Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Urartuların Önemli Merkezlerinden Biri: AYANIS

Ayanıs’ın etrafında daha neler var neler yok bilinmez. Zamanla keşiflerle, kazılarla, diğer Urartu yerleşkeleri gibi günyüzüne çıkacak kim bilir ne kıymetli kalıntılar daha bulunacaktır.

EKLENDİ

:

Bugünkü adıyla Ağartı olan Ayanıs köyü, kalesiyle Van Gölü’ne küçük bir tepeden bakan, karşısında karşı kıyı, Süphan Dağı, Ahlat, Adilcevaz kıyıları görünen bir küçük yerleşim yeri. Van Büyükşehir olunca uzaklığı 35 kilometre olan göl kıyısındaki bu köy, mahalle olarak varlığını sürdürdü. Ağartı, resmiyetteki adıydı. Son birkaç aydır herkesin bildiği ve telaffuz ettiği adına çevirmek için yapılan müracaatlar sonucu, Gürpınar ilçesinin Güzelsu beldesinin ismi nasıl eski adıyla Hoşab olduysa, Ağartı ismi de Ayanıs olarak, eski ismiyle tescil edildi.

Ayanıs üzerine konuşmayı, son dönemlerde yapılan kazılarda önemli bulgulara rastlama işini, onlar hakkındaki bilgileri arkeologlara ve sanat tarihçilerine bırakalım, hemen hemen her yıl bir iki kere, bazen üç dört kere bu kıyılara inip yazın göle girdiğimi, arkadaşlarla çoğu kere bu kıyılara götürüldüğümü söyleyebilirim. Ancak bugüne kadar sadece bir kere Kaleye çıktım. O zamanlar da çok fazla kazı yapılmamış, şimdiki gibi bu görünür hale gelen bulgulara rastlanmamıştı.

Bize söylendiğine göre Urartu Kralı Argişti’nin oğlu Kral Rusa tarafından yapılmış. İşin uzmanları tarafından bize bu taşların “andezit” taşları olduğu söylenmişti. Ben de “Andezit taşı nedir?” diye sormuştum. “Andezit; volkanik bölgelerde bulunan, lavların sonucu soğuyan, çoğu kere bir blok halinde sertleşmiş kayaların oluşturduğu taş çeşididir. Bu taşların işlendikten sonra fazlaca deforme olmadan günümüze kadar gelmiş olmaları, kalitesini gösterir” demişti açıklama yapan bir arkadaş.

Kalenin bulunduğu tepe çok yüksek değil, göz kararıyla benim tahminime göre 300 metreye yakın bir tepe burası. Urartuların son dönemlerine rast gelmesi ayrı bir olay, kim bilir kral kendisi ve ailesi için bir mesire yeri, dinlencegâh olarak inşa etti, yeşilliğiyle, bağı bağçesiyle, son dönemlerini geçirmek üzere… Çok sayıda büyük çaplı küp, kazan görevi yapan çömlek kalıntılarına ve zahire stoku için olduğu sanılan koca koca odalara, depolara rast gelinmiş.

Ayanıs’ın etrafında daha neler var neler yok bilinmez. Zamanla keşiflerle, kazılarla, diğer Urartu yerleşkeleri gibi günyüzüne çıkacak kim bilir ne kıymetli kalıntılar daha bulunacaktır.

Ayanıs, küçük ve sevimli bir yer. Ayanıs’ın altın kumsallarında Van Gölü’nün turkuaz rengindeki sodalı ve tuzlu şifalı suyuna girmek bir nimet. Bugün kilometrelerce kıyısı olan buradan yeterince faydalanıldığı söylenemez. Son dönemlerde Mavi Bayraklı Plajıyla bir hareketlilik kazanmış olsa da hemen hemen kıyı yolu villalar, köşkler, dinlence yerleri ile kapatılmış, parsellenmiş durumda. Uzun yıllardır asfalt yapılan yolda yer yer çökme, kazınma, yıpranmadan dolayı kırıklar oluşmuştu, Büyükşehir yolu genişleterek sıcak asfalt döktü, geliş ve gidişi kolay ve zahmetsiz hale getirdi.

Van, içi ve etrafıyla nice bunlar gibi onlarca eski, tarihî, kadim yerleşkeler şehridir. 3000 yıllık bir geçmişi vardır. Van Gölü de enteresan bir konumdadır. Acaba dünya üzerinde kaç ülkenin böyle 1700-2000 metre yükseklikte, eşi benzeri olmayan bir güzellikte, şifalı ve bu kadar büyük gölü vardır ki? Çevresinin her karışı tarih kokar, güzellik kokar, kültür kokar, medeniyet kokar…

Ayanıs işte bunlardan sadece bir tanesidir…

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar