Edebiyat
Vefat Yıldönümü Vesilesiyle Azerbaycan Millî Şairi : Ahmed Cevad
EKLENDİ
-:
Yazar:
Mustafa Kara, Prof. Dr.
“Zulüm pâyidâr olmaz” diye bir söz varsa da bu bela, tarihin her döneminde ve her coğrafyasında ne yazık ki olagelmiştir. Değişen konu bunun süresidir. Bazısı kısa bazısı da yıllarca devam etmiştir. 1917 de başlayan Sovyet Bolşevik ihtilali dünya tarihinin en uzun “zulum devir”lerinden biri olmuş özellikle ilk elli yılda milyonlarca Müslüman Türk bu celalî tecelli ile yüzyüze gelmiştir. Koyu bir baskı rejimi ile dinî hayat ve hürriyet ayaklar altına alınmış özel hayat tarumar edilmiş, Sibirya sürgünlerinin ardı arkası kesilmemiştir.
Ahmed Cevad’ın hikayesi ise daha acıdır.
Kardeş Azerbaycan’ın İstiklal marşı şairi Ahmet Cevat, Gence’de doğmuş, tahsilini tamamladıktan sonra 1912’de öğretmenlik yapmaya başlamış aynı yıl Balkan savaşında ve Trakya Cephesinde Osmanlı ordusuna katılmıştır. 1915’te Ermeni katliamına maruz kalmış, Kars-Erzurum yöresine yardım amacıyla düzenlenen “Kardaş Kömeği” adıyla bilinen faaliyetlere destek olmuştur.. I. Dünya Savaşı yıllarında, işgal edilerek Batum’a bağlanan Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da ve Erzurum’da bulunmuş , üzerine düşen vazifeleri yerine getirmiştir.. 1920 – 1922 yıllarında Guba Halk Maarif müdürü olarak, 1930-1933 yıllarında Gence’de Azerbaycan Tarım Enstitüsünde Azerbaycan ve Rus dilleri kürsüsünde öğretmen, doçent ve kürsü başkanı olarak görev yapmıştır. 1934’te Azerbaycan Devlet Neşriyyatının tercüme bölümünde editörlük; 1935-1936 yıllarında Azerbaycan stüdyosunda belgeseller düzenleyen şube müdürü olarak çalışmıştır.
İdamdan Sonra Gelen Beraat
1920’de Azerbaycan’ın Rusya tarafından işgalinden sonra, Stalin’in “Büyük Temizlik” tasfiye hareketi sonucunda “karşı devrimcilik” gibi asılsız suçlamalarla tutuklanmış ve askeri mahkeme kararıyla ölüm cezasına çarptırılmıştır. 12 Ekim 1937’de kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Acı olan gerçek daha sonra tecelli etmiştir. 1955’te SSCB başsavcısı Ahmet Cevat’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş; ancak iş işten geçmişti.. Ailesi de uzun yıllar KGB baskısı altında yaşamıştır.
Ahmet Cevat “Türk Birliği” fikrini savunan bir şairdir. Ahmet Cevat’ın kurtarıcı olarak gördüğü Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması, Türk Ordusu’nun dağıtılması, Anadolu’nun idaresiz kalışı ve hele çok sevdiği İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmesi, onu duygu yüklü şiirler yazmaya sevketmiştir. Türkiye’deki şiir akımının etkisi altında kalan Ahmet Cevat’ın sanatkâr kişiliğinde Türkiye’nin önemli bir yeri vardır. Yaşadığı dönemde diğer aydınlar gibi Ahmet Cevat da Türkiye’yi yakından izlemiş ve Türkiye’nin toplumsal ve kültürel hayatıyla sıkı ilişkiler içerisinde olmuştur. O gün için Azerbaycan’da yaşananlardan ötürü Türkiye’den çok şey umulmuştur. Hatta bu beklentiler; “ Çırpınırdı Karadeniz” gibi şiirlerine de yansımıştır. Nitekim Türk ordusu Azerbaycan’ı hem İngiliz işgalinden kurtarmış, hem de Rus ve Ermeni baskısına karşı kollamıştır, bugün de kollamaktadır. Bazı şiirlerinde de 1915’te Sarıkamış’ta şehit olan askerler, maddî imkânsızlıklardan dolayı hastalıklara yakalanan öğretmenler ve dini ilkeleri yanlış yorumlayan kişiler vb. konular şiirlerinde işlenmiştir.
İsmini hatırlamayabilirsiniz ama 1915 tarihini taşıyan şiirini ezbere biliyorsunuz.
Çırpınırdın Karadeniz
Çırpınırdın Karadeniz,
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem ayağına.
Ayrı düşmüş dost elinden,
Yıllar var ki, çarpar sinem,
Vefalıdır, geldi giden,
Yol ver Türk’ün bayrağına.
İnciler dök gel yoluna,
Sırmalar düz sağ, soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına.
Hamidiye o Türk kanı
Hiç birinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı,
Selam Türk’ün bayrağına.
Dost elinden esen yeller,
Bana şiir, selam söyler
Olsun bizim bütün eller,
Kurban Türk’ün bayrağına
Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgali bugün bizi nasıl üzmüşse onu da İstanbul’un İngilizler tarafından işgali üzmüştü
Ben sevdiğim mermer sineli yârin,
Diyorlar koynunda yabancı el var.
Bakıp ufuklara, uzak yollara,
Ağlıyormuş mavi gözler akşamlar.
…
Ah, ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul
…
Yarab, bilmez miydin kalemi sen de,
Ki, kırdın sazımın canlı telini.
Doğuyorken yeni bir ümit bende,
Niye meyus ettin Turan elini?
Ah, ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul
Ahmed Cavad, Azerbaycan yardım heyetiyle birlikte Kars’a geldi ve işgal altındaki halkın perişan hâlini görünce 22 Mart 1915’te Ne Gördümse adlı şiirini yazdı. Şiirin bir dörtlüğü şöyledir:
Sordum garip minareden
Akşam oldu, ezan hani?
Baykuş konmuş minberlere
Diyen hani, duyan hani?
“Yazık” adlı şiirini de Anadolu’daki savaş mağdurları için kaleme almıştır. İlk dörtlüğü şöyle:
Deniz derde düşer, dalgalar ağlar
Dağlara dert gelse, dumana yazık!
Sensiz öz ilinde garip kesilip
Durnalardan haber umana yazık!
1918 tarihli Azerbaycan Millî Marşı’nın şairi odur. Bugün da aynı marş okunmaktadır.
Azerbaycan, Azerbaycan!
Ey kahraman evladın şanlı vatanı!
Senden ötürü can vermeye cümle hazırız!
Senden ötürü kan dökmeye cümle kadiriz!
Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!
Binlerle can kurban oldu,
Sinen harbe meydan oldu!
Hukukundan geçen asker,
Here bir kahraman oldu!
Sen olasan gülistan
Sana her dem can kurban
Sana bin bir muhabbet
Sinende tutmuş mekân
Namusunu hıfz etmeye
Bayrağını yükseltmeye
Cümle gençler müştaktır
Şanlı vatan, şanlı vatan
Azerbaycan, Azerbaycan