı ortaya koymak zorundadır. Aksi takdirde meşruiyet değerlendirmesine konu davranışların ve nevazilin hükmü boşlukta bırakılmış olur. Oysa davranışların şer’i hükmünü tespit ederek Müslüman topluma rehberlik etmek, fakihin temel sorumluluğudur. Günümüzde bu sorumluluk birey ve kurum (fetva kurulları) düzeyinde yerine getirilmeye çalışılmaktadır.

Bu temel belirleme çerçevesinde günümüzde karşı karşıya olduğumuz önemli bir noktaya bazı meseleler örnekleminde dikkat çekmek istiyorum.

Aileden mirasa, helaller ve haramlardan iktisadi faaliyetlere kadar serdettikleri/savundukları görüşler sebebiyle fıkıh bilginleri yoğun biçimde eleştirilmektedir. Bunların büyük kısmını, fıkıh alanında uzmanlığı bulunmayanlar oluşturmakla birlikte günümüz fıkıh bilginlerinin bir kısmı da aynı tavrı sergilemektedirler.

“Ataerkil tarım toplumu tarihte kaldı, toplum çok değişti, rollerde esaslı farklılaşmalar meydana geldi, şehirleşme ve okur-yazarlık oranı oldukça üst seviyelere çıktı. Ortaçağ fıkhıyla günümüzde aile hukuku tanzim edilemez. Günümüz İslam hukukçuları aileyle ilgili fıkıh hükümlerini gözden geçirmeli ve güncellemelidir…”

Bu minvaldeki eleştirilerin ardı arkası gelmiyor. Peki ne yapılmalıdır, modern çağda Müslüman aile için sizin müşahhas teklifleriniz nelerdir? Sadece tespitte bulunmasanız, teklif de sunsanız! Kuruluşundan sonlandırılmasına, karşılıklı hak ve yükümlülüklere kadar, sair fıkıh/hukuk alanlarına hakim normlarla da uyumlu olacak tarzda bir aile hukuku ahkamı ortaya koysanız ve bunu topluma deklare etseniz! Hakkında ayet ve hadis bulunan mehir, nafaka, talak gibi hususlarda nasları hangi usul prensiplerine göre ve nasıl yorumladığınızı beyan etseniz!

Aynı şekilde helaller ve haramlar (hazır ve ibâha) konusu. Küreselleşme, dijitalleşme, toplumsal gidişat, farklılaşan zihin kodları ve ilişki biçimleri… Bunlara bağlı olarak değişim ve yenileşme çağrısı/eleştirisi.

Giyim kuşamdan yeme içmeye, eğlenceden süs ve ziynete kadar helallerin ve haramların neler olduğu ortaya konulmalı değil midir? Ben eleştiririm, çözüm sizin (fakih) işiniz demek, kenara çekilmek olur mu?! Yine bu hususlarla ilgili naslar acaba sabit-değişken/taabbüt-ta’lil açısından nasıl yorumlanmaktadır?..

Bu tavrın en belirgin olarak görüldüğü hususlardan birini, mali muamelat sahası oluşturmaktadır. Müslümanların iktisat düzeni ve işleyişinin en önemli kırmızı çizgisini oluşturan faiz yasağının mahiyetine ve kapsamına dair görüşleri sebebiyle İslam hukukçuları ve fetva kurulları, hemen her kesimden ve oldukça farklı uzmanlık alanlarından kişilerin yoğun eleştirisine muhatap olmaktadırlar. Ne var ki bu tenkitler, umumiyetle teklif içermemektedir. Günümüz dünyasında ne faizdir, ne değildir? Buyurun, Müslümanlara faiz konusunda siz rehberlik edin, denilse, tek tek/isim isim hangi işlemleri riba olarak niteler ve uzak durulmasını söylerdiniz? Toplum faizsiz finansman ihtiyacını nereden, hangi kuruluşlardan karşılamalıdır? Bu soru askıda bırakılamaz.

Hayatın farklı alanlarıyla ilgili daha birçok örnek verilebilir fakat meramı ortaya koymak bakımından bu kadarını yeterlidir.

Bir Müslümanın dert sahibi olması çok önemlidir. Nas-hayat ilişkisiyle ilgili tenkitleri, derdin dışa vurumu olarak görmek de mümkündür. Ayrıca bir soruna dikkat çekmek de başlı başına değerlidir. Sorun, sürekli durum tespitinde ve tenkitte bulunup topluma hiç teklif sunmamaktadır. Bunun en büyük zararı, mevcut dini otoritelere/mercilere güveni sarsması, keyfiliğe zemin oluşturmasıdır.

Hayat akıp gidiyor; teorik analiz/yorum kadar hatta daha fazla pratik çözüme ihtiyaç var. Fakih, bu ihtiyaca cevap vermeye çalıştığı için hep hedeftedir. Topluma görüş açıklamanın şüphesiz önemli aksülamelleri olur. Fakih bunu göze alıyor, bedelini de ödüyor. Bu hayati sorumluluğun ifasında, söyleyecek sözü olan herkesin fakihe/fetva kurullarına katkıda bulunması, hesabı verilebilir müşahhas öneriler geliştirmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki teklifsiz tenkit, tahrip eder.

 

Ordu İmam Hatip Lisesi (1988) ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden (1993) mezun oldu. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak akademik hayata başladı (1993-1996), ardından mezun olduğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne döndü (1997). Bir yıl süreyle (1999) Ürdün Üniversitesi'nde dil eğitimi aldı ve sahasıyla ilgili araştırmalarda bulundu. 2001'de doktor, 2005'te doçent, 2011'de profesör oldu. Halen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İslam Hukukunda Özel Mülkiyet ve Sınırlamaları, İslam’da Kolaylaştırma İlkesi-Azimet Ruhsat İlişkisi, İslam Hukukunda Ehliyet Teorisi, Dinî-Fıkhî Açıdan Komşuluk Hukuku, Günümüz Fıkıh Problemleri, İslam Hukuku El Kitabı, İslam Hukukuna Giriş gibi müstakil ve müşterek eserleri yanında, hakemli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir